Dondurmamdan bir kaşık daha alarak Rose'un bana heyecanla bakan yüzüne gözlerimi çevirdim. Utangaç bir şekilde gülerek elimi yüzüme sürttüm.
"Şöyle bakma, beni anlattığım için utandırıyorsun."
Kıkırdayarak arkasına yaslandı ve bana göz kırptı. "Onunla karanlıkta düzüşürken utanmıyordun ama bana anlatırken mi utanıyorsun, arkadaşım?"
Dudaklarımı aralayıp oturduğumuz koltuktakı minderi ona attım. Gülerek minderi havada yakaladığında "Kes sesini!" dedim gülmemek için kendimi zorlayarak. Koltuğun üzerindeki poşetleri yere bırakarak çıplak bacaklarımı uzattım.
"Peki, nasıldı? Ateşli miydi?"
Gözlerini kısarak konuştuğunda dudaklarımı ıslatarak masadakı kokteylimi aldım. Aklıma geçen gün geldiğinde vücudumu yeniden sıcaklık basarken nefesimi dışarı verdim.
"Bir cehennem kadar ateşliydi! Tanrım, dövmeleri bir sanat eseri gibiydi ve dudaklarını öpmek harika hisettiriyor."
"Tanrım! Ben de böyle gizemli bir adam istiyorum."
Elini heyecanla kalbi üzerine koyduğunda gülerek peçete ile dudaklarımı sildim. Uzanıp masadakı telefonumu alırken Rose komaya gireceğimiz kadar tatlı sipariş ediyordu.
Mesajlar kısmında ondan yeni gelmiş mesajı görmemle vücudumu heyecan kapladı. Alt dudağımı ısırarak mesajının üzerine hızlıca parmağımı bastım.
Bilinmeyen numara: Özledim seni, Küçük kızım
Dudaklarım üzerinde berilen gülümseme ile kesikçe bir nefes aldım ve hızlıca ince parmaklarımı ekran üzerinde gezdirdim.
Kylie: Evet, belki ben de
Doğrularak çikolatalı pasta diliminden yemeye başladım.
Kylie: İş de misin?
Bilinmeyen numara: Evet, toplantılarım var ve oldukça yorgunum
Kylie: Hmm, bende dışardayım Rose ile
Kylie: Rose en yakın arkadaşım
Bilinmeyen numara: Yorgunluğumun biraz geçmesi için bana fotoğraf atsan?
Sessizce gülerek alt dudağımı ısırıp ön kamerayı açtım ve kendimi çektikten sonra biraz inceledim. Emin olduktan sonra ona gönderdim resmimi.
Kylie:
Bilinmeyen numara: Oh, Benim ateşli kızım
Bilinmeyen numara: Dolgun dudakların her zaman öpülesi gözüküyor
Dişlerim arasındakı pipeti çekiştirerek mesajları okudum. Tanrım, kendimden on iki yaş büyük birisi ile böyle mesajlaşmak çok yaramazacaydı.
Kylie: Senin öpmen için her zaman hazırlar
Dilimi dudaklarım üzerinde gezdirerek arkama yaslandım. Ben de oldukça yaramaz bir kız sayılırdım.
"Kiminle mesajlaşıyorsun öyle?"
Rose, kafasını dondurmasından kaldırabilerek konuştuğunda omuz silktim. "Gizli aşığımla."
Dudakları üzerinde imalı bir gülümseme berildiğinde sırıtarak kaşlarını yukarı doğru kaldırdı. "Ne konuşuyorsunuz?"
Dudaklarımı büzerek kafamı olumsuzca salladım. "Özel, ikimiz arasında. Sana söyleyemem."
Göz devirerek "Sürtük." diye mırıldandığında ona dil çıkardım.
Bilinmeyen numara: Onları yeniden tatmak için sabırsızım
Bilinmeyen numara: Ama şimdi girmem gereken bir toplantım var, gitmeliyim
Bilinmeyen numara: Seni seviyorum
Son yazdığı şey ile karnım istemsizce kasılırken telefonu masaya bıraktım.
"Geçen gün babanın odanın önünden geçtiğini ve senin sesini duyduğunu düşünsene."
Bedenimi saran rahatsızlıkla konuştum. "Tanrım! Düşünmek bile istemiyorum böyle şeyi. Zaten bir adam geçmişti kapının önünden, birisini arıyordu ve sesimi tanıyarak babama söylese dünyam yıkılırdı."
"Adam ne diyordu ki?"
Kaşlarım hafifçe çatarak hatırlamaya çalıştım. "Şey, sanırım Bay Malik falan diyordu, birisini arıyordu işte."
Rose, kafasını sallayarak pastasından yemeye başladığında hala kaşlarım hafif bir şekilde çatıktı. "Ve o an beni öperken aniden garip bir şekilde panik olarak durmuştu."
"Yani? Panik olmuş işte, içeriye birisi girecek diye."
Kafamı olumsuz anlamda salladım umursamaz yüzüne bakarken. Tam olarak öyle değildi ve ben şimdi bu olay hakkında düşünmeye başlamıştım.
"O anın içerisinde değilsin diye garipliği anlayamıyorsun." Mırıldanarak konuşurken aniden idrak ettiğim şeyle gözlerim irice açıldı.
"Siktir!"
Yüksek sesli küfür etmemle birlikte kafenin bahçesindeki birkaç kişi dönerek bana bakmıştı. Onları umursamadan dudaklarım aralık bir haldeyken gözlerimi büyüttüm.
"Ne oldu?"
Rose, merak ve telaşla yüzüme baktığında yutkunarak masada ona doğru eğildim.
"Tanrım! Bay Malik onun kendisi olabilir."
Dudaklaım üzerinde berilen gülümseme ile Rose'a baktığımda gözleri irice açıldı. "Siktir! Evet olabilir."
Kafamı hızlıca sallayarak ayağa kalktım ve alışveriş poşetlerimi hızlıca elime alarak çantamı omzuma asmaya çalıştım.
"Ne oldu?"
Bakışlarımı Rose'un üzerine çevirerek ona bir öpücük attım ve aceleci adımlarımla kafenin bahçesinden çıkarken yüksek sesli konuştum.
"Babamın asistanı bu gece bizde olacak, ondan herşeyi öğrenebilirim."
Kendimi ilk gelen taksinin içerisine atarak içimde depreşen heyecan duygusu ile birlikte derince gülümseyerek gözlerimi kapadım.
Bu sefer onu bulmaya kendimi çok yakın hissediyordum.
~~~
Çok istediniz artık görsün diye ve ben de bu gizemli ortamı çözüyorum.
Sizlerden güzel yorumlar istiyorum.
Sizleri seviyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ℳℯ𝓁𝓁𝒾𝒻𝓁𝓊ℴ𝓊𝓈 | 𝒵𝓎𝓁𝒾ℯ
Fanfiction"O, sadece küçük bir kız ve her bir parçası beni çıldırtan sanat eseri." Mellifluous*- Bal gibi tatlı demektir 𝒵𝓎𝓁𝒾ℯ