3.5

5.2K 188 55
                                    

Son suruyu işaretlediğimde kalemin kapağını kapayıp çantama atarak ayağa kalktım. Öğretmenin masasına yürüyerek diğer sınav kağıtları üzerine bıraktığımda "İyi günler." diyerek sınıfın kapısına doğru yürüdüm.

Gözlerim hala sorular ile uğraşan Rose üzerine döndüğünde bana bakması ile onu beklediğimi söyleyerek dudaklarımı oynattım. Kapı kulpunu kavrayıp aşağı çekerek okulun koridoruna çıktığımda ayaklarım hemen beni bahçeye götürmüştü.

Kendime sessiz bir köşe bulduğumda oturarak telefonumu ve kitabımı çıkarmak için elimi çantama uzattım. Gözlerimi saniyelik etrafta dolaştırdığımda çıkış kapısının önünde gördüğüm araba ve kaputa yaslanmış beden ile parmaklarım duraksamıştı.

Sinir aynı zamanda bedenimi saran sıkıntı ile yutkunarak sertçe çantanın fermuarını çektim.

Konuşmak istediğini mesajlarımdan sonra iki gündür söylüyordu ama ben kabul etmiyordum. Şimdi okuluma kadar gelmişti, ona karşı durulmama bile izin vermiyordu. Hala kendini haklı bulduğunu biliyordum, işleri daha çok yokuşa sürmüştü söyledikleri.

Yanına gitme kararı alarak çantamı elime alıp büyük adımlarımla ona doğru yürümeye başladım. Yeşillik alandan çıkarak kapıya yaklaştığımda gözlerimi üzerinde gezdirme fırsatı buldum. Başını önüne eğmiş parmakları arasındakı bozuk para ile oynuyarak beni bekliyordu.

 Başını önüne eğmiş parmakları arasındakı bozuk para ile oynuyarak beni bekliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Burada ne işin var?"

Soğuk sesimi ön planda tutarak karşısında durduğumda kafası yukarı doğru kalkmıştı. Kollarım göğüsümde bağlanırken gözleri kısa bir sürelik yüzümde gezinmişti.

"Konuşmak için geldim, mesajında saçma bir şekilde ara verdiğimizi söyledin."

Cevabı karşısında dudaklarım aralanırken onun bu tavrı beni deli ediyordu. "Saçma olan şeyler senin yaptıkların ve beni yargıladığın konu."

Eli saçları arasına giderken gözlerini başka bir tarafa çevirerek derin bir nefes almıştı. Yaslandığı arabanın üzerinden doğrularak diğer tarafa yürüyerek ön kapıyı açtı. Gözleri benim üzerime sabitlendiğinde içeri binmemi sabırla beklemeye başlamıştı.

Kapıya ve yüzüne bakarak göğüsümde birleştirdiğim kollarımla ona doğru yürüdüm. Açtığı kapıdan içeri bindiğimde kapıyı yavaşça kapayarak yan koltuğa gelmişti. Gözlerimi camdan dışarı çevirdiğimde arabanın çalışma sesi ile arkama yaslandım.

Onu affedeceğimi sanıyorsa yanılıyordu, bu konuşma içerisinde sadece ona yaptığı yanlışları söyleyecektim.

Arabanı bir parkın yanında durduğunda "İnmiyorum." dedim net bir şekilde. Onunla gezecek havamda değildim, içimdeki duygular sinire ve de hayal kırıklığına dönüşmüştü.

"Tamam." Kısık sesi ile mırıldandığında kolunun birisini direksiyon üzerine yaslayarak bana doğru döndü.

"İlişkimize ara vermek istemiyorum, devam etmek istiyorum."

Dudaklarım arasından küçük bir kıkırtı kaçarken kaşlarım yukarı doğru kalktı. "Demek öyle istiyorsun..." Onun gibi ben de bedenimi ona doğru döndürerek ciddi bakan gözlerine baktım. "Bana sana karşı dürüst olmama rağmen inanmadın, suçsuz birisinin canını yakmakla beraber beni de tehlikeye attın sonra da en acı olan kısmı geldi. Ethan ile aramızda bir şeyler olduğunu ve onu koruduğumu sandın!"

Konuşurken sona doğru sesim titremişti ve kalbimin nasıl acıdığını tarif edemez bir şekildeydim. Bunları umursamıyordu bile, tanıdığım adam gibi davranmıyordu. Yaşadığım üzüntü, zarar ve ya hayal kırklığının sebebi olmasına rağmen öyle değilmiş gibi davranıyordu.

"Kylie, ben bu düşünce ile deli oluyorum." 

Bitkin sesini duyduğumda "Hangi düşünce?" dedim kaşlarımı çatarak.

Yüzünü buruşturup kafasını geriye yaslayarak derin bir nefes aldı. "Kendi yaşıtlarından yeniden hoşlanacağın düşüncesi."

Gözlerimi acı çekiyormuş gibi bir ifadenin örttüğü yüzüne sabitlerken söyledikleri ve ya kaygıları sadece onun canını acıtmamıştı.

"Endişe ediyorum onların sana karşı davranışlarını gördüğümde ve senin de onlara karşı. Bunun için senden uzak tutmaya çalışıyorum ve sen onu koruyormuş gibi gözüküyorsun dışarıdan. O olmadığını söyledin ama kafamın içerisinde neler döndüğünü asla bilemezsin. Tüm bu saklambaç oyunundan sıkılacağını biliyorum bir gün, normal bir ilişki içerisine girmek isteyeceksin. Ama sadece o günün gecikkmesini istiyorum."

"Sen..." Kaşlarım daha çok çatılırken duraksayarak yüzüne baktım. "Sen ne saçmalıyorsun?"

Yasladığı koltuğun başlığından başını bana doğru çevirdiğinde kızarmış, damarları belli olan gözlerini benim üzerime çevirdi.

"Sen aklını yitirmişsin, paranoyak gibi davranıyorsun!" Sesim yükselirken saçlarımı elimle sertçe geri ittirerek hızlıca nefesler aldım. "Seni sevdiğimi söyledim ve sen bana karşı güven bile duymuyorsun. Sana asla yalan söylemedim, seni aldatmadım, başkasını düşünmedim ama sen benim hakkımda neler düşünüyormuşsun bile."

Çantanın askısını kavrayıp arabadan hızlıca inerek kapıyı sertçe çarpttım. Gözlerim dolarken kalbimdeki sıkışma hissi ile büyük adımlar atarak ondan uzaklaşmaya çalıştım. Aniden bileğimi bir kelepçe gibi saran büyük parmaklarla arkaya çevrildiğimde onun kızarık gözleri ve bitkin yüzü ile karşlaştım.

"Özür dilerim, Kylie..." Bileğimdeki elini parmaklarıma indirmeye çalışarak boğuk sesi ile konuştu. "Biliyorum kontrolden çıktım ama benden uzklaşmanı istemiyorum."

Kolumu sertçe geriye çekerek işaret parmağımı ona doğru doğrulttum. "Sen zaten ilişkimiz hakkında kararı vermişsin en başından. Sana göre mutlaka bir gün bitecekti sadece biraz daha erken oldu."

Onu arkamda bırakarak yanımızdan geçen bir taksiye bindim. Camın diğer tarafından pişmalık ve acı dolu bakışları beni sadece iki saniyelik izleyebilmişti. Başımı cama yaslayarak gözlerimi kapadığımda yanağımdan aşağı süzelen yaşlar beni rahatlatamadı, daha çok acıttı.

🍃🍃🍃

Zayn yoldan çıktı arkadaşlar :/

Oy vermeyi ve de yorum yapmayı unutmayın.

Sizleri seviyorum 💞

ℳℯ𝓁𝓁𝒾𝒻𝓁𝓊ℴ𝓊𝓈 | 𝒵𝓎𝓁𝒾ℯHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin