38. Bölüm:Ondan gelen ilk haberle filizlenen 'umut'

1K 182 131
                                    

38. BÖLÜM

Jimin'in dünyası

Yazarın anlatımıyla

"Büyükbaba, bir çaresi yok mu bunun? Ben buraya hükümlü müyüm, onsuz yaşamak zorunda mıyım?" Sesinin en ufak tonundan bile çaresizlik akan genç, sınırları zorluyordu. Hiçbir gelişme olmuyordu ama o elinden geleni yapıyordu.

"Kanunlara göre senin eşinin başka bir dünyadan olması imkansız. Ama eğer gerçekten de o ise senin eşin.. Bu bir mucize olurdu."

"İnanmanız için ölmem mi gerekiyor? Pekâlâ, ben burada öleyim. Çocuklarım babasını hiç görememiş karım da kocasına bir daha dokunamamış olsun. Peki. Nasıl istiyorsanız öyle olsun!" Kasları gerilmiş, sesi sinirden sert ve yüksek çıkmıştı.

"Jimin, bizim isteğimiz sizin ayrı kalmanız değil. Senin ölmen hiç değil. Eşin her kimse-"

"Hâlâ her kimse diyorsun büyükbaba.." Oturduğu yerden kalktı.

"Dinlemeyecek misin?"

Bir kaç adım ilerledikten sonra, "İstediğim cevabı alamadıktan sonra, istediğim olmadıktan sonra ne gereği var?" Dedi.

"Jimin.." Büyükbabasının ona seslenmesine aldırmadan yürümeye devam etti.

İki ay bir kaç da gün kadar zaman sonra..

Boş odasına baktı. Artık Yuqi'yi göremiyordu. Babası kapattırmıştı düş topunu.. Kalbini onu izleyerek az da olsa susturabilirken, artık o seçeneği de yoktu. Evlenecekti o Suji ile. Başka dünyadan başka bir kızı izlememesi gerekiyormuş.

Başka bir kız..

Onu kendisinden başkalaştıran babasını tekrardan anmıştı. Çok yanlış yapıyordu babası. Aklı başına geldiğinde her şey için çok geç olacaktı.

Babasından habersiz gittiği hekimden temin ettiği ilaçlarını alıp üzerine çeki düzen verdikten sonra hazırdı. Rengi değişen kıyafetlerini ayrıca boyuyordu artık. Gideceğinin anlaşılmasını istemiyor bir anda çekip gitmek istiyordu.

Ansızın, gitmeliydi. Kesinlikle öyle olmalıydı.

Kralın huzuruna çıkmadan önce aynadan kendine baktı, dışından hiçbir şey belli olmuyordu. Halbuki içinde ne fırtınalar kopuyordu kaç ağaç yapraksız, kaç hane sahipsiz kalmıştı, bir o biliyordu.

~

"Veliaht Jimin bey geldiler majesteleri." Açılan kapıdan girip iki krala saygı göstererek eğildi. Ardından karşılarındaki büyük hasır sandalyeye oturdu. Sarayın en güzel bahçesini gören bir yerdi burası. Her yer yeşilin ve çeşit çeşit çiçeklerin gösterisini sunuyordu devlet büyüklerine.

Bir müddet oturulup iş konuşulduktan sonra ayağa kalkmış ve bahçeye yönelmişti üçlü. Yuqi ile beraber bu bahçeyi dolaşmak isterdim. Diye geçirdi Jimin içinden. Karısını ve kendini hayal etmeye başladı o güzel bahçenin içerisinde.

Bembeyaz bir elbise içerisinde prensesler gibi görünen Yuqi, gülümseyen suratı ile kocasına bakıyordu. Kıpırdayan dudakları bir şeyler söylüyor ama Jimin bunu duyamıyordu. Hafif esen rüzgarda dalgalanan dalgalı saçların karısının yüzüne dağılışını izledi, kirpiklerini, gözündeki parıltıyı..

Mutluluktan kilitlenip kalmıştı. Düşü gerçek olmuş ve o buraya mı gelmişti? Üstelik o bahçedelerdi, elini uzatan karısının elini sımsıkı kavrayıp onu kendine çekerken alnına minik bir öpücük bıraktı..

Chimmy ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin