27.BölümAcaba Jimin şu an ne yapıyordu? Saat 11 olmak üzereydi. Neden bu kadar geç geliyordu ki eve? Haftada iki gün tatili olduğundan mı diğer günlerde bu kadar yoğundu? Telefonumu alıp onu aradım, ne zaman geleceğini sormuştum.
"Biraz gecikeceğim. Sen beni bekleme, yemeğini ye."
Bugün seni seviyorum demeden telefonu kapatmıştı.
Normalde her telefon konuşmamız seni seviyorum demesiyle son bulurdu. Ama bu seferki öyle olmamıştı.
Başı kalabalıktı belki, işi başından aşkın olmalıydı. Kesinlikle.
Televizyonun karşısındaki koltukta sıkıntıdan patlamış bir biçimde uzanırken geldi. Telefonumdan saate baktım. 01:26.
Yattığım yerden doğrulup ona döndüm. Ses çıkarmadan öylece baktım. O ise beni fark etmeden, kafasını bile kaldırmadan doğruca odaya gitti. Bir kaç dakika boyunca yarı oturur vaziyette durup bekledim ama gelmedi.
Televizyonu kapattım, yumuşak terliklerimi giyip ayaklandım ve odamıza doğru ilerledim. Açık kapının kenarında durup içerideki manzaraya baktım. Üzerini bile değiştirmeden kendini öylece
yüz üstü bir biçimde yatağa bırakmıştı. Kot pantolon ve gömlek vardı üzerinde.İçeri girip iyice yaklaştım bedenine. Kafasının hizasına kadar eğilip yüzüne baktım. Büyük dudakları aralıktı, gözleri ise kapalı.
Burnuma dolan o koku yüzümü ekşitmişti."Jimin?" dedim, ses vermedi. Düzenli nefes alışverişlerini duyabiliyordum. Uyumuş muydu?
Ondan da önemli bir soru; gerçekten bu hale gelecek kadar içmiş miydi?Üzerindekileri pijamalarıyla değiştirdim. Bu işlemlerde bile göz kapakları açılmayı geçtim hareket dahi etmemişti.
Üzerini örtüp yatakta yanına yerleştim. Refleks olarak bana sarılmıştı. Kokuya gittikçe bağışıklık kazandığım için fazla rahatsızlık çekmeden ben de onun gibi uykuya daldım.
~
Bugün Cumartesi idi, Jimin'in tatili. Hem tatil olduğundan hem de dün fazlaca içtiğinden olsa gerek öğlen olmuştu ama hâlen uyuyordu. Kahvaltı için yumurta ruloları hazırlamıştım.
Şu anda da ellerimi lavaboda yıkıyordum ki belime sarılan kollar ve omzumda hissettiğim ağırlıkla öne doğru dengem kaybolmuş, dizimi alttaki dolap kapağına vurmuştum.
"..."
"Sana da günaydın kocacığım."
Kafamı hafifçe çevirdiğimde gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Musluğu kapatıp dikkatli adımlarla Jimin ile beraber sandalyeye doğru ilerledim. Onu oturtmak için benim de oturmam gerekiyordu. Beaber sandalyeye oturduk, onun kucağındaydım hâlen.
Kollarından ayrılıp ayağa kalktım, hâlâ uyukluyordu. Dikkatini çekme hedefli olarak parmaklarımı bir kaç kez şıklattım, gözlerini araladı. Yüzünü avuçlarım arasına aldığımda ise gözlerini tekrar kapatıp sanki yastıkmışçasına avuçlarıma iyice yerleşti.
Çıkardığı mırıltılar sevimli olsa da şu an sevimlilik algılamamı kapatmıştım.
Biraz daha yüksek çıkmasına özen göstererek,
"Jimin? Aç şu gözlerini artık." dedim.Nihayet gözlerini açıp kendine gelmeye başladığında geri çekildim. "G-ü..nnay..dınn..."
yüzünü buruşturup elini kafasına götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chimmy ✔
Fiksi Penggemar[TAMAMLANDI] 'Hiçbir şeyim yoktu, sen geldin her şeyim oldun..' Üniversite öğrencisi Yuqi, peluş oyuncağı Chimmy ile çok kuvvetli bir bağ kurmuştur arasına. Öyle ki, yılbaşı gecesi dileğinin gerçekleşme ihtimalini bile düşünmezken.. bambaşka şeyler...