8 | Dark

1.8K 182 68
                                    

Hoseok odasındaki dosyalarla ilgileniyordu.

O arada telefonunda ki bildirim sesi dikkatinin dağılmasını sağlamıştı.

Yoongi'den gelen mesajları okurken başından aşağıya kaynar sular dökülüyordu.

Sahiden onu bırakacağını mı düşünüyordu?

Bu düşünmesi gereken son şey bile değilken bunu ona yöneltmesi saçmalıktı.

Ona ne kadar değer verdiğini anlayamamış olması hoseok'un sinirlerini oynatmasına yetmişti.

Arabasının anahtarlarını kaptıgı gibi otoparktaki arabasına binmiş, eve sürmüştü.

"Ne sikim zırvaladın o mesajlarda yoongi?"

"Doğrular." Yoongi hissiz bir şekilde cevap vermişti.

"Ne saçmalıyosun yoongi seni zerre sevmiyo olsam, değil aynı evde kalıp hergece seninle uyumak bu 4 duvarı sana dar ederdim. Bunu biliyorsun değil mi?"

Yoongi sadece baktı.

Ne diyeceğini bilemedi o an.

Hoseok haklıydı yapmazdı. Ama şuan geri viteste yapamazdı.

Sadece dinledi.

"Yüzüme bakma öyle yoongi ne oluyor sana hah? Ne olacak zannediyosun. Seni sevdiğimi mi? Sana deli olduğumu mu? Hayır yanlış sanıyorsun! oluyor olsaydım sex kölem olmazdın anladın mı beni!!! Sana bunu birdaha söylemeyeceğim bok bok şeyler zırvalamayıda kes artık."

Yoongi'nin gözünden 1 damla düştü.

Bu sözler çok ağırdı ona.

Onun koruyup kollamasını beklediği adam, kalbini paramparça etmişti birkaç dakika içerisinde.

Ama hoseok'tu bu. Sinirlenince hiç kimseyi görmez, karşısındakini incitip kırmaktan başka birşey yapamazdı.

Bu kişi herşeyin sonunda sinirini dindirecek olan kişi olsa bile.

"Ağlayıp yırtamazsın!!! Seni sevmemi bekliyosun değilmi? Bekleme yoongi sana söz vermeyeceğim. Umutlanma. Şimdi odana git ve uyu. Bu gece eve gelmeyeceğim"

Yoongi birden sinirlenmişti.

Tamam kavga etmişlerdi, sinirlilerdi birbirlerine ama eve gelmemesi daha kötü olacaktı.

Yoongi için sinirle konuştu.

"NE? nasıl gelmeyeceksin? Nereye gidiyorsun? Bu saatte nereye gideceksin?"

"Bu eve gelmeden önce bi kural koymuştuk. Onları hatırla. Ve soru sorma bana. Seni zerre ilgilendirmez."

Yoongi koşarak odasına çıktı ve ağlamaya başladı bu ona ağır gelmişti.

Sinirden herşeyi parçalayabilirdi, yapacaktıda.

Onun sevdiği seylerden başlayacaktı. Bibloları...

Nefret ettiğinden başlayacaktı hemde. En korkutucu olanından.

Odaya her girdiğinde korkup çığlık atmak istediğinden.

Hepsini kırdı.

Tek tek odada birşey kalmadı neredeyse.

Hoseok odaya girdiğinde Ifadesizdi.

Elindeki deri montu kapının yanındaki tekli koltuğa fırlattı ve yoongiye baktı.

Yoongi sinirden patlayacak haldeydi.

"benden nefret et ve beni bırak artık! beni sevmeyeceksin evet bu yüzden bırak gideyim. Hayatın boyunca sex kölen olmayacağım senin!!! sen başkalarıyla birlikte oluyorsun belki nerden bileyim ben? bilmek istiyorum. Ama artık yeter! Ben katlanamıyorum!!!"

