19. Bölüm• Flashback

1.2K 204 11
                                    

Satır arası yorumlar bırakırsanız çok mutlu olurum. ♡
~

Flashback started

Öğle arasında evden getirdiğim sandviçimi vişneli meyve suyum eşliğinde yerken bir yandan da matematik soruları ile cebelleşiyordum. Sınıftaki herkes yemekhanedeydi. Arkadaşlarım da öyle, ama ben öğleden sonraki sınav için çalışıyordum.

"Yuqi bir gelir misin?" Hangi ara yanıma geldiğini anlamadığım Jungkook'a baktım.

"Nereye?"

"Hoseok hyung seninle konuşmak istiyor."

"Tamam gelsin o zaman?" Kafamı tekrar önüme, test kitabıma yönlendirdim. İşlem hatası yapıyordum kesinlikle, çünkü soru çok kolaydı.

"Yuqi, hadi ama."

"Tamam şunu da çözeyim. Söz. "

Odaklanıp çözümüme tekrar göz gezdirdiğimde ufacık bir toplama hatası yaptığımı fark ettim. Kendime söverken düzelttim ve meyve suyumu da elime alıp ayaklandım.

Nereye diye sorsam da cevap bulamadığım yakın arkadaşım kategorisindeki Jungkook, beni meraklandırmıştı. Sadece onu takip ediyordum ve şu an zeminin iki kat altında, koridorda ilerliyorduk. Meyve suyum çoktan bitmiş, çöpünü atmıştım. Aklım yarım kalan sandviçimdeydi.

Açık duran bir kapının önünde durmuştu ve sırtıyla bakışıyordum şu an. "Jungkook?"
Önünü bana döndü ve gözlerime bakmadan konuştu.

"Sen burada dur, Hoseok hyung birazdan gelir." Hepimiz lise sondaydık fakat Hoseok bizden yaşça büyüktü. Jungkook ile yakınlardı fakat benim pek de hazzettiğim söylenemezdi.

"Tamam." Demiştim o zaman, keşke demeseydim. Okulun birincisi ben, aptal gibi davranmıştım o an.

Jungkook gitmiş, kapının önünde kalakalmıştım.
İçeri girip etrafa bakınmaya başlamıştım. Güçsüz ışığı ile bir tane ampul yanıyordu sadece. Haliyle kocaman eşyasız bodrum katı loştu. Önümdeki taşı göremeyip yere kapaklanmamı engelleyemeyeceğim kadar loş.

Yüzümü buruştururken yerden destek alıp kalkmaya çalışmıştım. Ayaklandığımda toz olmuş avuç içlerimi çırpmaya başlamıştım. İğrençti. Muhtemelen fare dışkısı bile vardı buralarda.

Oturmak için bir sandalye aradım, bir kapıdan daha geçmem gerekiyordu ve umursamadan ilerledim eski sandalyeye doğru. Sanırım dizime bir şey batmıştı, topallıyordum. Ters duran sandalyeyi çevirdim, üzerinde fazla toz olmaması iyi bir şeydi.

Oturup dizime baktım. Loş ortamın el verdiğince yırtılan beyaz çorabımın rengine tezat bir renk fark etmiştim. Yaramın etrafındaki parçacıkları temizlemeye çalışırken bir ses işittim. Kapanan bir kapı ve kilitlenen bir kilit.
Sertçe yutkundum.

"Hoseok?"

Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. Bizim evimizin salonu kadar olan odanın kapısının kolunu indirdim. Ama açılmadı. Tekrar tekrar denedim. Yine olmadı.

"Hey! Kilitli kaldım kapıyı açar mısınız?" Kapıya vurmaya başladım.

"Kimse yok mu?" Ne yani? Kapıyı kilitler kilitlemez ışınlanmış mıydı kapının önünden? Anlam veremediğim bir durumun içindeydim. Neden bu haldeydim? Eğilip kapının altından baktığımda bir kaç dakika önce gördüğüm Jungkook'unkilerden farklı bir ayakkabı görmemle kaşlarımı çattım.

Ardından kapının önüne bir şey sürüklenmesiyle korkmaya başlamıştım. Beni bile isteye kilitliyordu, üstelik kapıyı da buraya doğru gelirken fark ettiğim kocaman bir kitaplık ile kapatmıştı.

Chimmy ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin