Okulun bahçesinde oturmuş, normal zamanlarda asla dahil olmayacağım muhabbeti dinliyordum. Bu kızların çoğunun ismini bile bilmiyordum ama aynı sınıfta olduğumuz için gelip sıkışmıştım yanlarına. Sadece iç sesimi duymaktan kaçmaktı asıl niyetim. Kendimle yüzleşmekten, sakladıklarımı kendime en berbat haliyle haykırmaktan kaçıyordum...
Bir yalanın destek aldığı omuz olmuştum istemeden. Uğur'un bahsettiği o lanet halkanın bir ucu da bendim ve maalesef ki bunu değiştirmek için elimden gelen hiçbir şey yoktu.
"Bence maskeli olmaması daha mantıklı, öyle olursa çok uğraştırır"
"Ama farklı olurdu. Neyse, çoğunluk ne derse o olacak zaten..."
Yanımda oturan kısa sarı saçlı kıza baktım göz ucuyla. Bahsettikleri şey her ne ise maskeli olmayacağı için keyfi kaçmış gibiydi. Merakla, karşısında ona karşıt görüşte olduğunu belli eden kıza baktım. Göz göze geldiğimizde" Sence Esila?" dedi, adımla seslenmiş olmasına afallamadan edemedim.
Söylediğim gibi ben bu kızların isimlerini bilmiyordum.
"Şey ben dalmışım, çok hakim değilim konuya. Nedir mevzu? "
"Her yıl belli bölümlerin ayrı tarihlerde düzenlediği eğlence gecesi, parti de diyebiliriz aslında öyle şeyleri oluyor. Bu yıl parti düzenleyecek olan bölümler arasında mimarlık da var. Yani bizim bölüm"
"Anladım... Sadece mimarlık okuyanlar mı geliyor?"
"Hayır ama düzenleyenler mimarlık okuyanlar oluyor. Nasıl olacak, kostümlü mü, maskeli mi, herkes dilediği gibi mi, ya da mesela belli renkler giyilebilir sadece falan"
Niye böyle bir şey yapıyorlardı ki? Maksat bir arada olmaksa eğer isteyen istediğinin yanına parti verilmeden de giderdi zaten, bilemiyorum, sanırım ben bu organizasyonda yer almayacağım.
"Geçen yıl hiçbir partiye gelmedin, bu yıl gelecek misin?"
Bütün gözler beni bulduğunda boğazıma ne olmuştu bilmiyorum ama hafifçe öksürüp alakasız yerlere bakıp konunun benden uzaklaşmasını diledim ama hala bana bakmaya devam etmişlerdi.
Şöyle bir bakmıştım da hepsine teker teker, biraz eğlenmek fena bir fikir gibi değildi. Belki kaçtığım düşüncelerimin bana ulaşması daha zor olurdu...
Yanıt vermek üzere aralanan dudaklarım telefonumdan yükselen bildirim sesi ile kapandı. Heyecanla çantamı karıştırmaya başladığımda kızlar halime kıkırdamışlardı ve şimdi gelen Zeynep, "Aşık aşık!" deyip kafamı köpek sever misali sevdi.
Kızlar biraz daha gülüştüklerinde yarım yamalak bir gülümseme ile çantamı kurcalamaya devam ettim. Küçücük çantanın içinde bir türlü bulamadığım telefonuma lanet ederken, "Hele bi nefes al" dedi yanımda oturan kız.
Dediğini yaparken bunu belli etmedim. Bilen bilir, çantada bir türlü bulunamayan eşyalar insanın sinir sistemine terördür.
"Sesini duymasam çantamda olmadığına ikna olacağım hani!"
"Enişte geç yanıt alınca kızıyor mu?"
Yanımda oturan kızın sorduğu soruya Zeynep kocaman bir gülümseme atmıştı, "O genel olarak gergin bir tip zaten".
Nihayet parmaklarıma yerini belli eden telefonumu hissettiğimde rahat bir oh çekerken bahçenin diğer girişinden gelen kişiye dikkat kesildim.
Zeynep de anında o yöne dönmüştü ve merakla yanıma gelip kulağıma eğilerek "Kime bakıyorsun ne oldu?" diye fısıldadı.
Emin değilim ama bana attığı dikkatli bakışlar şüphelerimi güçlendiriyordu. Şu anda bana bakarak yürüyen kişi Uğur'un dövüştüğü Yiğit denen çocuktu! Evet, kesinlikle bu Yiğit'di ve nihayet gözlerini üzerimden çektiğinde "Lüzumsuz biri" diye tısladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saçlarımdan Bileğine
General Fictionİhtimaller diyarı halime gülerken, sen o bileğine ne güzel yakıştırdın düşlerimi...