24. Bölüm

2.4K 140 180
                                    

Hermione stresle Draco'nun odasında dolaşıp duruyor, gökyüzünü süsleyen dolunaya kaçamak bakışlar atıyordu. Remus her ne kadar öncesinde onunla bir araya gelmeyi reddetmiş olsa da Draco'ya ilk dolunayında eşlik etme inceliği göstermeye karar vermişti ve birkaç saat önce buraya gelip onu yanında götürmüştü. Onunla birlikte Tonks da gelmiş, erkekler burada yokken ona destek olmak istemişti.

Draco'nun yatağında oturan Tonks "Bizim eve gitmek istemediğine emin misin?" diye sordu milyonuncu kez. Malfoy Malikanesi'nde olmaktan dolayı hissettiği rahatsızlığı belirtmekte çekinmiyordu.

"Draco gelir gelmez burada olmak istiyorum."

Tonks bıkkın bir nefes verdi. Ama sabırlı olmaya gayret göstererek ayağa kalktı ve kızı omuzlarından tuttu.

"Hermione, canım sana daha kaç kere şafak söktüğünde geleceklerini söyleyeceğim? Uyumak istemediğini anlıyorum ama bizim evde annemle Teddy var ve belki onlarla otursak kafamız dağılır, ha?"

Hermione kararsızca dudağını ısırdı ama sonra pes etti.

"Pekala. Hem... Andromeda ve Teddy'yi görmeyeli çok oldu."

Tonks gülümsedi ve asasını çıkardı. Hermione elini tutunca da onları kendi evine cisimledi.

Hermione gözlerini açtığında sıcak bir oturma odasındaydı. Lupin ailesinin evi küçük, biraz derme çatma ve sıcak bir havaya sahipti. Hermione daha önce buraya sadece bir kez geldiği için çoğu ayrıntı zihninde mevcut değildi ama etrafa göz gezdirmek yerine koltukta oturan Andromeda'nın yanına bir sevinç nidasıyla gitti.

Andromeda kucağındaki Teddy'yi Tonks'a verdi ve Hermione'ye sarıldı. Hermione üzüntüyle onun Ted öldüğünden beri çökmüş olduğunu gördü ama yüz ifadesini sabit tutmaya çalıştı.

"Nasılsın Andromeda?"

Andromeda hafifçe gülümsedi. Yorgun görünüyordu.

"Gayet iyiyim, Hermione. Asıl sen nasılsın? Hakkında çok şey duyuyorum."

Hermione'nin yanakları pembeleşti. Andromeda'nın Draco'nun teyzesi olduğu aklından çıkmıştı.

Tonks'un kucağından Teddy'yi almaya çalışırken "Ne duyduysan muhtemelen doğrudur," dedi. Kucağındaki bebeği severek Andromeda'nın yanına oturdu ve "Çılgınca şeyler yaşadım," diye ekledi.

Andromeda eğleniyor gibi görünüyordu.

"Şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Draco'nun hiçbir zaman korkaklığını yenebileceğini düşünmemiştim."

Hermione cevap veremeden sözlerine devam etti. Bu sefer sesi kederli bir tona bürünmüştü.

"Hermione, Narcissa hakkında bir bilgin var mı?"

Hermione gergince kafasını iki yana salladı.

"Çok üzgünüm. Draco'nun üstüne gelmek istemedim, en azından dönüşümünden önce. Ama öğrenir öğrenmez sana bir mektup yazacağıma emin olabilirsin."

Andromeda kafasını sallayarak onayladı ve sonra hep beraber Tonks'un getirdiği çayları içerek sohbet etmeye başladılar.

Hermione'ye savaşın geçmesi, Voldemort'un ölmesi ve şu an sevdikleriyle çay içmek çok garip geliyordu ama tüm kayıplara rağmen hayatın devam etmesi daha da garipti. Cenazeler ve kederle dolu bir haftanın ardından sanki bundan sonra hiçbir şey normal olmayacak gibi geliyordu ama şu an gözlerinde neşeli parıltılar dolaşan bir bebeği severken belki de iyileşebileceklerini düşündü. Belki de yaraları kabuk bağlar ve iyileşir, yıllar sonra kalan iz kendisini sadece soluk anılar olarak hatırlatırdı.

sing me to sleep // dramione Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin