y/n: Bu bölümü yanlışlıkla sildim. Penthesilea_ bana ss olarak atmasa bu bölüm artık hiç olmayacaktı, çok çok teşekkür ederim tekrar. Bu yüzden tekrar eski bölümü geçirip atıyorum. Bölüm çok flop kalacak arada bu yüzden lütfen eğer bunu okuyorsanız oy ve yorum yapın💕 iyi okumalar
+++
Büyük Jeon malikanesi, Jungkook'a ayrı bir boğucu gelmişti. Sabah kâhya Yasha tarafından biraz daha erken uyandırılmış, şimdi de küvetin hazırlanmasını bekliyordu.
Akik taşı gibi parlak gözleri sabah mahmurluğundan olsa gerek buğuyla kaplıydı, başı da bir hayli ağrıyordu. Jungkook şimdi Jimin'in neden ona absenti dikkatli içmesini söylediğini bir de su kattığını anlıyordu. Dün sarhoş olmamıştı ama normal halinde olduğu da söylenemezdi. Gizlemek için epey uğraşmış, kendini yatağına attığı gibi kıyafetleriyle uykuya dalmıştı.
"Ama siz hâlâ üstünüzü çıkarmamışsınız Jeon." Yasha ayıplayıcı şekilde ellerini beline koyup kafasını iki yana salladı. "Nişanlınızın yolda olduğuna dair havadis aldım , onu bekletmek istemezsiniz."
Jungkook içinden gayet de isterim diye geçirmeden edemedi. Sabahını yatakta geçirmek istiyordu, kahvaltısını da odasında etse ne olurdu ki? Valeria ile düğün planlayacak havasında değildi.
"Tamam hazırlanıp aşağı ineceğim ama banyomu yalnız almak istiyorum."
Yasha onun oyalayacağını bildiğinden itiraz etmeye yeltenmişti ki Jungkook elini kaldırarak lafını kesti, "Hemen hazırlanacağım Yasha, dışarı çıkın lütfen."
Yüzündeki yılların getirdiği kırışıklıklara rağmen onun enerjisini gösteren dinç mavi gözleri olan Yasha tereddütte kalsa da eğilerek selam verip dışarı çıktı. Peşinden odadaki üç hizmetçi de çıkmış ve nihayet Jungkook'u odasında yalnız bırakmışlardı.
Terliklerini çıkarıp yatağından kalktı ve çıplak ayaklarını soğuk mermere bastı, banyoya doğru gitmeden önce lacivert renk saten sabahlığını da çıkarıp olduğu yere bıraktı. Sabah kalktığında ilk iş pijamalarını giymek olmuştu çünkü kıyafetlerle uyuduğu görülsün istemezdi. Yine sabahlığıyla aynı renk gömlek pijamasının düğmelerini açmaya başlamıştı.
Her bir açılan düğmede bebek gibi pürüzsüz teni açığa çıkıyor, cam açık olduğu için tenine sürtünen rüzgarla tatlı bir irkilme hissediyordu. Bütün düğmeleri nihayet açıp geceliği sırtından sıyırarak çıkaracakken omuzlarına koyduğu ellerinin üstüne başka bir el hissetti.
Sıcak teninin üstüne buz gibi parmakların ikinci değişiydi bu, olduğu yerde hafifçe sıçrayarak boy aynasından arkasındaki Jimin'i gördü. Bir anlık şokla donup kalmıştı ama sonradan idrak ederek gözleri yuvalarından fırladılar.
"J-Jimin?!" Telaşla ona dönüp yutkundu. "Yani Lord Park? Sizin burada ne işiniz var, benim odama gizlice giremezsiniz."
"Şu an beni görüyorsun yani gizlilik yok artık." Jimin muzipçe gülümseyerek karşısındaki koltuğa oturdu ve bacak bacak üstüne attı. "Ayrıca beni gördüğünüze üzülmüş gibi yapmayın, nişanlınızın geldiğine pek memnun olmuş gibi değildiniz."
Ne zamandır onları dinliyordu? Jungkook onu bir kere eve aldığı için kendine içinden hakaret üstüne hakaret yağdırdı. Malikane koruyucu büyülerle çeviriliydi ve yabancı birisi davetsiz giremezdi. Maalesef Park Jimin davet edilmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fireonwater°jikook
أدب الهواةvampires¡werewolves¡witches 1830/Moskova Gözlerimi açtığımda ellerimde senin soğuk kanın vardı; biraz da kendi sıcak kanımdan damladı üstüne. Kırmızıyla mavi avuç içimde karışmışlardı birbirlerine. Ve şimdi, bu ellerle tüm şehri yakacağım. Kırmızıyl...