sing me to sleep // dramione

6. Bölüm

Blaise dişlerini fırçalayıp kravatını da düzelttikten sonra arkadaşının perdeleri çekilmiş yatağına baktı. Ardından Draco'nun Snape'in dersine gelmek isteyeceğini düşünüp onu uyandırmaya karar verdi. Tabii bu esnada acele de etti çünkü yatakhanede sadece ikisi kalmıştı ve kahvaltıyı kaçırmaları an meselesiydi.

Yatağın yanına gelip hızla perdeyi çekti ve gördükleri üzerine küçük bir çığlık attı.

Hermione Granger'ın Slytherin yatakhanesinde Draco Malfoy'la uyuması yetmezmiş gibi bu ikisi birbirine sarılmış, saçları dağılmış ve cadının bacağı büyücüye dolanmıştı.

Draco duyduğu çığlıkla gözlerini hafifçe araladı ve görüşünü kapatan saçları görünce bir süre içinde bulunduğu vaziyeti anlayamadı. Ama aldığı koku ve bu saçların kabarıklıkla kıvırcıklığı dün geceyi aklına getirdi.

Kaba bir homurtuyla kafasını kaldırdı. Hermione de hafifçe hareketlenip kendine gelirken Draco çoktan çatık kaşarla arkadaşına bakmaya başlamıştı.

"Ne cüretle beni bu saatte rahatsız edebi-"

"Kes sesini, Draco. Granger burada ne arıyor?"

Sarışın büyücü bir şeyler demek için ağzını açıp geri kapattı. Diyecek sözü yoktu.

Hermione de o sırada yerinde doğrulup konuşulanları dinlemişti. Bu yüzden soruya o yanıt verdi.

"Bunu kimseye söyleme lütfen, Zabini. Bir yanlışlık oldu sadece. Gerçekten çok üzgünüm."

Genç cadı gün gelip de Blaise Zabini'den özür dileyeceğini asla tahmin etmezdi ama suçluydu sonuçta. Ayrıca gece Draco'nun sandığını karıştırmak için gelmiş, ona yakalanmış ve sonra da sarılarak uyumuştu. Bir anda çığlık sesiyle uyanması da bunları sindirmesini zorlaştırmıştı tabii. Bu yüzden şu an özür dilemesi umrunda bile değildi.

Blaise sinirle arkadaşına döndü.

"Onu buraya sen mi aldın?"

Hermione suçluluk duygusuyla dudağını dişledi. Bir şeyler söylemesi gerekiyordu ama ne olduğunu bilmiyordu. Ayrıca karşısındaki sinirli büyücünün bundan herkese bahsetmesinden deli gibi korkuyordu. O daha karar veremeden Draco yanıtladı.

"Evet, Blaise. Ben aldım ve bu seni ilgilendirmi-"

"Slytherin Ortak Salonu'na birini alman gayet de ilgilendiriyor. Üstelik öylesine biri de değil, bir Gryffindor. Hatta ve hatta Altın Üçlü'de olan bir Gryffindor."

"Ama sana bir zararı dokunmadı, öyle değil mi? Şimdi gidecek ve bu olanlar da bir şey ifade etmeyecek."

"Eğer lanet olası en yakın arkadaşım olmasan seni Snape'e söylerdim, Draco. Ama öylesin."

Bunu diyen siyahi büyücü kapıyı açıp dışarıya baktı. Ardından dönüp Hermione'ye hitaben konuştu.

"Herkes gitmiş. Şimdi çıkabilirsin."

Hermione hâlâ içinde bulundukları saçmalığın şokunu atlatamadığı için sessiz kaldı ve başıyla onaylayıp oradan çıktı.

Cadı kapıyı arkasından kapatır kapatmaz Blaise arkadaşına döndü.

"Seninle bunu ve son zamanlardaki halini sonra konuşacağız, Draco. Ama ondan önce derse gitmemiz gerek."

Draco da sessiz kalıp başıyla onayladı ve giyindi. Ardından iki büyücü Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersliğine yürümeye başladılar.

Draco yol boyu henüz geçen gün aldığı kararları ve bunları nasıl da güzel yıktığını düşündü. Hermione'den uzak durması gerekirken gece onunla yatması büyük bir sorumsuzluktu ve acilen kendisini toparlaması gerekiyordu. Kızın kokusuna odaklandığı kadar görevine odaklansaydı belki de hem kendinin hem de ailesinin hayatını şimdiye kurtarmış olurdu.