3 | Eat

2.1K 227 111
                                    


Hoseok sakin bir şekilde mutfağa girdi, dolabı açarak içinden birkaç detox içeceği çıkardı.

Bardaklıktan bir bardak aldıktan sonra yoongi'yi hiç aldırmadan masaya oturdu ve içeceğinden yudumlar almaya başladı.

Yoongi şaşırmışcasına hoseok'a baktı,

"Yemek yapıyordum efendim, isterseniz karnınızı doldurmayın onunla, çok güzel pankek yaparım. Yapmamı ister misiniz?"

Hoseok beyaz olanı baştan aşağı süzdü, ve kafasını evet anlamında salladı. O fazla tatlı ve kibardı, bu hoseok'un çok hoşuna gitmişti.

Genç olan pankeki yaparken hoseok sordu.

"Adın ne?" Bunu ikinci günün sonunda sorması biraz saçma olmuştu ama yine de bilmek istedi. Ne kadar önemi olmasa da.

Beyaz olan hoseok'a dönmüş ve gülümseyerek

"Yoongi. Min yoongi efendim" demişti tatlılığını kullanarak.

O sırada pankeki masaya koyarken hoseok'a baktı, karşısında ki bayın öyle bi bakışı vardı ki her an üzerine atlayıp yiyecekmiş gibiydi.

Yoongi korkmuştu, hemen kafasında şu kahvaltıyı bitireyim ve evime geri döneyim düşüncesi vardı. Ama ne yazık ki artık bir evi de yoktu.

Yemek yerken hoseok yoongi'ye bakıyor, bu güzellik karşısında yemek yerse heyecandan boğulabileceğini düşünüyordu.

Ona bi teklif sunmalıydı, yoongi'nin hep yanında kalmasını istiyordu. Içindeki lanet ses 'onun gitmesine izin verme' diyordu

"Bana borcunu nasıl ödeyebileceğini sormuştun değil mi küçük?"

Yoongi şaşkınca kafasını kaldırdı ve hoseok'a baktı. Bu cümleyi kurarken, gerçekten ciddiye alacağını bilmiyordu. Lafın gelişi söylemişti. Ama bu sorun değildi. En fazla ne isteyebilirdi ki..

"Evet efendim" o utanmıştı. En fazla ne yapabilir düşüncesi geçiyordu aklından. Para öder ve çekip gider diye düşündü yoongi,

Ama takıldığı bir yer vardı.

Hoseok'un kendininkinden çok daha fazla parası vardı, ve para kabul edecek birine benzemiyordu. O bir milyonerdi sonuçta, para onun için hiçbir şeydi.

"Kölem ol!"

"NE??"

Evet yoongi bunu hiç beklemiyordu, karşısındaki adam ona bu teklifi sunacağını aklının ucundan dahi geçirmezdi.

Ne yapacaktı bilmiyordu, şuan tek düşündüğü şey yara almadan burdan kurtulmak isteyişidi.

Ama birşey vardı, hoseok'a baktıkça içinde ki bi duygu yanıyordu sanki. Tarif edemeyebilirdi, sanki bi tutku gibi ya da daha önce hiç hissetmediği bir his

"Borcunu ödemek istiyorsan, kölem ol"

"Hayatımı kurtardınız, bunun için minettarım am- " sözü acımasızca kesildi

"Minnettarlığını göstermen için bir şans sunuyorum sana, kabul etmelisin"

"Bilemiyorum efendim. Bu, bu çok fazla"

Haklıydı. Daha geçen gece gördüğü birisini sex kölesi olarak istemesi kesinlikle çok fazlaydı.

Hoseok kafasını salladı umutsuzca. 'Böyle bir tabirle söylemeseydim, onun yanımda kalmasına ikna edebilir miydim?' Düşüncesi zihninde çalıyordu.

Yoongi ayağı kalktı ve mutfaktan çıkmaya yeltenirken, hoseok beyaz olanın kolundan tutarak tezgahla arasına aldı.

Onun yalvarmaya niyeti yoktu, ama almak istiyordu ve alacaktı da.

Hoseok'u itmeye çalışsada başaramadı. Çocuk daha yerinden oynamıyordu, nasıl itipte yere düşürmeyi düşünebilirdi ki.

Hoseok, yoongi'nin kulağına doğru yaklaştı.

"Benim olmanı istiyorum."

Yoongi bunu kaldıramazdı. Evet, onu delicesine tanımak istiyordu ama bu onun sex kölesi olacağı anlamına gelemezdi.

Son gücüyle hoseok'u itti. Biraz sarsılan hoseok kafasını eğip gülmeye başladı aşağılayıcı tavrıyla. Kafasını kaldırıp yoongi'ye baktı.

"Tamam senin istediğin olsun"

Eliyle dış kapıyı işaret etti yoongi'ye. Geri geleceğini biliyordu. O gelmeyecek olsa bile hoseok bulacak ve getirecekti.

Yoongi ise bunu beklemiyordu. Gerçekten isteseydi bu kadar çabuk pes etmezdi dedi kendi içinden.

Haklıydı, isteseydi pes etmezdi. Ama karşısındakinin cevabını biliyorsa hiç de ısrar etmezdi

Say what you want | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin