18 | Live in the moment

704 71 6
                                    

Gerçekler acıdır, ve acı çekmekten korkuyorsan inanmak istediğin yalan kurtarır bi süre senden saklanan senliğini. Son bulmasını istediğin gerçeklik, bir kaç sahte söz..

Yalan kurtaracaktı yoongi'yi şimdide. Hayatının temeline kurmaktan çekinmediği yalan, yine alacaktı onu bu deli gibi çıkmak istediği çukurdan. Peki değecek miydi?

Hoseok söylediği sözü tekrarlamıştı cevap alamayınca. Sesinin boğukluğu derin çıkmıştı.

"Bana her şeyi en başından anlat dedim yoongi!" Sesi sonlara doğru yüksek çıkmış, boş sayılabilecek odada yankı yapmıştı.

Ne demesi gerektiğini bile bilmiyordu karşısındaki. Korku ve endişeden dört köşe olmuş, her an kaybetme korkusu ile dolmuştu beyaz tenli adam.

"A-anlatacak bir şey yok ki ho-hoseok." Demişti titrek sesiyle. Olayı şuanlık geçiştirip bir şeyler düşünmek adına. Sinirle oturduğu sandalyeden ayağı kalkarken şakakların ovdu esmer olan. Odada bir kaç tur attı.

Anlatmıyordu, ve bu olayın büyümesini sağlıyordu. Sadece birkaç cümle sarfetmesi gerekiyordu ve o bunu yapmamakta diretiyordu.

Sandalyenin başında olan ceketini alırken son kez baktı beyaz olana. Hızla çektiği ceket demir sandalyeyi düşürmüştü büyük bir sesle. Yerinde titredi beyaz olan. Ne yapacaktı?

Hoseok odanın önündeki adamlarından birini yanına çekerek konuştu hastaneden çıkmadan önce.

"Onu eve getir." Adam başını onaylar biçimde sallarken kapı arasından beyaz olana bakmayı ihmal etmemişti. Hoseok sinirle hastaneyi terketti. Gerisinde ise kaybetme korkusu ile yanıp tutuşan bir yoongi bırakmıştı.

Zihninde canlanan eziyetler, kanlar gölleri ve dahası.. Bunu mu yaşayacaktı? Hoseok ona kıyamazdı ki. Ya da yanlızca o öyle sanıyordu.

Derin düşüncelerinin arasında içeriye bir hışımla giren uzun boylu adam masanın üzerinde ki çantayı aldı ilk olarak. Beyaz olana bakarken acıyordu sanki. Evet, acıması gerekiyordu, başına gelecekleri bilse kendide acırdı kendine.

Adam yoongi'nin yanına doğru adımladı. Üzerinden çektiği beyaz yorgan soğuk rüzgarı getirmişti ardından. Hissetmiyordu. Elini yoongi'nin kolunun arasına alan adam güç gösterisi yapmıştı beyaz olanı ayağı kaldırırken. Kolunu hızla çekti beyaz olan
"Bırak, ben yaparım." Demişti yukarıdan gelen bakışlar altında

Önüne eğilmiş ve ayakkabılarını giyinmişti. Hastanenin kapısında bekleyen arabaya binmişti en halsiz ve yorgun haliyle. Evet, düşünmek için en doğru zaman bu zamandı.

Onu bataklığa doğru hızla sürükleyen yalanlardan biri hazırdı büyük evin önünde durduklarında. Arabanın kapısını açmaya yeltenirken kapı açılmış, bozuntuya vermeden inmişti.

Gözleri evin girişine doğru kaymıştı. Kollarını birbirine geçirmiş, sabırsız bakışlarıyla ona bakan bir hoseok gördüğünde içi titremişti. O bakışları bile korkudan bayılmasına yetmezmiş gibi ona doğru yaklaştıkça dahada artıyordu bedenindeki soğukluk.

Tam karşısına geçti hoseok'un. Bir kaç saniye bakmışlardı birbirlerine. Bu kontağı kesen şey yoongi'nin kolundan hissettiği eldi ve aynı zamanda gelen acı hissi.

Esmer olan onu kolundan sıkıca tutmuş, içeriye doğru atmıştı hızla. Ardından gelen şiddetli bir şekilde kapanan kapı sesi. Arkasına bile bakmaya tırsıyordu beyaz olan. Bu kadar tepki vereceğini bilmiyordu. Daha anlatmamıştı bile olanları, yada yalanları.

Olduğu yerde dondu yoongi. Ardından gelen ses ile adımlarını salona doğru çevirmişti.
"Salona geç." Demişti boğuk ve hissiz sesiyle.

Tekli koltuğa oturmuş ve karşısındaki adama alttan alttan bakıyordu şuan. Hoseok'un gözündeki alevler ortalığı yaklamasına sebep oluyor, bu olay ise yoongi'nin iyice korkmasına sebep olmuştu.

"Anlat yoongi." Demişti esmer olan. Sadece duymak istiyordu. Sadece söylemesini istiyordu.

Yoongi nefesini dizginlemeye çalıştı bir kaç saniye. Sakin olması gerekiyordu, çünkü patlak verebilirdi. Şuan anlatmaya hiç hevesi yoktu. Zihni başka bir yol izleyecekti.

"Anlatacak birşey yok hoseok." Demişti nefesini düzenlerken. Esmer olan elini şakaklarını götürmüş, hafifçe ovuşturmuştu.

"Son defa söylüyorum, bir kez daha söylemeyeceğim. ANLAT!" sondaki bağırması yoongiyi olabildiğince korkutmuştu yine. Ölmek istemiyordu ama anlatmayacaktı da.

"Seni istiyorum." Demişti en ahlaksız haline bürünerek. Ayağı kalkmış, tam parmak ucunda olan adamla burun buruna gelmişti. Burnuna burnuna sürtmek için ayak ucuna çıkmıştı. Olayı kurtamak istiyordu, ve tek çıkış yolu buydu.

"Sürtük gibi davranmayı kes." Çok boğuk çıkmıştı sesi. Evet, anlatmasını istiyordu ama ona da karşı koyamıyordu sanki. Bu sözleri sarfederken bile istiyordu onu hemde nedensizce. Beyaz teni ve aurası en büyük malübiyeti.

Yoongi bir adım attı ona doğru ve bir adım geri giden hoseok'da ona eşlik etti. Şuan beyni 'onu koltuğa geri it ve açıklama yaptır' derken kalbi ona karşın, 'anın tadını çıkar' diyor gibiydi.

Dudağına değen kiraz tadındaki dudak aniden geri çekilmişti.

"Şuan edepsizim. Ciğerlerim hiç olmadığı kadar istiyor seni. Bırak da dokunayım sana ve taptığım bedenine." Hoseok ve düzensizleşen nefes alıp verişi..

Kendini ona doğru itmemesi için hiç bir neden yoktu. Ama önce davranan yoongi olmuştu. Dudaklarını arasındaki dudakları ezercesine öpüyor, esmer olana istediğini veriyordu.

Öpüşünü derinleştirirken arkalarındaki masanın üzerine yatırmayı ihmal etmemişti esmeri. Kasıklarına çıkmış ve yere düşen vazoyu aldırmadan öpüyordu.

Hoseok penisini üzerinde hissettiği baskı ile titremişti. Şuan herşeyi akışına bırakmışlardı. Hayatını yoongi'nin ellerine tereddütsüzce bıraktığı gibi..

Say what you want | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin