35. Bölüm:Nasıl senden vaz geçerim?"

1K 193 123
                                    

35.BÖLÜM 

Bir zamanlar bunların hepsine sahiptik.
Bir şeyler yanlış gitti ve hepsini kaybettik.

Yazarın anlatımıyla

Bir kaç hafta sonra

Huzursuzlukla kıpırdanarak uyandı Yuqi, gözünü saniyelik açıp tekrardan kapattı. Gözleri o şekildeyken sarılarak uyuduğu oyuncağını kollarıyla sıkmaya başladı. İçinin pamuk dolu olduğunu Jimin'in olmadığını anladığında, o acı gerçek yüzüne tekrar vurulmuştu.

Jimin gitmişti.

Oyuncağına iyice sarılıp yüzünü onun yüzüne yaslarken gözlerini sımsıkı kapattı. Kendini sıktı, tutmaya çalıştı ama tutamadı göz yaşlarını. Hemen dolan pınarlarına sığmamış sımsıkı kapalı gözlerden bile taşmıştı arsız yaşlar.
Sessizce hıçkırırken, "Neden.." diye fısıldadı.

Neden uyandığında yanında değildi?

Kimin yüzünü izleyecekti Yuqi şimdi? Suratına bakmasına rağmen öyle bir dalacak ki o gözlerin açı11ldığını unutacaktı, öyle olsun istiyordu yine.

Son günleri aklına geldi, o günün tamamını birbirlerine ayırmışlardı. Mükemmel öpücüklerle başlayan günleri mutlu bir kahvaltıyla devam etmiş ardından yine beraber bolca vakit geçirmişlerdi. Son zamanlarda hep beraberlerdi.

Son zamanlar..

Cidden sonları mı gelmişti? Böyle mi bitecekti?
Birbirlerini çok seven iki kalp neden ayrılmıştı ki?

"A-ah!" Acıyla yattığı yerde kıvranmaya başladı Yuqi. Yine sancısı gelmişti işte. Eli refleks olarak karnına gitmişti.

Kısa kısa nefesleri ile göğsü körük gibi kalkıp iniyor, gözlerini patlatacak derecede sıkıyordu.
Kolları arasındaki Chimmy de nasibini almış, gövdesindeki ince kollar tarafından sıkılabildiği kadar sıkıştırılmıştı.

"Ji-Jimin.." dedi güçlükle, sanki sesini duyabilecekmiş gibi. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu çünkü düzgün düşünemiyordu.

Bu sefer kanaması yoktu, sadece sancısı vardı. Derin nefesler almaya çalıştı, sadece bebekleri için nefes alıyordu Yuqi. Sakinleşip nefesleri az da olsa düzene girdiğinde elini yatağın içerisinde dolaştırmaya başladı. Telefonu buralarda bir yerlerde olmalıydı.

Gece Jimin'in resimlerine bakarak uyuyakaldığı için telefonu yatağın içindeydi muhtemelen.
Yastığının az ilerisinde bulduğu telefonundan ambulansın numarasını tuşlayacaktı fakat vaz geçti. Halledebilirdi, derin nefesler almaya çabaladı tekrardan. Bebekleri için daha sakin olmayı denedi.

Kendini sıkmadan içinde ne varsa dökerek amacına ulaşmıştı. Daha önce bu denli sesli ağladığını, ağlayabildiğini, bilmiyordu. Sancısı gittikçe azalırken ağlaması dinmiyordu.

Ağlamasına sebep olan acı karnından gelmiyordu ki. Kalbi acıyordu. Öyle çok acıyordu ki başka hiçbir şey düşünemiyordu. Aklı beyni faaliyetini kaybetmişti. İşlevini tek kaybetmeyen göz yaşı bezleriydi. Ki onların da bu gidişle sonu iyi görünmüyordu.

Sesli ağlama evresini atlattığında bir müddet daha uzandı yatağın üzerinde. Kaç saattir orada olduğunu bilmiyordu. Bıraksalar günlerce o pozisyonda durabilirdi. Ama kulağına dolan kapı zili sesi buna engel olmuştu. Kalkıp açmak istemiyordu ama 'Kargo' sesini duyduğunda meraklanmış, yavaş hareketlerle yataktan kalkmıştı.

"Buyurun?"

"A.. İyi misiniz efendim?"

"Ah, mükemmelim, çok mutluyum her şey yolunda evet evet iyiyim." Yapmacık bir gülümseme gönderdi kapıdaki genç adama. Neden bu kadar şaşkın bakıyordu ki? Muhtemelen dağılmış saçları, kırmızıdan farksız gözleri, değişik renklerdeki göz torbalarından dolayıydı bu şaşkınlık.

Chimmy ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin