"Yeri!" Jungkook arşiv odasına perinin adını bağırarak girdi. Sesinde daha önce kendisinin dahi şahit olmadığı kadar büyük bir öfke vardı, bastığı zemin sallanıyormuş gibi hissediyordu her bir adımında.
"Ne oluyor?" Sarı saçlı perinin sesi bu sefer hiç tatlı gelmemişti. Görüş açısına girdiği gibi ona doğru yürüdü ve tam karşısında durdu. "Sabah sabah..."
"Senden nefret ediyorum." Diye tısladı dişleri arasından. "Arkadaşız sanmıştım ve sana bir şeyler anlattım salak gibi, sana güvenmiştim!"
Yeri anlamıyordu, bir anda ne olmuştu? "Jungkook şu an hiçbir şey anlamıyorum, arkadaşız zaten."
"O yüzden dün o herife casusluk yapıyordun değil mi?"
Yeri o an beyninden vurulmuşa döndü, Jungkook dün orada mıydı? Nasıl fark edememişlerdi?!
"Düşündüğün gibi de.."
"Ya nasıl? Benim dönüştüğümün gizli tutulduğunu, hatta.. Park ailesiyle ilgili de bir şeyler söyledin. Kimsin sen?"
"Sana zaten burada ne işim olduğunu sonra söyleyeceğimi söylemiştim."
Jungkook histerik bir kahkaya attı. Düşündüğü şey Yerinin casusluk yapması değildi, bunu tahmin etmemişti ki.
"Casusluk yaptığını gizlemeni meşrulaştırmaya mı çalışıyorsun?"
"Bilgileri verdiğim adam sana düşman değil. Ve senin aleyhine kullanılabilecek hiçbir şey söylemedim."
"Daha ne söyleyebilirdin?!" Jungkook sinirle yüzünü sıvazladı. "Daha benim aleyhime ne söyleyebilirdin, dönüştüğüm böyle kritik bir dönemde ortaya çıkarsa meclis isyan edecek. O zaman cadılar arasında iç savaş başlar!"
"Park Jimin'e aşık olduğunu söylemedim. Asıl bu bir savaş başlatabilir, seni Park ailesinden de meclisten de , sürüden de korumaya çalışıyorum!"
Jungkook , Yeri'nin biliyor olmasıyla buraya geldiğinden beri hiç olmadığı kadar gerilmişti. Ama şu an onu sevip sevmediği konusunda inatlaşacak durumda değillerdi.
"Yalan söylüyorsun." dedi kendinden emin bir şekilde. "Ve seni meclise ihbar edeceğim."
"Jungkook hayır bu her şeyi mahveder..!"
"Neyi mahvedecek? Periler tamamen imha edilir, sen dahil."
"O kadar basit değil.."
"Sen ve yalanlarını daha fazla dinleyerek vakit kaybetmeye lüzum yok."
"Kreiste pago."
O gün ormanda duyduğu erkek sesini arkasında duymasıyla olduğu yere adeta çivilendi. Vücudunu tamamen saran büyü, tüm uzuvlarına kadar hareket etmesini engellemişti.
"Sana dikkatli olmanı söylerken beni dinlemiyor muydun?" Sesinde korkutucu bir sakinlik vardı,arasına tehlikeli sözler sıkıştırılmış gibi. "Neredeyse ona anlatıyordun Yeri."
Yeri sesi titreyerek öne atıldı. "H-hayır asla efendim, ona hiçbir şey söylemeyecektim!"
"Ya sana tedbir olarak o bileziği vermeseydim? O zaman beni çağıramayacaktın ve Jungkook'a her şeyi söyleyecektin."
Jungkook gözlerini bile hareket ettiremiyordu, tek gördüğü şey hâlâ Yeri'ydi. Büyücü olduğunu öğrendiği adamın yüzünü görememişti.
"Bir dahaki hatanda, sana acımayacağımı unutma Yeri." Adamın tok ayak sesleri daha da yaklaştı, Jungkook birazcık sağına dönebilse onu görebilirdi ama göz kapaklarını dahi hareket ettiremiyordu. "Şimdi küçük melezimizle ilgilenelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fireonwater°jikook
Fiksi Penggemarvampires¡werewolves¡witches 1830/Moskova Gözlerimi açtığımda ellerimde senin soğuk kanın vardı; biraz da kendi sıcak kanımdan damladı üstüne. Kırmızıyla mavi avuç içimde karışmışlardı birbirlerine. Ve şimdi, bu ellerle tüm şehri yakacağım. Kırmızıyl...