y/n: önceki bölümün yorum sınırı dolmadı ama atıyorum yine de en azından bu 100+ yorum olsun ve okuyan çok az kişi oy veriyo beni üzüonuz
İyi okumalaaar
+++
Moskova yanıyordu.
Bir gün öncesine kadar beyaz karla ışıldayan, hareketli Moskova sokaklarında kardan eser kalmamış, her bir ışık sönmüş sadece turuncu alevlerle aydınlanıyordu. Şehirden yükselen dumanlar gezmedik sokak bırakmamak istermiş gibi usulca süzülüyor , her yeri is içinde bıraktıktan sonra yükselerek kabarıp, kül rengi bulutlar oluşturuyorlardı. Bu geceki hilal görünmüyordu, şehir ay yerine uğursuz kızıllarla ışıldıyordu.
Yangın giderek yayılsa da odak noktası eğer şehire tepeden bakılırsa bariz şekilde ortadaydı. Jungkook'un nerede olduğu ve rotası görünüyordu. Tepeden bakınca bir tablo gibiydi, şehrin doğu ucundan batıya kadar uzanan alevler bir kuşun kanatları ; baş kısmıyla tüm alevlerin toplandığı nokta olan gövdesinin arasında bir silüet göze çarpıyordu. Alevleri onu yakmıyor, ona itaat ediyorlardı.
Jimin onu bulmakta zorlanmamıştı.
O ilerlerken bastığı yerlerde sönen ateşlerin ardından su birikintileri oluşuyordu. Jungkook'un nihayet dikkatini çekmeyi başarmıştı, genç melez ona döndüğünde Jimin'i tanıdık siyah gözler yerine ateşleri hapsetmiş gibi öfkeyle parlayan turuncu irisler karşıladı.
"Git buradan!" Diye bağırdı Jungkook , hırsla Jimin'in söndürdüğü alevleri tek el hareketiyle yükseltmeye başlamıştı ki Jimin hareket bile etmeden onu durdurdu. Sadece yeni sönmüş ateşin ardından kalan dumanlar arasında ona doğru yürürken yüzünde mimik oynamıyordu, Jungkook ise öfkeyle dolup taşmıştı.
"Senden daha güçlüyüm Jungkook, buraya yaptığını.." Arkada yakıp geçtiği şehir manzarasını gösterdi, "Bana yapmazsın."
Jungkook öfkeden çıldırmış bir halde Jimin'in yüzüne bakarken bir anda histerik bir kahkahaya boğuldu. Zar zor kendini frenleyip etrafı göstererek, "Bunu sana yapamayacağımı mı düşünüyorsun?" Bir kahkaha daha attı, aniden ciddileşti. "Yoluma çıkan herkese.." Kollarını iki yana açtı ve birkaç adım geriye çıkarak, "Bundan daha kötüsü olacak."
"Sana yardım etmeye çalışıyorum."
"Yardıma ihtiyacım yok benim!" Jimin'in ona daha fazla yaklaşmasına izin vermeden hızla oradan ayrılacaktı ki az önce aralarında mesafe olan Jimin aniden kolunu kavrayarak onu durdurdu. "Kendinde değilsin!"
Jungkook'un tek kaşı hafifçe havaya kalktı, Jimin onun ani sessizliğinden ne yapacağını anlayamamıştı; artık zihnini okuyamıyordu ama aniden kızgın bir demire dokunmuş gibi yanan eli ona bir cevap oldu. Jungkook , Jimin elini çekmeye çalıştığında onu bileklerinden yakalayıp daha da sıkı tuttu. Jimin acıyla bağırarak geri çekilmeye çalışsa da Jungkook onu duymuyordu, kavradığı bileklerinden duman çıkmaya başlamıştı ki aniden karnında hissettiği tekmeyle bir duvara çakıldı.
Jimin bileklerinde kopan derisinin yenilenmeye çalışıyordu çalışmasına ama bunun normalde olduğu kadar hızlı iyileşmeyeceği belliydi. "Sana, zarar vermek istemiyorum." dedi acıyla sızlayan bileklerine bakarken.
Jungkook, doğrulup Jimin'e doğru yürürken senkronize bir şekilde hareket ettirdiği parmaklarının uçlarında alevler toplanmaya başlamıştı. Jimin her an savunmaya hazır şekilde yumruğunu sıkarak derin bir nefes aldı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fireonwater°jikook
Fiksi Penggemarvampires¡werewolves¡witches 1830/Moskova Gözlerimi açtığımda ellerimde senin soğuk kanın vardı; biraz da kendi sıcak kanımdan damladı üstüne. Kırmızıyla mavi avuç içimde karışmışlardı birbirlerine. Ve şimdi, bu ellerle tüm şehri yakacağım. Kırmızıyl...