20-Sırlar Açığa!

22.1K 1K 60
                                    

Ellerimde yıllarım duruyor, ellerimde bütün bekleyişim. Kor gibi alev alev tuttukça canımı yakıyor, canımı kavuruyordu. Gözyaşlarımla söner miydi bu yangın. Gözyaşlarım ellerimden göğsüme, göğsümden kalbime uzanan bu alevleri söndürebilir miydi. Sıkıca kapattığım göz kapaklarımdan nasıl çıkıyordu bunca yaş, nasıl oluyordu da ıslatabiliyordu yanaklarımı... Kör olsaydım dedim sadece. Titreyen dudaklarımdan çıkan tek kelime kör olsaydım olmuştu daha fazlasına da yetmemişti gücüm. İnsan ne kadar ağır çakılıyormuş yere böyle. Meğer gerçekten de yüksek bir yerden düşmesine lüzum kalmıyordu, kardeş kalleşliği aynı hissi veriyordu. Veriyordu da, ben şimdi bu hisle nerelere gideyimdi? Ben şimdi bu hisleri nasıl unutayımdı...

En içten sarılışlarımın adı an itibari ile toz oluyor. En içten kardeşim benim dediğim saniyeler geçmişin görünemeyecek derinliklerine gömülüyor. Hiçbir şey yapamadan, veda etmeye kalkışamadan teker teker çıkıyorlardı kalbimden.
Cansel bunca zaman benim acı çektiğimi bilen, bilmezlikten gelen, buna sebep olan kişi miydi sahiden. Bu kadar vicdansız olurken nasıl gülmüştü yüzüme, nasıl kardeşim demişti bana? İnsan kardeşini yakar mıydı? İnsan kardeşinin ağlamaktan şişen gözlerini bir defa olsun sormaz mıydı? Bildiği halde umursamadan geçebilir miydi... Geçermiş meğer. İnsan isteyince epeyce zalim olurmuş meğer, ne yazık ki öğrenmiş bulunmaktaydım.

Odamın kapısının açıldığını duydum. Yere çömelmiş ağlamaktan kızaran yüzüme bakan biri vardı, hissedebiliyordum fakat gözlerimi açmadım. Şimdi sıkıca sarmıştı kollarını bedenime. ''Ne oldu!'' diye mırıldanmıştı, bu hüzünlü ve endişeli çıkan ses Nil'e aitti.

Elimde ki defteri alırken gözlerimi zor da olsa açtım. İtiraz etmeden içine bakmaya başlamasını seyrederken yatağa yaslanmıştım ve başımı dizlerime yasladım. Satırları okurken yüzünde oluşan her bir ifadeye dikkatle baktım. Bu kadar ağrıyan gözlerle ne kadar dikkatli bakabiliyordum bilemiyorum ama deniyordum. Satırların sonuna geldiğinde defteri dudaklarını sıkarak kapatıp yere bıraktı. Aynı şekilde yatağa sırtını yaslayarak yanıma oturdu. Yine aynı şekilde başını dizlerine yaslayarak gözlerime baktı buruk bir tebessümle. Yüzüme düşen saçlarımı çekerken, ''Şu an hissettiklerin geçecek'' dedi.

''Peki Cansel'i affedemeyecek olmamın acısı?''
''Bunu Cansel düşünsün mü? Bence bırak o düşünsün. Senin gibi kalbi bembeyaz birini kaybetti.''
''Ben kaybedilmiş olmak istemezdim. Neden Nil, neden böyle bir şey yaptı?''

Dudaklarını sıkarken başını dizlerinden çekti. Tavana doğru bakarken Emir'e mesaj atmıştı sanırım ve üzerinde ki ince sarı hırkasını çıkarttı. ''Uzun bir gece olacak he kardeş?''

Yaklaşık üç saat falan hiç konuşmadık. Ben dizlerine yaslamıştım başımı, o da saçlarımı okşayıp durmuştu. Sanırım annem ve babamın uyumasını beklemişti ve aşağıdan ses gelmediğine emin olduğu an ''Terasa çıkalım mı?'' diye fısıldadı. İtiraz etmeden kalktım. Ağlamaktan başım dönüyordu resmen. Yürüyüşüm dengesizleşmişti ve koluna tutunarak terasa çıktıktan sonra minderlere uzandık. Yıldız yoktu şansıma... Karanlık bir gökyüzü vardı tepemizde fakat Nil işaret parmağını kaldırıp ''Ne yıldız var be, bak sayalım mı?'' dedi.

Ufacık bir tebessümle yine yaşlar süzülürken yanaklarıma, bağdaş kurarak oturup ''Ağlama demeyeceğim ama konuşursak daha çok rahatlarsın bence'' dedi. İç çekerek yanaklarımı silmiştim silmesine ama ağlayışım benim kontrolümde değildi. İstemsiz biçimde akıyordu yaşlarım ve ellerimi 'Beceremiyorum' dercesine kaldırıp başımı salladım.

''En azından sevdiğin insan da seni seviyormuş...''

Bunu söylerken ne kadar zorlandığını gördüm. Hatta nefret etmişti bu cümleden fakat zor da olsa gülümseyerek bakıyordu yüzüme. Ona attığım donuk bakışlara moral bulduğumun anlamını yüklemişti sanırım. Kurduğu cümlenin içimde bir yerlerde iyi noktalara değdiğine inanmıştı kesinlikle ve ''Yani en azından artık acı çekmene gerek yok. Aşkın karşılıksız değilmiş. Onur konuşman için bekliyor...'' dedi ve yine aynı o nefret dolu fakat bastırmaya çalıştığı ifadesi belirdi cümlesinin sonunda.

Saçlarımdan Bileğine   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin