Eymen yavaş gözlerini açarak uyanmaya başladı. Yattığı yerden doğrularak elini yüzünü yıkamaya gitti. Dişlerini falan fırçaladıktan sonra kahvaltı hazırlamak için mutfağa gitti. Artık kendi evi gibi hissediyor ve her şeyin yerini biliyordu.
Emir'e güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyordu. Bir süre sonra her şey hazırdı. Sessizce ve adımlarını yavaşlatarak Emir'in odasına geldi. Aşık olduğu genci uyurken görmek, sadece mükemmeldi. Yanına çömeldi, onu uyandırmadan evvel biraz izlemek istiyordu.
Her ne kadar ona iyilik yapıyor olsa da çok da kalbini kırıyordu. Onun arkadaşça yardımı ona umut veriyordu ve bu onu üzüyordu.
Ama her ne olursa olsun ona aşıktı. Kalbini bin kere de kırsa onu çok seviyordu. Emir'in suratına bakıyordu sadece, şuna ne kadar sakin ve masum durduğunu düşünüyordu. Normalde hiç ama hiç bu kadar sakin duramazdı. Gerçi şu an uyuduğu için böyleydi.
Elini havaya kaldırıp gencin omzuna dokundu.
"Emir?"
Genç çocuk gözlerini açmadan cevap vermek ile yetindi.
"Hı."
"Hadi uyansana kahvaltı hazırladım. Okula geç kalacağız."
"Ya hayır uyuyacağım ben!"
Huysuzca arkasını dönüp uykusuna devam etmeye çalıştı. Zaten tam olarak da uyanmış sayılmazdı.
"Okula geç mi kalmak istiyorsun?"
"Banane!"
Çocuk gibi mızmızlanıyordu. Normalde alarm duyduğunda hemen kalkabilen insan, biri onu uyandırmaya çalışınca başarılı olamıyordu.
"Ya hadi kalk."
"Ağzına sıçayım bir sus! Sabahtan beri kalk kalk! Kalkmıyorum lan!"
Eymen kaşları çatık bir şekilde tekrardan uyumaya çalışan gence bakıyordu.
"Üzerine su dökmemi tercih eder misin?"
Emir gözlerini hışımla açıp, sinirli bir şekilde Eymen'e baktı.
"Hele öyle bir şey yap! Seni öldürürüm. Ayrıca biri beni kaldırınca kalkmam ben! Alarmım çalmadı benim, demek ki daha erken!"
Emir bunları söyledikten sonra tekrardan kafasını yastığa koyup uyumaya çalıştı.
Eymen biraz fazla zorlamaya başlıyordu. Sanki karşısında bütün okulun korktuğu Emir Toprakoğlu yokmuş gibi mutfağa gidip bir sürahiye su doldurdu. En kötüsü bir bardak değilde sürahi olmasıydı.
Normalde olsa böyle bir şeyi hiçbir insan yapmak istemezdi, çünkü dövülmek istemezdi. Ama Eymen bunu umursamıyordu. Tam tersi bunu istiyor da olabilirdi. Onun sinirlerini olabildiğince zorluyordu.
Sertçe odaya girdi, elindeki sürahi ile gözleri kapalı olan Emir'e pis bir şekilde güldükten sonra bütün sürahideki suyu üzerine bir anda döktü.
Emir yataktan nefes almaya çalışarak doğruldu. Bu sefer çok fena sinirlemişti. Her sinirlendiğinde olduğu gibi dişlerini sıkmaya başladı. Ve gene her sinirlendiğinde olduğu gibi gözü seyiriyor ve boğazındaki damar belirginleşiyordu.
Sert bir şekilde Eymen'e bakıyordu. Onun bakışlarındaki rahatlığı gördükçe daha da sinirleniyordu. Hızla ıslanmış yatağında kalkıp Eymen'nin üzerine yapıştı. Yakasından tuttuğu gibi, sırtını duvar ile buluşturdu.
"Senin derdin ne lan! Bak Eymen! Beni zorlama!"
Eymen korktuğundan donup kalmamıştı ama onun ıslak tişörtünün altındaki bedeni görünce donup kalmıştı. Şu an da onu duvar ile kendisi arasında sıkıştırıyordu. Şaçından su damlaları yere düşüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinirli Yarim •bxb•
Teen Fiction"Hemen sinirlenip insanlara saldırmaya başlayan ben, ona vuramıyordum."