selimdemr: Artık bi kahve içmeliyiz? @limongny
815 beğeni 114 yorum
faruk.demir425: Kerata seni daha geçen altına işiyodun ne ara büyüdün?
selimdemr: Baba yaa
425nermin.demir: Sus babaya yaa denmez!selimdemr: Anne sen ne arıyosun burda amk
425nermin.demir: Amk ne evladım?
selimdemr: Şey ya o, aşkım minnağım kuşum
425nermin.demir: Tamam git ekmek al amk
mertekin31: Ulan gidin aile konuşmanızı başka yerde yapın amk dosöjxspjwu
sevcanuluu: Aynen amk ldmsjwojdu
sinanortacı2: Nermin teyze elden gidiyor amk
selimindonu: Donun olayım giy beni aşkımmm
ayşepatlak: Ateşli geceler için Dm
ilgazçalışkn: Lan bi kere senin adın AYŞE. Kendine gel. Gerçi soyadındıjsojdsjd
cınardumann: O kahve bardağı götüne girsin.
+258|balcidogukan: Amin.
...
Limonatamı yudumlarken bir yandan da yeni aldığım kitabımı okuyorum. Hale de Gülsüm'e okuldakiler dedikodusunu yapıyordu daha iyi tanıması için. Şu an öğle arasındaydık. Ben bahçeye Çınar için çıkmıştım. Belki onu görürüm diye. Fakat o ortalıkta görünmüyordu. Onu göremeyince yanımda getirdiğim kitabı okuyordum.
Yanımızda hareketlilik hissedince kafamı kaldırma gereği duydum. Doğukan ve kankaları yanımıza oturmuştu. Mert ve Ümit. İkisi de yakışıklıydı.
Allah sahibine bağışlasın anacım.
Benim daş gibi Çınar'ım vardı.
Kitabıma da daha fazla devam edemeyeceğimi anladığımda bıraktım.
Doğukan kolunu omzuma attı ve "N'aber Limonata'm" dedi. Ona gülümseyerek "İyi Dodo senden," diye cevap verdim. Sinir oluyordu.
Boynuma dokunduğunda hızla geri çekildim. Ben de buna sinir oluyordum.
"Dodo'ymuş. Al sana Dodo," dedi boynuma dokunmaya devam ederek. Ben hem gülüyor hem de kendimi kurtarmaya çalışıyordum.
Kahkahaların arasından zar zor konuşabildim.
"Beynini sikeyim."Doğukan şerefsizi beni daha fazla huylandırmaya devam ederken o hep duymak istediğim mükemmel ses duyuldu.
"Limon, seni Sibel Hoca çağırıyor."
Çınar. Başımızda dikilmiş sert bakışlarıyla bana bakıyordu. Bakışlarında kaybolmak istediğim adam.
Hızla ayağa kalktım. O sırada Ümit de ayaklanıyordu. "Eşlik edeyim mi Limon?" diye sorduğunda cevap verecekken Çınar hızla konuştu. "Hayır, hoca yalnız gelmesini istedi."
Çınar'ın bu ani çıkışına hepimiz şaşırırken o yürümeye başladı. Hemen peşine düştüm.
"Nerde bekliyormuş," dedim ince çıkan sesimle.Aniden durduğunda az daha sırtına çarpıyorum. Keşke çarpsaydım. Onunla eş zamanlı olarak durduğumda önüme geçti ve neredeyse bir dakika boyunca sadece bana baktı. Bu zaman diliminde kalp krizinden ölebilecek olduğumu biliyor muydu acaba?
"Öğretmenler odasında," dedi ve hızla uzaklaştı.
Anlamlandıramıyordum.Öğretmenler odasına girdiğimde direk Sibel hocanın yanına gittim.
"Hocam, beni çağırmışsınız?" dediğimde hocanın kaşları çatılmıştı. "Ben mi?" dedi şaşkın çıkan sesiyle. Başımı aşağı yukarı salladım.
"Ben seni çağırmadım ki. Bi yanlış anlaşılma olmuş herhalde. Ama geldiğin iyi olmuş. Şu fotokopileri sınıfa dağıtsan çok iyi olur. Bu soruların hepsi çözülecek," dedi ve elime bir miktar kağıt tutuşturdu. "Peki" dedim ve öğretmenler odasından çıktım.
Ellerimde kağıtlatla sınıfa giderken aklımda tek birşey vardı:
Limonatam bahçede kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİMON
Short Story•texting, tamamlandı. Bilinmeyen Numara: Seni seviyorum. Çınar: Siktir! Çınar adlı kişiye artık mesaj gönderemezsiniz!