35-Geçmiş Olsun :)

19.6K 1.2K 128
                                    

Kalabalık derin bir sessizliğin içerisine çekilmişti saniyeler içerisinde ve herkes Uğur'a bakan kadına odaklanmış, ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Ankara'dan gelen arkadaşlarından biri, Uğur'un yanına yaklaştı ağır adımlarla. Omzuna elini koyarak Uğur'un kulağına çok kısa bir şey fısıldamıştı ve kalabalığa dönüp "Sıkıntı yok gençler, keyfinize bakın." Dedi. İnsanlar merakla kadına bakmaya devam etmek isteselerde müzik yükselmişti tekrardan. Kadına bakan birkaç kişiydik artık. Uğur'a yaklaştığı an işaret parmağını kaldırdı Uğur ve "Dur orda dur." Dedi. Müzik iyice gürültülü bir hale geldiğinde daha çok yaklaşma ihtiyacı hissetmiştim ve Uğur'un hemen arkasına geçtim.

"Dışarı çıkartalım" dedi arkadaşı, sesinde ki tedirginliği hissetmemle merakım iyice artmıştı fakat kadının ağladığını görmüştüm şimdi ve bir an için "Annen..." diye mırıldandım yalnızca benim duyabileceğim şekilde.

Şaşkınlığını anca atmıştı sanırım üzerinden. Müthiş bir öfkeyle kadını kolundan tuttuğunda, kadının yanında dikilen iri adam Uğur'u durdurmak istemişti ama arkadaşı o iri adamı ittirerek "Sakın!" Diye bağırdı. Kadın da aynı şekilde uyarmıştı korumasını ve Uğur'un çekiştirmesi ile dışarıya çıktılar. Parti için toplanan bütün arkadaşları merakla o yöne gitmek isteseler de "Siz burada kalın. Sorun yok" dedi az evvel ki arkadaşı ve o da peşlerinden dışarıya çıktı.

Eh, burada durup bir şey yokmuş gibi müzik dinlemek imkansızdı. Çıkmıştım ben de dışarıya ve Nil'in elini tutarak beklemeye başladım. Bağırıyordu Uğur. Delicesine bağırıyordu. Kadının tek yaptığı ağlamaktı şu an için ve bir an Nil ve Nazlı'ya doğru baktıktan sonra "Sorgulamadım hiçbir zaman" dedi yorgun sesiyle.

"Neyi sorgulayacaksın be neyi?! Hangi yüzle geliyorsun buraya? Doğum günümü mü kutlayacaksın harbiden?"
"Nefretle bakan bu gözlerin için bile ölecek bir annen var senin. Ama sen bunu göremiyorsun."
"Hassiktir oradan! Defol git!"

Bir an için iri adam araya girecekti ama kadın derin bir nefes aldıktan hemen sonra "Arabada bekle" diye uyardı.

"Ama efendim!"
"Arabada bekle..."

Adam, Uğur'a öfkeyle bakarak arabanın yanına geçtiğinde Uğur arabayı işaret ederek "Bu şeylere binebilmek için mi harcadın lan aileni?! Ne için lan ne için?! Değdi mi?!" Sözleri ile annesinin üzerine neredeyse saldıracakmış gibi yürümeye başladı.

Kadın bir kez daha kızlarına doğru baktı. Nazlı başını salladığında kadın gözlerini kapattı 'Tamam' dercesine ve Uğur'a baktı insanın içini yakan bir hüzünle ve "Ben babanı harcamadım..." dedi.

"Bana bak, bak harbiden zor tutuyorum kendimi. Al kızlarını çok istiyorsan gidin buradan."
"Ben de çok zor duruyorum artık Uğur... Görecek dedim, benim oğlum beni tanır, ne yaptıysam ne için yaptıysam ben söylemeden sessizliğimle bulur yanıtları dedim ama sen her geçen gün benden daha çok nefret ettin!"
"Ne diyorsun sen ya?! Ne saçmalıyorsun neyini anlayacağım neyin yanıtını arayacağım ben. Sen bizi sattın lan! Sen babamı ağlattın!"
"Ben peki? Ben ağlamıyor muyum oğlum?"
"Bana oğlum deme!"

Başını eğdi kadın. Zangır zangır titriyordu ve yaklaşan iri adam, "Telefonunuz çalıyor, gitmemiz gerek" dedi.

Adama başını salladı ağır ağır. Uğur'a bakarken içi parçalanıyordu, bunu öyle çok hissedebiliyordum ki bir şey, garip bir şey vardı kadının bakışlarında ve ona kızamıyordum garip bir şekilde.

"Kurtar beni..."

Kadının sözleri ile birlikte Nazlı dizlerinin üzerine çöktü. Hüngür hüngür ağlarken Nil de en az benim kadar şaşkındı ve "Ne diyor abla? Ne kurtarması?" Dedi. Cevap vermedi Nazlı. Hüngür hüngür ağlıyordu sadece ve sanki içten içe Uğur'a yalvarıyormuş gibi bakıyordu.

Saçlarımdan Bileğine   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin