8. Bölüm

3.1K 210 336
                                    

Harry, Ron ve Hermione en son geldikleri zamandan hatırladıkları parolayı söyleyerek Dumbledore'un odasına çıkan merdivenlerde koşmaya başladılar. Hermione az önce onlara duyduğu her şeyi anlatmıştı ve Draco'yu bildirmek için kendilerini buraya gelirken bulmuşlardı. Genç kızın içinde hâlâ bir parça bunu yapmak istemiyordu ama doğru olan buydu.

En önde giden Harry, kapıya ulaşınca aceleyle ve belki de biraz fazla sesli tıklattı. İçeriden ses gelmeyince yine aynı şeyi yaptı ama tekrar bir şey olmadı.

Sonunda dayanamayıp kapıyı açan Seçilmiş Kişi, içeriye şöyle bir bakıp arkadaşlarına döndü.

"Burada yok."

Bunun üzerine Altın Üçlü yine aynı hızla aşağı inip McGonagall'ın odasına doğru koşmaya başladılar. Sonunda odanın önüne geldiklerinde yine Harry kapıyı tıklattı ve bu sefer "Girin!" komutu duyuldu.

Üç arkadaş hızla içeri girdiler ve masasında oturup bazı parşömenleri inceleyen profesörün yanına bir ağızdan konuşarak gittiler.

"Efendim, Draco Malfoy! "

"Hemen Dumbledore'u görmemiz gerek."

"O bir işler çeviriyor!"

"Çok önemli şeyler biliyoruz."

McGonagall kısık gözlerle öğrencilerini süzdü ve onlara eliyle susmalarına işaret etti.

"Çocuklar, lütfen tek bir ağızdan-"

Ama onun dediklerini Ron'un bağırarak söyledikleri böldü.

"Malfoy bir Ölüm Yiyen!"

McGonagall'ın otoriter görünümü yerine dehşet içindeki birinin görünümünü bıraktı. Profesör güçsüzleşen elleriyle masadan destek alarak ayağa kalktı ve konuştu.

"Siz... Ne dediğinizin farkında mısınız?"

Ardından şüphesiz grupta en aklı başındaki kişi olan Hermione'ye döndü.

"Miss Granger, bana siz anlatır mısınız?"

Hermione yutkundu ve titrek sesiyle başka bir soru sordu.

"Efendim, Profesör Dumbledore nerede?"

"O bir süre burada değil. Bazı işleri var. Ama bana da anlatabilirsiniz. Draco Malfoy'un Ölüm Yiyen olduğuna dair bir kanıtınız var mı?"

Cadı ani bir kararla kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır, efendim. Biz sadece bundan şüpheleniyoruz."

McGonagall derin bir nefes verip yerine otururken Harry ile Ron soran gözlerle arkadaşına baktı.

"Çocuklar, birini böyle ağır bir şeyle suçlamadan önce bir kez daha düşünmelisiniz. Eminim Albus burada olsa size bunlarla uğraşmamanız gerektiğini söylerdi. Hadi şimdi gidip yemeğe kadar sınavlarınıza çalışın."

Harry "Ama..." diyecek oldu ama Hermione bir teşekkür mırıldandıktan sonra onu kolundan tutarak çekiştirdi.

Üçlü şaşırtıcı bir şekilde sessizce Ortak Salon'a gitti. Sanırım kimse etrafta birileri varken konuşmayı göze alamıyordu. Ama portre deliğinden girip birkaç birinci sınıf öğrencisi dışında kimse olmayan salona geldiklerinde Ron hiddetle konuştu.

"Amacın ne, Hermione? Neredeyse o pisliği şikayet edecektik."

Cadı soğukkanlı bir sesle konuştu.

"Zaten Profesör Dumbledore yoktu, Ron."

Bu sefer Harry konuştu.

"Ama McGonagall da yetkili biri ve hemen foyasını ortaya çıkarmak için Malfoy'u çağırabilirdi. Düşünsene, belki de Bakanlık görevlilerini çağırırdı ve - bam! - o sarı kafalı iğrenç şey Azkaban'a giderdi. Ruhunun emildiğini görmeyi öyle isterdim ki."

sing me to sleep // dramione Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin