2 | My home

2.4K 243 58
                                    


Hoseok, daha adını dahi bilmediği genci kucağına almıştı bardan çıkartmak adına. Nasıl bunu yapabilirdi anlamıyordu. Normal şartlarda karşısında birisi ölse, kılını kıpırdatmazdı.

Bu adam her kimse onu kendine çeken bir şey vardı. Ve bunu hâlâ anlayamamıştı. Ya da anlamak için daha tatmadığı şeyler vardı.

Onu arabasının arka koltuğuna bindirdi ve evine doğru sürdü.

Bu çocuk her kimse şanslıydı. Çünkü ilkti, ilk defa birini arabasına bindirmiş hoseok ve ilk defa evine getirmişti. Herşeyinde ilk olmasının verdiği bu düşünceleri kafasından attı hoseok ve evinin kapısını açtı.

İçeri doğru adımladı ve kucağındaki çocuğu koltuğa uzattı. Ellerini üzerindeki gömleğini çıkartmak için hareket ettirdi ve o mükemmel vücutla karşılaştı. Evet, evet emin olmuştu. Bu çocuk bir melekti, yada sadece o öyle görüyordu...

Saat gecenin bilmem kaçıydı. Beyaz olan adını bile bilmediği adamın koltuğunda uyuyordu.

Isim denilen şeyin pek de bir önemi yoktu. Hayatta üzerinize verilmiş saçma bir lakaptı sadece.

Hoseok elindeki kahve bardağı ile beyaz olanın uyuduğu koltuğun karşısındaki koltuğa üzerindeki bornozuyla yayılmış, genci izliyordu.

Güneş doğuyordu, ve hoseok hala beyaz olanın başında onu izliyordu. Neden böyle olduğu hakkında bi fikri yoktu açıkçası. Şuanlık tek bildiği şey onun iyi olmasıydı.

Hoseok meraklı biri değildi. O insanları değil, insanlar onu merak ederdi. Ama o farklıydı, garipti, ve gizemliydi.

Derin düşüncelere dalmışken beyaz genç gözlerini aralamaya başladı. Bunu gören hoseok, hemen ayağı kalktı ve kollarını bağladı.

"Günaydın" beyaz olan gülümsedi.

"Günaydın, ben neredeyim?" sordu saşkınca. Hiç tanıdığı bir yere benzemiyordu.

"Benim evim" dedi hoseok masumane bir tavırla, karşısındaki meleğe.

"Özür dilerim efendim, ve teşekkür ederim. Beni kurtardınız o yerden. Size minnettarım. Size borcumu nasıl ödeyebilirim?"

Hoseok şaşırmıştı. Çok narin biriydi. Bunu konuşmasından başlayıp her yerine kadar savunabilirdi.

"Özür dilenecek birşey yapmadın. ve açmısın cevap ver?"

Genç olan utangaç bir şekilde cevapladı karşısındaki adamın sorusunu.

"B-biraz efendim"

"Peki, mutfağa geç geliyorum" dedi üzerindeki tişörtü çıkartarak yukarı kata doğru çıkarken.

Gözlerini ondan alamıyordu, Vücudu çok güzeldi. Bir insanın vücudu ne kadar güzel olursa ondan bin fazlaydı sanki. Sadece baktı genç olan, önündeki manzara gözden kaybolana kadar.

Hoseok odasına girdi, dolabından bir kaç kıyafet çıkardı beyaza vermek için.

Ama bunlar genç için fazlasıyla küçüktü. Elindeki en küçük bedenli kıyafetleri çıkararak yatağın üzerinde koydu.

Ve sonra farketti, ne yapmıştı o? Üstünü çıkarmıştı ve o bunu görmüştü. Hoseok sinirle tısladı.

"AHH LANET OLSUN!! NASIL YAPARIM BEN BUNUU?!??"

Hoseok sakinleşmeye çalışıyordu. Ama elinde olan birşey değildi ne yazık ki. Kimse görmemeliydi. Bunun sebebi... ahh herneyse.

Beyaz olan yukarıdan gelen bağırma sesiyle yerinden oynadı, korkmuştu.

Her şeyden korkardı o. Bi böcek bile onu korkudan bayılmasına neden olabilirdi, ama bu yakında geçecekti. Korkacak birşeyi kalmayacaktı.

Hoseok aşağı inerken adını bile daha bilmediği adamın mutfakta yemek yaptığını gördü, ve bu manzara onun en güzel manzarası olabilirdi. Sebepsizce..

Ne oluyordu hoseok'a? Daha dün bir sürtük barında tanıştığı birine neden bu kadar çok değer vermeye başladı?

Beyaz gençte hoseok'u kendine çeken birşey vardı. Bu aşk mıydı yoksa sadece bi koruma duygusu mu bilinmez, hoseok yoongi'yi hiç bırakmayacaktı.

Say what you want | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin