85- Duygusal Kurbağa

9.8K 635 200
                                    

Saat akşamın dokuzunu gösteriyordu, pencerenin önünde duran Deniz karanlığı seyrederken cama yansıyan Uğur'u seyretmeyi de ihmal etmiyordu. İçinde Uğur'u hastaneye götürmemiş olmanın pişmanlığı vardı. Uzun süredir uyanmayışı artık tedirgin olmasına neden oluyordu ve birkaç saat öncesine göre daha sabırsızdı. Bir an için kavga anına gitmişti aklı. Kalabalık erkek grubunun yerde yatan Uğur'u nasıl tekmelediklerini hatırladıkça ürküyordu. Dev bir çığlıkla insanlardan yardım istemesi, Uğur'un baygın hali, hatırladığı her detayda biraz daha ürkmeye başlıyordu ve derin bir nefes alarak bunların geride kaldığını fısıldadı kendine.

Uğur'un minik inleyişini duyduğu an arkasına dönüp hızla yanına yaklaştı. Bir kriz daha geçirir belki diye sakinleştirici iğneyi hazırlamıştı hızlıca ama Uğur gözlerini açtığında tek yaptığı şey öylece bakmak oldu.

İğneyi yavaşça masanın üzerine bıraktı Deniz. Buruk gülümsemesi ile Uğur'un eline dokundu ve "İyi misin?" Dedi. Henüz nerede olduğunun farkında değildi Uğur. Yediği tekmelerden ötürü müthiş bir ağrısı vardı ve Deniz'e birkaç saniye daha sessizce bakmasının ardından gözlerini bıçak yarasına çevirdi.

Yere düştüğü sırada başına toplanan öfkeli erkek grubundan birinin acımasızca karnına bıçak soktuğu anı hatırladığında öfkeyle sıktı dudaklarını ve dik bakışlarını Deniz'e çevirerek "Neredeyim?" Dedi.

"Evimde... Ağrın var mı? Ya-yani muhtemelen vardır tabii ama çok mu? İlaç vereyim istersen?"

Yanıt beklemeden suya uzandığında Uğur elini güçlükle kaldırıp "Yok" dedi ve doğrulmayı denedi. Deniz itiraz edecek gibi olunca daha bir kış misali bakmıştı Uğur ve kendine uzanan ellere gözleri ile çekilmelerini işaret ederek iyice doğruldu. Ayağa kalkmadan önce yarasına baktı ve sıkıntıyla nefes alarak kanamaya başlamış olmasına gözlerini devirdi.

"Ani hareketler yapmaman lazım. Dikişlerin patlayabilir. Biraz daha uzan lütfen"

"Gerek yok iyiyim."

Bütün ciddiyeti ile ayağa kalktığı an başı dönünce kısa bir an için gözlerini kapattı. Deniz, telaşla kollarından tutarak destek olmak istemişti ama Uğur buna müsaade etmeden "İyiyim dedik" dedi ve yapabildiğinde yürümeye başladı.

Salona baktıkça öfkesi artıyordu. Bu evde ne aradığını sorguluyordu sürekli olarak ama en son kendine tekme atan on kişiden başka hiçbir şey hatırlamıyordu.

Salonun kapısına yaklaştığında üzerinin çıplak olduğunu anca fark etmişti ve sabırla omzunun üzerinden bakarak "Üzerimdekini ne yaptın?" Diye seslendi.

"Kan doluydu ben de yıkadım ama kurumadı. Beklesen en azından sabaha kadar?"

"Ya kızım."

Bağırarak konuşmak istediğinde yarasında ki sancısı artmıştı ve sabırla dudaklarını birbirine bastırarak "Getir neredeyse" dedi.

Tam karşısına dikilmişti şimdi Deniz. Az evvel ki o masum ifadesinin yerini sinirli bakışları almıştı ve yarasını işaret ederek "Bu halde nereye gideceksin? Sabahı beklesen ne olacak söyler misin yer miyim seni?" Dedi.

Sürekli olmasa da başı dönüyordu. Bu yüzden dilediğince hareket edemiyordu ama bu evde bir dakika daha durmayacağı konusunda netti. Deniz sanki karşısında dikilmiyormuşçasına ilerledi ve salondan çıktığı gibi kapının önünde duran ayakkabılarının yanına geçti. Ayakkabılarına ayaklarını sokmaya uğraşırken bir elini yarasının üzerinde tutuyordu ve "Getir şunu artık" dedi.

Saçlarımdan Bileğine   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin