Bir teoriye göre insanoğlu yarım kalan yanlarını geride bırakmakta zorlanırmış. Hayatları boyunca tamamlanmamış yerlerini düşünüp dururlarmış ve farkında olmadan aslında hep bu uğurda uğraşırlar, olmayınca da hayata hep mutsuz gözleri ile bakarlarmış. Bir kız çocuğu, eğer ailesinde yarım kalmışsa eşini ona göre seçermiş. Ailesinde tamamlanmayanı yeni kuracağı ailede tamamlamak için babasına benzer birini seçermiş. Aynı şekilde erkek çocuğu da annesine benzer biri ile evlenirmiş.
Anneme göre ben babamın bende yarım bıraktıklarını Uğur'la tamamlamak istiyormuşum. Bu yüzdenmiş bu satırlara inatla devam etmeyi istiyor olmam. Şöyle bir düşünüyorum da, babam sevgisi eksik biri miydi, beni yeterince sevmiş miydi bilmiyorum. Yaşattıkları hep içimde, en kuytu yerlerimde saklı duracak belki ama bu uğurda bir çabam var mı, o boşlukları önemsiyor muydum emin değilim.
Anneme her baktığımda aklıma geliyordu bu düşünceler, Uğur'da babama dair bir şey görüyor muyum diye sorguluyordum kendimi ama yanıtlarım hep aynıydı.
Uğur, kanatları parçalanmış, mutlulukları hep acısı ile susturulmuş biriydi. Derin gözleri boşuna öyle bakmıyordu, kalbine değen ne varsa bakışlarına yerleşmişti. Babam gibi sevgisiz ya da tek bildiği şiddetle yaklaşmak değildi ki... Uğur tebessümlerine küstürülmüş bir çocuktu benim gözümde ama ben o çocuğu her kollarıma aldığımda gülümsetmeye başarıyordum. Gözlerinin içine her baktığımda yumuşak kalmış yanını buluyordum.
Benim sevgilim sevgiyi zayıflık olarak görmüyordu, benim sevgilimi sevgi dolu diye zayıflatılmıştı sadece. Omuzlarına gücünden ağır yükler bırakıldı. Bir anne vedası eklemişlerdi onun yoluna. Anneye veda etmek kolay mıdır sahiden? Bir anne nefes değil midir? Benim esmer hikayem nefesine küstürülmedi mi, bundan ağırı var mıdır sahiden hayatta.
İnandığı dallarını birer birer elinden alıp bir yenisini uzatmışlardı, üstelik yeni uzatılanlar da çoğu zaman solup gitmişti elinden. Belki gerçek babası değildi toprağa bıraktığı ama baba bildiğiydi. Bir babayı toprağa bırakmak kolay tarif edilemezken verdiği acı kolay olur muydu. Tüm bu yaşananların yanında acıtmamış mıydı canımı, beni uzun gecelerde bir pencere kenarında sabahlatmamış mıydı, yapmıştı evet. Ama ne güzel sevildiğimi bir ben bilirdim. O derin gözlerini benden başkasına yaklaştırmadığını ben bilirdim. Beni gözleri ile dahi aldatmadığını, koca evren üzerinde kalmış tek kızmışım gibi hissettirdiğini nasıl bilmezdim.
Annem yanılıyordu. Uğur'da babama dair en ufak bir iz yoktu. Babamda Uğur'un koca kalbine benzer en ufak bir taraf yoktu. Benim derin hikayem kendine hastı, kimseler onun gibi değildi gözümde ve bu bir gün ağaçlara toprak olacağım gün de değişmeyecekti.
Okul yolu boyunca kulaklıklarımdan kalbime dolan müziğin melodisi eşliğinde derin hikayemi düşünüyordum. Gözlerimin içine bakışı her gözümün önüne geldiğinde biraz daha gülümsüyordum. Uzun siyah kirpiklerinden, yanaklarını saran kısa sakallarına kadar benim olmasına şükrediyordum.
Otobüsten inip kulaklıklarımı çıkarttım. İnsanlara attığım bıkkın bakışlarım yoktu bugün gözlerimde, her göz göze geldiğim kişilere umutla bakıyordum ve hissettiklerimi hissetsinler, hiçbir zaman pes etmesinler diye dileklerde bulunuyordum.
Belki son ayrılık serüvenimiz Uğur'u etkilemiş gibi görünüyordu ama bende de değişen şeyler vardı. Kendimi kocaman hissediyordum. Sanki bir gecede büyümüş gibiydim ve bu kötü hissettirmiyordu. Gururla kabarıyordu göğsüm adımlarım ilerledikçe, kendimi kusurlarına rağmen kusursuz olmayı başaran bir hikayenin tam ortası, can kısmı gibi hissediyordum. Bir baş yapıt sonrası başarısını gülüşüne saklayan biri gibiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saçlarımdan Bileğine
General Fictionİhtimaller diyarı halime gülerken, sen o bileğine ne güzel yakıştırdın düşlerimi...