15. Bölüm

2.2K 172 42
                                    

"Dobby! Hayır, Dobby, beni duyuyor musun? Beni duyuyorsun, değil mi? Dobby, beni duyuyor musun?"

Draco saçlarındaki kumu silkeleyip yerinde doğruldu ve sesin geldiği yöne baktı. Potter bir ev cinine eğilmiş, ağlıyordu. Weasley şok içinde etrafı izliyordu ve Hermione ise... Yerdeydi. Gözleri kapalıydı, teni solgundu, kolu kan içindeydi ve Draco kızın göğsünün derin bir nefesle inip kalktığını görmek için her şeyini verirdi.

Elleriyle yerden destek alarak sarsak bir hareketle ayağa kalktı. Birkaç uzun adım atarak kızın yanına gelince onun malikanedekinden bile kötü göründüğünü fark etti.

Beceriksiz hareketlerle nabzını bulduğunda ise telaşı sadece biraz azalmıştı.

"Weasley, kıçını kaldır ve yardıma gel."

Sesinin alaycı çıkması gerekiyordu ama daha çok ciddi gibiydi.

Ron kendine gelip olayları kavrarken Draco da Hermione'yi kucağına aldı ve korkuyla yanlarına gelen Ron'a sordu.

"Neredeyiz?"

Kızıl büyücü bir an bocalasa da yine de cevap verdi.

"Büyük kardeşim Bill'in evinin yakınındayız. Hemen şurası."

Draco için sonrası sadece birkaç silik andan ibaretti. Bill Weasley'in evine girmeleri, Fleur'un gözyaşlarıyla şifa büyüleri yapmaya başlaması, yardım çağırmak hakkında konuşmaları...

Fransız cadı kendi cadısına büyüler yapmaya devam ederken Draco sadece kızın soluk tenine bakmayı sürdürüyordu.

O olmazsa ne yaparım?

Teknik açıdan, ona karşı duygular beslemeden önce de hayatına devam ediyordu. Evet, mutsuz bir hayattı ama devam ediyordu işte. Ama şimdi onun yanında durmanın sıcak hissini öğrenmiş, dudaklarını tatmış, gözlerindeki pırıltıyı görmüş, kokusunu almışken... Her şey yine devam edebilir miydi?

O an içinden kıza yardım edemediği için kendisine küfretti. Hermione önünde adeta cansız gibi dururken öylece duruyordu. Kendisinin ne kadar acı çektiği önemli değildi, bir şey yapmalıydı, ona yardım etmeliydi, cadısını iyileştirmeliydi.

Gerçi şöyle bir bakınca ona ne zaman yardımı dokunmuştu ki? Hadi ama, aptal bir Ölüm Yiyen'di işte, pis ellerini kızın temiz ve masum cildinden çekmesi gerekiyordu.

Homurdanıp odada volta atmaya başladı. Ama bu sefer de Fleur'dan fırça yedi.

"Odaklanamıyorum, Malfoy. Onun iyileşmesini istiyorsan git buradan."

Draco asla gitmeyeceğini söylemeye hazırlanıyordu ki Bill odaya girdi, Hermione'nin hâlâ aynı durumda olduğunu görünce beti benzi attı.

"Merlin, küçük Granger'ın senin büyüklerinin bile zorlanacağı kadar kötü durumda olduğunu bilmiyordum."

Ardından Draco'ya döndü.

"Çık buradan, Malfoy. İşi biraz daha ciddileştirme işi geldi."

***

Birkaç saat sonra Draco hâlâ Hermione'nin olduğu odanın kapısına dayanmış, bekliyordu. Kafasında kurduğu felaket senaryolarını kovmak neredeyse imkansızdı. Hazır neredeyse imkansız olan şeylerden bahsetmişken, Granger olmadan yaşamak da öyle olurdu.

Kahretsin, kız yine sistemine yapışıp kalmıştı ve onu tamamen söküp atmak neredeyse değil, tamamen imkansızdı. En son ondan hoşlandığını inkar ediyor, bundan kurtulmaya çalışıyordu ama artık çocukça hareketlerini bir yana bırakmıştı. Biri birinden hoşlanıyorsa hoşlanıyordu işte, lanet olası bir savaş gelirken ve daha yaşayacakları bile belli değilken muggle filmlerindeki karakterler gibi davranamazdı.

sing me to sleep // dramione Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin