36. Bölüm:Farklı dünyalar aynı kalpler

992 173 329
                                    

36. BÖLÜM


Jimin'in dünyası..

Yazarın anlatımıyla

Kapalı olan gözlerini araladığında karşılaştığı beyazlığa ilk defa iğrenerek bakıyordu Jimin. Gelir gelmez üzerinde beliren beyaz kıyafetler, beyaz ayakkabılar, beyaz oda, beyaz ışık..

Kafasını yavaşça kaldırdığında kendi silüetini görmüştü karşısındaki büyük, işlemeli aynada. Arkasında annesini görmeyi ise beklemiyordu. Özlemiş olmalıydı, ama şu an onu bile düşünecek halde değildi. Aklı bambaşka bir yerdeydi.. Bambaşka bir diyar, bambaşka bir dünyadaydı.

"Jimin," kendisine yaklaşmakta olan annesine döndü yüzünü. Açılan kolları boş bırakmak istemedi.

Sonuçta annesinin bir payı yoktu, tüm suç babasındaydı. "Oğlum."

Oğlunun kokusunu içine çekerken mırıldandı özlem dolu anne. "Nihayet gelebildin."

"Bana kalsa hiç gelmezdim." Duyduğu cümle ile kaşları hafif çatılmıştı kadının. Yaşına göre oldukça genç gösteren bayan Shine, oğlunun kollarındaki elini yavaşça aşağı indirirken uyarı amaçlı konuştu,

"O nasıl söz, baban duymasın."

Burnunun direği sızlamaya başlayan oğlan omuzlarını silkti, kendini beş yaşındaki bir çocuk gibi hissediyordu. Elinde avucunda ne varsa alınmış bir çocuk gibi.. Ve bir daha eski sahip olduklarına dönemeyecek olacağını bilmek onu daha da üzüyordu. Bir an önce odasına gidip 'düş topu' nu test etmek istiyordu. Hâlâ çalışıyor muydu, yoksa işlevini kayıp mı etmişti?

Annesinin kollarından ayrılıp amacını gerçekleştirmeye yönelik o beyaz odadan çıkmaya yeltendi. Her yerin beyaz olduğu bu dünyada kalıcı olmayacağını bilmek, bir nebze içini rahatlatmıştı.

Artık beyazdan nefret ediyordu.

O bir nebze, sadece beyazlığı daha fazla görmeyecek oluşunaydı. Belki göçüp giderse rahatlardı, diye düşündü bir an. Ama bir kaç dakika önceki manzarayı getirdi gözünün önüne, kolları arasında uyuyan karısı, hamile eşi ondan ayrıyken nasıl rahatlayabilirdi ki.

Gözleri dolmuştu, onu istiyordu. Onun yanında olmak istiyordu.

"Oo kimler gelmiş.." iki elini arkasında birleştirmiş bir şekilde yavaş yavaş yürüyen babası göründü büyük beyaz odanın girişinde. Bu oda geçiş için kullanılıyordu. "Umarım hevesini almışsındır."

Bakışlarını babasının üzerindekilerde dolaştırdı. Düzenli saçları, yerlere değen beyaz pelerini.. Hâlâ aynıydı, iddiasına bile girebilirdi yüzünde tek bir kırışıklık dahi artmadığına. Her şeyi aynıydı ek olarak, ona hissettiği o duygu..nefret.

"Baba, biz evlendik." Kaşları çatılmıştı adamın.

"Bu kadar ileri gitmeyeceğim demiştin." Sesinin tonundaki artış, sanki kendisinde hiç kabahat yokmuş gibi yüksekti. Oğluna karşı bir kaç adım ilerledi.

"O şu an gebe, lütfen geri dönmeme izin verin. Onu yalnız bırakamam."

"Yuqi hamile mi? Tek başına nasıl yaşayacak? Ayrı yaşıyordu değil mi?" Annesi şaşırmıştı, bunun olmasını istememişti hiçbiri. Düşündüklerine göre bir yıl boyunca güzel vakit geçirecek, sonrasında da geri gelecekti ve buradan bir kızla evlenecekti. Annesi de babası da böyle düşünüyordu.

Chimmy ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin