"Bakmasana yüzüme öyle. Aşk dolu gözlerinle. Bakma işte. Unutmıyorum be, unutamıyorum. Ama işte gitmeliyim, yapamıyorum. Sevgin bana fazla, kaldıramıyorum. Ama gidemiyorum ya geberiyorum. Şöyle olduğum yerde ayaklarıma hükmedemiyor sanki beynim, basamıyor geriye ayaklarım. Kopamıyor kalbim senden. Neden böyle çok sevdin beni? Vazgeçemeyeceğim kadar çok sevmişsin beni. Neden? Zor olsa da gideceğim cennet yüzlüm. Sakın ola da ağlama he. Seni hep uzaktan sevmeye devam edeceğim. Hadi sil gözyaşlarını. Kıyamam biliyorsun.
Bu gidişin sebebi asla sen değilsin meleğim. Benim yüreksizliğim. Öyle güzel sevdin ki beni, seni asla öyle sevemeyeceğim için gidiyorum. Ama inan ki seni çok seviyorum. Sevmeye de devam edeceğim, biliyorum. Vazgeçmek değil de bu sana sırt dönmek gibi. Mesela, arkanı döndüğün şeyi yok mu sanarsın? Tabii ki o oradadır yalnızca senin bakış açında değildir. Ben seni görmüyorum. Ama o kadar güzelsin ki bıraksan güzelliğine ağlayacağım. Seni kaybedeceğim ve senin gibi nasıl sevilir bunu öğreneceğim. Ardımdan sakın ağlama güzelliğini silmesin gözyaşların. Islanmasın kirpiklerin dudakların. Yokluğumda kimseyi ben diye sevme, yalnız kal. Canım acıyor artık. Hoşçakal.." dedi. Gitti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Tekiz
Non-FictionArtık tekiz. Sen ve beniz. Artık tek iz, kalbimdeki bitişimiz. Öncelikle unutulamayanıma yazdım bu yazıları. Sonra unutmak için yazdım. Fark ettim ki unutulmuyormuş. Bende hatırlamak için yazdım. Ama unutulmayanlar, hatırlanmazlar. Bende ezberlemek...