Park ailesi, dünyanın en köklü ailelerindendi. Aile fertleri yıllar geçtikçe azalmış olsa da, kökenleri bin yıl öncesine dayanan bu ailenin hâlâ hayatta vampirleri vardı. Aynı zamanda, bir stoicheio nun olması hem aileye ölüm hem de sonsuz yaşam güvencesi sunuyordu. Park Jimin, öldürmüştü de yaşatmıştı da.
Moskova'daki üç kardeş; Seulgi, Chanyeol ve Jimin tamamen farklı kişilik ve hayat tarzlarına rağmen birlikteydiler. Yıllardır türlü türlü darbe geçirmiş olsalar bile, aile bağlarının kopması için hafızalarının en derininden şeyler silinmesi gerekirdi. Kan bağı.
Park Chanyeol, ailesini bir arada tutan bir kilitti. Jimin ve Seulgi'nin asırlardır süren anlaşmazlıkları birbirlerini öldürmeye kadar gidebileceğinden Chanyeol o anlarda aralarında bir bariyer oluyordu. Jimin , Seulgi'nin en büyük isteğini elinden alandı. Özgürlüğünü.
"Jimin nerede?" Chanyeol , gömleğinin kollarını katlarken karşısında düz, duygusuz bir ifadeyle duvara doğru bakan hipnozdaki hizmetlinin bileğinden kadehine kan dolduran Seulgi'ye sordu. Seulgi ona bakmadan omuz silkti. "Yüksek ihtimalle, şu tatlı melezi ayartma çabalarına tam hız devam ediyordur. Bilirsin ki işimizi zorlaştırmakta üstüne yok."
"Benim hakkımda böyle mi düşünüyorsun?" Chanyeol ve Seulgi aynı anda sesin geldiği -üst kata- kafalarını çevirdiler. Jimin insanüstü hızıyla Seulgi'nin karşısına geçince Chanyeol bir anlığına Seulgi'yi arkasına alma refleksi hissetmişti. "Kalbimi kırıyorsun, sevgili kız kardeşim."
"Cadı meclisi.." diye araya girdi Chanyeol. Jimin, son kez Seulgi'nin yüzüne oldukça sinir bozucu gülümsemesiyle bakmış aynı şekilde karşılık aldıktan sonra bakışlarını Chanyeol'a çevirmişti. "...Vampir klanı kurmamıza daha sıcak bakıyorlar. Barbara ile görüştüm."
"Onu etki altına mı aldın?"
"Hayır." Chanyeol gözlerini devirerek kanı halıya damlayan hizmetlinin bileğini kavradı. "Barbara'yı etki altına alabileceğimizi mi sanıyorsun? Koruyucu kolyesi var."
Jimin ayakta dikilmeyi kesip en yakınındaki koltuğa oturdu ve bacak bacak üstüne atıp rahatça geriye yaslandı. "O halde o kolyeyi yok et Chan. Moskova'da hakimiyet kurmak için şu girdiğimiz şekillere bak, Avrupa'daki cadıları özleyeceğim aklıma bile gelmezdi onlar en azından kurtlara ihtiyaç duymayacak kadar akıllıydılar." Tek kaşını kaldırarak yan bir sırıtışla Seulgi'yi süzdü. "Öyle değil mi Seulgi?"
Jimin'in imasını, geçmişe yaptığı göndermeyi orda bulunan herkes anlamıştı. Seulgi vampir dişlerinin keskinleştiğini hissediyordu, kendine hakim olması için ona uyarıcı bir bakış
atan Chanyeol'a ters ters bakıp kafasını başka tarafa çevirdi ve gözlerini birkaç saniyeliğine kapatıp derin bir nefes aldı."Dediğim gibi, Barbara meclisle tekrar görüşecek. O görüşürken mecliste bir kişinin daha bizim tarafımızda olması gerekiyor, bu sayede Barbara'nın söylediklerine azıcık aklı yatanlar da konuşmaktan çekinmeyecekler ve akılları kolaylıkla çelinebilecek."
"Peki kim bu 'şanslı' cadımız?" Jimin şanslı kelimesini üstüne bastırarak bariz bir küçümsemeyle söylemişti.
"Dimitriy Sergeyeviç. Meclise körü körüne bağlı bir cadı değil, eğer onu kendi tarafımıza çekersek klan kurmamızın önünde hiçbir engel kalmaz." dedi kafasında kurduğu planların tıkır tıkır işleyişinden memnun bir halde. Jimin, hâlâ gereksiz bir çaba içerisinde olduklarını güçleriyle çok daha kolay egemenlik sağlayabilecek olsa da Moskova'da vampir klanı kurmak önceliği değildi. Bu yüzden yorum yapmaya gerek görmeyerek omuz silkti. "Size kralcılık oyununuzda iyi şanslar o halde, sevgili kardeşlerim." Elleriyle koltuğun iki yanından destek alıp ayağa kalktı ve kafasını yavaşça sola yatırarak gülümsedi. "Benim biraz işlerim var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fireonwater°jikook
أدب الهواةvampires¡werewolves¡witches 1830/Moskova Gözlerimi açtığımda ellerimde senin soğuk kanın vardı; biraz da kendi sıcak kanımdan damladı üstüne. Kırmızıyla mavi avuç içimde karışmışlardı birbirlerine. Ve şimdi, bu ellerle tüm şehri yakacağım. Kırmızıyl...