"Rose ben seni neden buraya getirdim?"
Babamın patron koltuğunda dönerken masaya tutunup kendimi durdurdum ve mavi gözlerine baktım.
"İşte bir adam varmış, pedofili gibi geldi bana ama onu bulmanda yardımcı olmamı istedin."
Omuz silkerek sakızını şişirdiğinde derin bir nefes aldım. Ortada pedofili ile ilgili bir durum yoktu. Sadece bana aşıktı ve bende ona ilgi duyuyordum, yaşa dışı yaptığı birşey yoktu.
"Öncelikle pedofili senin öğretmenimiz altına yatmandır ve bazen beyninin orada olması hakkında şüphe ediyorum."
Konuştuktan sonra göz devirerek ayağa kalktım ve büyük camın önüne yürüyüp şehri izlemeye başladım. Bu can sıkıcı bir durumdu.
Okuldan en yakın arkadaşıma bu durumu anlatmış ve bana yardımcı olması için buraya getirmiştim, ama o sadece birkaç çalışan ile flört etmişti.
"Kylie, gerçekten aradım ama sadece dövmeler ile onu bulmak zor. Şirkette dövmeli birisini bile görmedim ki."
Aslında biraz haklıydı çünki bende bulamıyordum. Ben bulamezken onu suçlayamazdım. Bedenimi döndürerek kafamı olumlu anlamda salladım.
"Bence o seninle oynuyor, o kadar çok istiyorsa kendisi karşına çıksın." Sırtımı sıvazlayarak konuştuğunda kafamı yavaşça olumlu anlamda salladım. Bu konu da haklıydı, canım sıkılıyordu artık.
"Eve gidelim mi artık?"
Beklenti ile yüzüme baktığında kafamı olumlu anlamda salladım. "Babam yukarı katta olmalı, onu haber verdikten sonra gidebiliriz. Sen burada bekle."
Yanağına küçük bir öpücük bıraktım ve büyük kapıyı açarak dışarı çıktım. Uyuşuk adımlarla merdivenlere doğru yürüdüm.
Bu oyun artık tüm eğlencesini kaybetmeye başlamıştı ve benim için böyle giderse tüm çekiciliğini kaybedecekti.
Merdivenleri bitirdiğimde bana selam veren çalışanlara gülümseyerek babamı aramaya başladım. Toplantı odasında ve balkonda onu bulamayınca diğer koridora girdim.
Aniden koluma kilitlenen el ve ağzımı kapayan diğer el ile birlikte bir odaya çekilirken gözlerimi irice açarak çığlık atıp, debelenmeye çalıştım. Karanlık odaya vücudum çekilerek duvara yaslandığımda önümde bir adam vardı.
Korku ile gözlerim dolarken elini ağzımdan itmeye çalıştım.
"Benim, Kylie."
Karşımdakı adam kadifemsi sesi ile fısıldadığında vücudum sakince durdu ve kaşlarım çatıldı.
O muydu?
"Sakin ol, sana zarar vermeyeceğimi biliyorsun. Elimi geri çekeceğim ve çığlık atma."
Kafamı olumlu anlamda sallayarak karanlıkta kıstığım gözlerimle ona baktım. Hiçbir şey göremiyordum ama o şu an karşımdaydı.
Avuç içini yavaşça dudaklarım üzerine sürterek geri çektiğinde kesikçe bir nefes alarak dudaklarımı ıslattım.
"Işığı açmak istiyorum."
Yutkunarak konuştuğumda kalbim çok hızlı atıyordu. Heyecanlanmıştım ve burnuma dolan kokusu bunu daha çok körüklüyordu.
"Hayır. Işığı açmak yok, küçük kızım."
Sıcak nefesi yüzüme çarparken konuştuğunda yutkunarak kafamı kaldırıp karanlıkta seçemediğim yüzüne baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ℳℯ𝓁𝓁𝒾𝒻𝓁𝓊ℴ𝓊𝓈 | 𝒵𝓎𝓁𝒾ℯ
Fanfiction"O, sadece küçük bir kız ve her bir parçası beni çıldırtan sanat eseri." Mellifluous*- Bal gibi tatlı demektir 𝒵𝓎𝓁𝒾ℯ