18. Bölüm

1.9K 119 65
                                    

Hermione sivri tırnaklarını inceleme işini bırakıp Ron'a büyüler yapmaya başladı. Onu tanınmayacak bir hale getirdikten sonra kendisinden ısrarla gözlerini kaçıran sevgilisine ters bir bakış attı.

"Draco, biraz daha benden bakışlarını kaçırırsan yemin ederim bu asayı senin-"

"Hey! Sizin fantezilerinizi dinlemek zorunda değiliz," Harry homurdanmasıyla Hermione'nin sözünü kesmişti ama cadının attığı kötü bakışla yerine sindi. Hermione Granger, Bellatrix Lastrange kılığında bile aynı bakışlarla bakabiliyordu. Kızgın, ukala ve her şeye rağmen anaç bakışlar... Klasik bir Gryffindor'un gözlerinde hep o merhamet olurdu zaten.

Draco gerçekten de Hermione'ye bakamıyordu. Evet, karşısında gördüğü yüz onun teyzesi olabilirdi ve evet, yıllarca onu görmüş de olabilirdi ama kendi cadısının o iğrenç kadının görünümünde olması can sıkıcıydı. Üstelik deli teyzesinin sevgilisine yaptığı onca şeyden sonra... Bunun için Hermione'yle epey kavga etmişlerdi.

Draco bunları düşünürken Bellatrix görünümündeki Hermione tekrar planın üstünden geçip son uyarılarını yapmaya koyuldu.

"Draco ve Harry, sakın pelerininize dikkat etmeyi unutmayın. Birinci sınıftayken üç küçük çocuk olarak bunun altına girsek de pelerin iki yetişkin için küçük ve ufak bir hatada ayaklarınızı gözler önüne serebilir."

"Off Herm, bunu kaç kere diyeceksin?"

"Kapa çeneni, Harry. Ve Ronald, sen kesinlikle dilimizi bilmiyorsun ve yurtdışından buraya Ölüm Yiyenlerin yaptıkları işleri görmeye geldin çünkü onların destekçisisin," şöyle bir boğazını temizledi. "Yani bizim."

"Salak değilim, Hermione. Hâlâ iki dakika önce tekrarladığımız şeyi hatırlıyorum."

Cadı daha ağzını açamadan Draco atladı.

"Salak olmadığını duymak ilginç ve bir nebze şaşırtıcı, Weasel. Ne kadar da fantastik bir gün."

Ron tam Draco'nun üstüne yürüyordu ki Hermione her zamanki gibi tekrar olaya el koydu ve "Bu kadar yeter artık!" diye çemkirdi. Sonra omzunu dikleştirip çenesini kaldırdı ve Bellatrix'inkine benzetmeye çalıştığı gülümsemesiyle "Şimdi gitme zamanı," dedi.

***

Gringotts da Diagon Yolunun üstüne çöken kasvetle kaplanmış olsa da hâlâ eski ihtişamının izlerini taşıyor, içeriye giren kişiyi büyülüyordu. Hâlâ Hogwarts'tan sonra en güvenli yer burasıydı. Gerçi... Son zamanlarda içinde bulunduğu durum düşünülürse Hogwarts o kadar da güvenli sayılamazdı ya.

Hermione Griphook ile birlikte bindikleri araçta yerin kat kat altına inerken soğukkanlı olmak için kendi kendine baskı yapıyordu. Diagon Yolunda karşılaştıkları Ölüm Yiyen ve bankaya girerken sıkıntı çıkaran güvenlik görevlileri bir şekilde halledilmişti. Affedilmez Üç Lanet bu gibi durumlarda affedilir sayılabilir miydi?

Sonuç olarak birkaç Imperio o Ölüm Yiyen'i göndermiş ve güvenliği de rahatça geçmelerini sağlamıştı. İçeri girdiklerinde Griphook'u bulmakta zorlanmış ve telaş yapmışlardı ama asık suratlı cin cüceyi gördüklerinde derin bir nefes vermişlerdi. Kötü huylu cin cüce başta onları zalim sorularla sorgulamıştı ama Bellatrix kılığındaki Hermione'nin uzattığı kağıtta Draco'nun el yazısını gördükten sonra onları kasaya taşımaya başlamıştı.

Şimdi ise dördü de stresli bir bekleyiş içindelerdi. Özellikle Hermione Griphook'a olan şüphelerinin önüne geçemiyor, olabildiğince tetikte olmaya çalışıyordu.

İşte her şey tam da o anda oldu. Bir şelale misali üstlerine dökülen sularla hepsi ileriye savruldu. Hermione çok geçmeden Ron'un normal görünümüne kavuştuğunu fark etti ve ellerine baktığında kendisinin de öyle olduğunu gördü. Draco ve Harry de pelerinlerini atmış, ıslak kıyafetleriyle öksürüyorlardı. Cin cüce tiz sesiyle bizi fark etmiş olmalılar! diye dolaşırken çoktan ayaklanmışlardı.

sing me to sleep // dramione Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin