17 | Who are you

763 74 10
                                    

Hepimiz biliyoruz, herkes biliyordu bunu. Aşk denilen şey kör ederdi bulaştığı kişiyi.

Gözlerinde ki inmeyi bekleyen siyah perdeyi indirir, oradan çekip giderdi sanki geride kalanların sonunu düşünmeksizin. Kabul edelim, aşk denilen şey kaosla beslenmez miydi?

Bu inanılmaz ve aynı zaman da berbat hissettiren şeyin kötü tarafı insanlara verdiği zevki, şehveti ve duyguyu eninde sonunda geri almasıydı. Öyle ya da böyle, bu bulutların üzerinde kurulan krallık daima elinizden alınırdı.

Tam da yoongi'nin elinden alınacak şey gibi. Bulutların üzerinde yaşadı bi süre, ama güneş çıkmayı bekliyordu, sabırsızca.

Gözünü aralamaya çalıştı beyaz olan. Ama hissetmediği bedeni bunu yapmasına engel oldu bi süre. Ellerinde hissettiği eller tanıdık gelirken beynindeki ağrıyı dindirdi az da olsa değdiği ten. O yanındaydı.

Hoseok elinde hissettiği hafif baskıyla toparlandı oturduğu sandalyeden. Elinde tuttuğu su şişesini yanında duran komidinin üzerine atmış, beyaz tenlisinin yüzüyle buluşturmuştu soğuk parmaklarını.

Yoongi gelen soğukla biraz titremişti. Gözlerini açmaya yarayan soğuk bedeninde ki varlığını sürdürüyordu.

Ilk gördüğü şey kolundan yanındaki uzun demire bağlanmış olan serumdu. Gözlerini etrafında gezdirdi ve karşısındaki esmeri görünce yüzündeki soğukluk çekilmişti onu terk etmeyen bedenden.

Hoseok elini tuttuğu adamın bileklerine öpücük konduruyor, daha da sıkıyordu ellerini. Bırakmak istemiyordu. Konuştu bi süre karşında yatan meleğe baktıktan sonra

"Nasılsın güzelim? İyi misin? Bir şey ister misin? Istersen aldırtabilirim. Hıh?"

Esmerin endişeli tavrı terler dökmesine sebep oluyordu. Onun için korkmuştu. Beyaz olan ise konuşmak için boğazını ıslattı.

"Kimseye inanma hoseok. Se-seni çok seviyorum" şaşırmıştı. Kimse inanması gerekiyordu ki?

"Kime inanmayayım yoongi? Iyi misin sen? Kafanı bir yere mi çarptın düşerken?" Hoseok endişeli tavrının üzerine meraktıda eklemişti.

"Seni seviyorum siyahlım. Beni bırakmayacaksın değil mi?" içtenlikle gülümsedi esmer olan. Kafasını 'evet' anlamında hızla salladı konuşurken

"Ne olursa olsun seni asla bırakmayacağım beyaz tenlim. Ne olursa olsun senden as-" kapının açılması sesini kesmişti. Gelen doktor elindeki dosyaların bir kaçını yanında duran masaya bırakmıştı

"Min beyin durumu gayet iyi. Düşerken kafasını bir yere çarpmamış olması büyük şans olmuş, yoksa durumu kötü olabilirdi."

Hoseok derin bir iç çekti beyaz olanın ellerini öperken. Durumunun iyi olması onu iyileştirmişti. Doktor konuşmasına devam etti

"Birkaç ilaç yazacağım. Bu ilaçları düzenli olarak kullanmalı. Şimdiden geçmiş olsun." Dedi ve hastasına gülümsedi. Elindeki dosyaları masanın üzerinekilerle birleştirirken aklına gelen tanıdık yüz ile arkasına döndü.

Doktor ile göz göze gelen hoseok sorgularcasına attığı bakış karşısındaki beyi konuşturmaya yeterdi.

"Kim namjoon burada mı acaba?"

Hoseok'un duyduğu isim sinirle kaşlarının çatılmasını sağlarken, yoongi patlak verme korkusu ile bi doktora bi hoseok'a bakıyordu. Esmer olan anlamsızca

"Kim namjoon mu?" Demiş ve doktora olan bakışını sürdürmüştü.

Önündeki bey titrek ses tonuyla
"Evet, kim namjoon. Onun adamlarından birisinizdir diye düşündüm. Daha önce hastanemize yoo-" sesini kesen bağırtı ile titredi

"DIŞARI ÇIK LANET OLASI!" yoongi'nin tüm gücüyle çıkardığı ses boğazını acıtmıştı. Doktor önlerinde saygıyla eğildikten sonra hızla odayı terk etmiş hoseok ve yoongi'yi baş başa bırakmıştı.

"O adam neden sana kim namjoon'u sordu yoongi?"

Beyaz ne diyecekti şimdi? Yine ne yalan söyleyecekti aşık olduğu adama. Yine neyden kaçmaya çalışacaktı canı pahasına. Yorulmuştu.

"Bi-bilmiyorum gerçekten bilmiyorum." Sesinin titremesi onu anında ele verebilirdi. Hoseok çattığı kaşlarını eski haline getirirken tuttuğu eli hiddetle bıraktı ve hızla odadan çıktı.

Deli gibi korkuyordu beyaz olan eli ayağına dolaşmış ne yapacağını bilmiyordu. Yataktan doğruldu, yanında duran telefonu görünce yüzündeki endişe bi nebze olsun söndü. Telefonu eline aldığı gibi ezbere bildiği numarayı tuşladı. Bir kaç çalmadan sonra açılan telefondan gelen sesle konuştu

"N-namjoon" karşı hattaki adamın gülmesi duyuldu
"Ne istiyorsun yoongi? O dosyaları getirm-" aniden sesi karşı hattan gelen bey tarafından kesilmişti.
"Sana sadece onu değil istediğin her şeyi getiririm namjoon yeter ki o doktoru durdur. Sana yalvarıyorum"
"Ne istersem mi?"
"Söz veriyorum ne istersen yaparım, yeter ki hoseok'a birşey söylemesin yalvarırım"
"Tamam." Yüzüne kapatılan telefon ile bin bir türlü hissi aynı anda yaşadı yoongi.

Şuan tek istediği şey hoseok'un öğrenmemesiydi. Onu kaybetmek istemiyordu. Evet, bu kayıp elbet bir gün olacaktı ama bugün olmamalıydı. Daha yaşamak istediği çok şey vardı.

Kim namjoon bunu esmerine söylemeyeden onu buradan götürecekti. Şuan ki hayalleri bu yöndeyken kapı sesi ile kafasını hızla o tarafa çevirdi.

Hoseok gülümseyerek içeri girdi. Yoongi bu gülümsemeyle rahatlarken eski yerine yerleşen adamın yüzündeki gülümseme silinmişti. Ve dediği şey ile yoon'un başından aşağıya kaynar sular dökülmüştü.

"Bana her şeyi anlat min yoongi,  Şimdi."

Say what you want | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin