Eymen bir kaç gündür uyuduğu yerlere baktığında bu gün uyandığı yer çok rahattı. Gözlerini açtığında bir an nerede olduğunu sorgulamadan edemedi.
Kendine gelmeye çalışıyordu ama çok yorgun olarak yattığı için kendine gelemiyordu. Yattığı yerden tavana bakıyordu, dün ne olduğunu düşünmeye başladı.
Birileri tarafından dayak yiyordu ve Emir onu kurtarmıştı. Kurtarmak ile kalmamış onu evine almıştı. Genç çocuk yattığı yerden doğrulup oturur pozisyonuna geçti.
Daha sonra ayağa kalkarak evin içerisinde gezmeye başladı, Emir ortalıkta gözükmüyordu. Bütün her yere bakıyordu, Emir'in odası olduğunu düşündüğü yere girdi.
İçeri de Emir yoktu ama sevdiği gencin odasına bakmak istedi. Kitapların bulunduğu rafa bakıyordu, nasıl kitaplar okuduğuna falan bakıyordu.
Odasının sağ tarafında bir kum torbası vardı, sanırım sinirini bundan çıkarıyordu. Odanın içerisinde daha yeni tanıştığı Emir'in kokusu vardı. Daha önce onun kokusunu içine çekebilecek kadar hiç yakınında olmamıştı.
Daha fazla Emir'in odasında kalmadan, tekrardan oturma odasına geldi. Tam Emir'e seslenicekti ki karşında onu gördü. Ama onu belinde havlu ve bütün vücudu göz önünde görmeyi beklemiyordu. Emir yalnız yaşamaya alıştığı için direk umursamazca evinde böyle dolanıyordu.
Eymen yutkundu, bakışlarını başka yöne çekmeye çalışsa da dikkati o yöndeydi. Emir ise ne yapıyor bu gibi bakıyordu. Daha sonra aklına gelmesi ile,
"Hass, bakma lan bana!"
O genç kendisine aşıktı ve onun karşına böyle çıkmazdı. Bir an kendisinden etkilendiğini düşündükçe kusmak istiyordu.
"Bak eğer benden etkilenirsen falan seni öldürürüm! Kusacağım şimdi."
Her ne kadar ona yardımcı olmak isteyip onu evine alsa da kendisine aşık olması sinirini bozuyordu. Eymen arkasını dönmüştü, kalbine dokunuyordu bazı söyler. Beyninin içinde tekrar ediyordu. "Kusacağım şimdi, kusacağım şimdi, kusacağım şimdi."
Zoruna giden kelimeleri hep beyninde tekrar tekrar oynatıyordu. Sanki hala söylüyorlarmış gibi etki veriyordu. Bıçak gibi sözler kalbine girip çıkıyor gibi hissediyordu. Beyni o kelimeleri tekrar ettikçe kalbi sıkışıyor gibiydi.
Emir üzerine birşey giydikten sonra tekrar oturma odasına geldi. Eymen hala ayakta arkası dönük bir şekildeydi. Kafasını aşağı eğmiş düşünüyor gibiydi.
"Hey? Dönebilirsin arkanı."
Eymen arkasını döndüğünde aşık olduğu genci hep gördüğü gibi okul forması içerisindeydi. O okul forması bile ona mükemmel olmak zorunda mıydı?
"Hadi gel birşeyler sipariş ettim, yiyelim."
Bir insanın kalbine dokunduğundan haberi bile yoktu. Söylediği kelimeler bıçak gibi ona saplandığının farkında değildi.
Ağır kelimeler söylüyordu, sonra hiç birşey dememiş gibi davranıyordu. Ama sözler zaten paramparça olan kalbini daha da beter ediyordu.
Onun peşinden mutfağa gelip sipariş ettiği şeyi yemeğe başladı.
"Teşekkür ederim."
"Birşey değil."
"Okula gelecek misin?"
"İstemiyorum. Bundan sonra okula falan gitmek istemiyorum. Zaten son bir haftadır gitmem saçma olandı. En kısa zamanda bir iş bulmam lazım. Artık okul umrumda değil."
"Saçmalama oğlum, hiç mi hayalin yok?"
"Vardı da hayal mi kaldı artık? Hayatımda olmasını istediğim birşey hiçbir zaman olmayacak."
"Çok umutsuz bir insansın. Nasıl böyle olabiliyorsun?"
Aslında sorduğu soru çok saçmaydı. Kendisi de bunun farkındaydı. Böyle umutsuz olması çok normaldi.
"Nasıl olmalıyım sence? Herşeyi yapabilirim diye kendime güvenmeli miyim? Yok kalsın, bir zamanlar güveniyordum. Şimdi durum bu."
"Yani ne bileyim, umut yok olmamalı derler ya."
"Benimkisi yok olsun. "
Emir ne diyeceğini bilemeden sustu. Bu çocuğun ciddi anlamda yardıma ihtiyacı vardı. Ama en çok da ondan alından şeye ihtiyacı vardı. Sevgi...
"Ben sana iş bulurum. Tanıdığım bir çok insan var, ama bir şartla."
"Ne?"
"Okulu bırakma."
"O zaman nasıl çalışacağım?"
"Merak etme ben ayarlayacağım, okuldan sonra çalışırsın."
"Yapabileceğim bir iş ise tabiki yaparım."
"Tamam halledeceğim ben. Bugün istersen gelme okula ama yarın gel."
Emir bir insansın kendisinden vazgeçmesini istemiyordu. Umutsuz olmasını istemezdi. Bu yüzden olabildiğince yardımcı olmaya çalışıyordu. Bazen karşıdaki gencin ona aşık olduğunu unutuyordu. Ona arkadaş gibi yaklaşıyordu, gerçi arkadaşı doğru düzgün olmadığı için bunu bildiğinden de emin değildi.
"Sağol."
"Ben şimdi okula gidiyorum, sen evde kalabilirsin. Kendi evin gibi hisset, zaten çalışmaya başlayınca kiraya yardımcı ol yeter."
"Tabiki, tabiki."
Emir anahtarını aldıktan sonra evden çıktı. Şimdi aşık olduğu adamın evinde yalnız mıydı?
Ayağa kalktı, ve istemsizce Emir'in odasına doğru ilerlemeye başladı. Emir'in odasına hoşuna gitmişti, o siyah ve sade görünüm iyiydi. İyi bir zevki var diye düşünüyordu. Emir'in yatağının başına geldi, eli yastığına gitti ve onu aldı. Yastığı burnuna yaklaştırdı.
Gözlerini kapatmış ve aşık olduğu kişinin kokusu ile başbaşaydı. Aşk insana neler yapıyordu da şuan kokusuna hayranlık duyuyordu. Ama şuan bunu yapmamalıydı, daha çok bağlanmamalıydı ona. Sonuçta oda nefret edecekti kendisinden. Oda kovacaktı bu evden. Daha çok bağlanırsa daha çok kalbi zarar görecekti.
Artık kimseden birşey beklemiyordu, kimseden bir umut almak istemiyordu. Kimseye güvenmiyordu. Evet ona aşıktı ama ona güvenmiyordu. Canımdan sevdiğim dediği insanlar, elinde olmayan birşey için onu yargıladıktan sonra artık insanlara güvenebilir miydi?
Ailesi bile böyle yaparken diğer insanlar neler yapardı? Bu yolun sonunu biliyordu. Yalnız ve umutsuz...
Herşey bittiğinde yalnız ve umutsuz olmaktan başka birşey olamayacaktı.
Artık herşey amaçsız gibi geliyordu ona. Birşey yapası yoktu ama çok umut dolu gibi yapmak zorundaydı. Ama zamanı geldiğinde bütün bunlar bitecekti.
Bir an ailesi aklında geldi, acaba ona karşı nefretleri geçmiş midir? Annesini çok özlemişti, annesine çok düşkün bir çocuk olmuştu her zaman. Kocaman bir çocuk olmasına rağmen hala annesinin dizlerine yatmayı ve onun saçları ile oynamasına bayılırdı. Ama annesi onu sadece yargılamıştı. Hiç dinlememiş ve açıklama yapmasına bile izin vermemişti.
Bazı insanlar neden bu kadar anlayışsız?..
"Yazar,
Bölümü beğendiniz mi?
Düşünceleriniz neler?
Hayat nasıl gidiyor millet?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinirli Yarim •bxb•
Teen Fiction"Hemen sinirlenip insanlara saldırmaya başlayan ben, ona vuramıyordum."