24. BÖLÜM
Annem ve üvey babamla geçirdiğimiz yaklaşık bir iki saat sonrasında oradan ayrılmıştık. Annem gönülsüz olsa da beklediğim gibi aşırı bir tepki vermemişti. Jimin beni üzecekmiş..
Neye dayanarak böyle şeyler düşünüyordu anlamıyordum. Tanımamasına bağlıyordum, doğal olarak güvenmiyordu. Sadece bir defa görmüştü.
Annemlerin evinden ayrıldıktan sonra biraz gezmiştik. İlk defa Busan'da birlikteydik Jimin ile. Ona güzel parkları göstermiştim. Yıllar önce beraber geldiğimiz parkları gezmiş, beni pamuk şeker yerken gördüğü yerlerde beraber pamuk şeker yemiştik.
Evet, oyuncağımı her yere götürürdüm küçükken, yani annemin izin verdiği kadar. Başkalarının salladığı salıncakta sallanırken görmüştü beni. Şimdiyse o sallamıştı. Başkalarıyla adımladığım parkta şimdi onunla adımlamıştık.
Çok güzel vakit geçirmiştik. Geceyi de bir otelde geçirip ertesi sabah Seul'e gelmiştik.
Anneme gelecek hafta dediğimiz güne gelmiştik. Tam bir hafta geçmişti.
Bugün Cumartesi'ydi.
Bugün evlenecektik.
Çocuklarınıza ben bakmam, o yüzden okulun bittikten sonra daha uygun olur. Demişti annem. Ama daha bir sene vardı..
"Okulun bittikten sonra doğar, o zaman rahatça bakarız." İşittiğim cümle ile gözlerim kocaman açıldı. Yattığım yerden doğruldum, bağdaş kurar bir biçimde yatakta oturup ona döndüm.
Hangi ara uyanmıştı ki bu oğlan?"Rahatça bir şeyler de düşünemeyeceğim artık. Ayrıca.." dedim önümdeki saçlarımı kulağımın arkasına atarken. "Sabahları sevdiğimi de izleyemeceğim. Hemen uyanıp aklımı okumaya koyuluyor kendileri." Dudaklarını büzdü.
"Tamam okuduğumu çaktırmayacağım sen yine de devam et beni izlemeye." o da doğrulup tam karşımda bağdaş kurdu. Fazla mı sevimliydi ne?
"Sana güvenmiyorum." dememle kaşları havaya kalktı, durgunlaştı.
"Annen gibi değil, değil mi Yuqi?"
Ellerimi tuttu. Ağzımı açacak gibi oldum ama konuşmak isteyen oydu, susup dinledim."Yuqi annen beni tanımıyor. Tamam sen de tanımıyorsun tam olarak, annemi babamı senden önceki yaşantımı bilmiyorsun. Ama inan ben de bilmiyorum. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Benim için sadece sen varsın. Öncesinde sadece seni hatırlıyorum. Sonrasında da sen olacaksın. Hep sen olacaksın. Biz olacağız. Bana güven lütfen."
"Ben o manada dememiştim."
"Biliyorum." dedi, elleri saçlarıma gitti.
"Tekrar etmek istedim."
"Sana güveniyorum Jimin. Beni yarı yolda bırakmayacağını biliyorum. Beni sevdiğini biliyorum. O yüzden de güveniyorum." İki eliyle ellerimi sıkıca kavrarken bakışları da ellerimize gitti.
"Evlenmek üzereyiz, güvenmiyorsan veya tereddütlerin varsa evlenmeyiz veya erkense erteleyebiliriz, sen nasıl istersen." Gözlerime baktı, biraz muzipçe bir sesle konuşmaya başladı. Bu sefer gülümsüyordu.
"Bazı şeyleri evlenmeden yapmak istemediğini bildiğimden bu kadar erken evlenmek istedim."
derken gözleri minicik olmuştu.
Sesi ise kısıktı.Bu kadar açık sözlü olması iyi miydi değil miydi kestiremiyordum.
"Yaa!" ellerimi ondan kurtarıp vurmak istiyordum ama daha da sıkı tutup beni kendine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chimmy ✔
Fanfiction[TAMAMLANDI] 'Hiçbir şeyim yoktu, sen geldin her şeyim oldun..' Üniversite öğrencisi Yuqi, peluş oyuncağı Chimmy ile çok kuvvetli bir bağ kurmuştur arasına. Öyle ki, yılbaşı gecesi dileğinin gerçekleşme ihtimalini bile düşünmezken.. bambaşka şeyler...