Kapıdan çıkacakken hoseok kolundan tuttu ve sarıldı ona. Bu özür dilemekti hoseok'un karakterine göre ama yoongi bunu anlaması için daha çok erkendi.

O an beklemediği birşey oldu

Yoongi hosoeku itti.

"istemiyorum!!!"

Son gücüyle bağırdı ve kapıyı çarpıp evden çıktı.

Peki ya şimdi ne yapacaktı nereye gidecekti?

Yakın arkadaşlarından birine gitmeliydi.

Tabii 3 ayda bir görüşen yakın bi arkadaş görülmüşse?

Yoongi jungkook'un yanına gidecekti.

Elindeki tek şans ve gideceği tek yer orasıydı.

Jungkook tek yaşardı bu yüzden sıkıntı çıkacağını sanmıyordu.

Elindeki telefonla taksinin numarasını tuşladı bi taksi çağırdı ve telefonu cebine attı.

Bu sinir sıkışması ona iyi gelmemiş, hafiften titremesine sebep olmuştu.

10 dakika sonra gelen taksiye bindi ve jungkook'un evini tarif etti.

Yol boyunca camı izlemişti yoongi.

Ne yapacağını nasıl geri dönmek istediğini bile bilmiyordu.

Kendiyle çelişmesi sadece ona özeldi.

Içinden bi ses 'geri dönme' diyor, diğer ses ise 'kalbin ona ait' diyordu.

Aklında şuan sedece ne yaptığı vardı. Ağlıyor muydu?

'Ahh saçmalama o jung hoseok benim için ağlamaz' dedi içten içe.

Yada dediğini yapıp gittimi biyerlere?

Aklından geçmesi bile sinir kat sayısını yükseltiyordu.

Bu düşünceleri bir kenara atıp yaklaştığı eve baktı.

Taksi jungkook'un kapısına geldi.

Cebindeki parayı şöfore uzattı ve kapıyı kapatıp taksinin uzaklaşmasına misafir oldu.

Eve doğru adımlarını attı yavaşça.

Kapının önüne geldiğinde elini kapıya götürdü ve çaldı.

Kapının açılması uzun sürmemişti.

Jungkook ilk gördü ve şaşkınlığını gizleyemedi.

Sonra koşarak sarıldı hyunguna.

"Hoşgeldinnnn, nerelerdeydin yoongi hyung özledim seni" dedi ve içeri aldı yoongi'yi.

Eve girerken elindeki poşeti kenara bıraktı.

Ayakkabılarını çıkartıp, tanıdık olan salona doğru yürüdü halsizce.

Biraz çekindi ama sonra alışmıştı ortama.

En azından 14 senelik bir arkadaşlığı vardı jungkook ile.

Onu lise den beri tanıyordu.

Hayatındaki en iyi kalpli insanı seçme şansı olsa bu hiç kuşkusuz jungkook olurdu.

"Ee? hangi rüzgar seni buraya hyung?"

"Bir kaç hafta burada kalabilir miyim jungkook? yeni bi ev bulana kadar"

Jungkook 'ne saçmalıyosun hyung' bakışı altıda konuştu.

"Saçmalama hyung senin evin burası, ev arkadaşı aradığımı söyledim mi sana ben ya?" dedi ve gülmeye başladı.

Heyecanını gizleyemeden konuştu.

"Evet o kişi sensinnn" dedi ve devam etti heyecanının araya girdiği konuşmaya.

"Parayı sıkıntı yapma. Elinde oldukça ödersin. 2 odam boş istediğinde kaldığını varsayarsak efsane olacak"

Dedi heyecenla, arkasındaki koltuğa biraz daha uzandı.

Yoongi o an anlamıştı, onunla mükemmel bir ev arkadaşlığı olacağını.

Ama aklındaki soru onu sıkmaya başlamıştı. Hoseok ne yapıyordu?

Say what you want | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin