Kapı zili çaldığında başımı okuduğum kitabımdan kaldırdım ve salondan annemin sesi kulaklarıma doldu.
"Limon, kapı"Anneme "Tamam, bakıyorum ben," dedim ve kapıyı açtım. Gelen kişi mahallemizin meraklısı, dedikoducusu ve ayaklı gazetesi Aysel teyzeydi. Bu kadını hiç hazetmiyordum.
"Annen evde mi, Limon?" diye sorunca başımı 'evet' anlamında salladım. Annem "Kızım kim gelmiş?" diyerek yanıma gelince Aysel teyzeyi gördü ve kocaman gülümsedi.
Ah, benim misafirperver annem!
"Ay, içeri geçsene Aysel abla," diyerek onu içeri buyur etti. Aysel de zaten dünden hevesli koşarak içeri girdi. Annem kapıyı kapatırken bana 'niye içeri çağırmıyosun' bakışı atarken ben de omuz silkerek 'sevmiyorum bu karıyı' bakışlarımı attım. Annem derin bir nefes verdi ve oturma odasına geçti. Ordan da "Kızım çay suyu koy," demeyi ihmal etmedi.
Mutfağa geçip çay suyu koydum ve mutfak dolabından cips alıp gizlice oturma odasının hemen yanındaki salonun balkonuna geçtim. Salona yani yasaklı bölgeye girdiğimi annem görse çıldırırdı. Hele de cipsle... Düşünmek bile istemiyorum.
Oturma odasının camları açık olsa gerek burdan annemlerin ne konuştuğu duyuluyordu.
Aysel teyze hararetli bir şekilde konuşmaya başladı. "Kız Sevgi, senin kocan öleli kaç yıl olmuştu?"
Evet, babam ölmüştü. Hem de benim yüzümden. Ama bu konuyu açmasına gerek yoktu.
Aysel teyze annemin konuşmasına fırsat vermeden devam etti. "Doğru ya 17 yıl olmuştu."
Annem onaylar şekilde bir kaç mırıltı çıkardı. Onu göremiyordum ama eminim ki o da bu konuyu konuşmak istemiyordu.
Aysel teyze o pis ağzıyla benim gözümden minik ama hüzün dolu bir yaşın düşmesini sağlayacak o soruyu sordu. "Sahi, şu senin Limon yüzünden öldü dimi?"
Allah kahretsin ki doğruydu.
Annem hemen "Yok öyle birşey Aysel abla hiç birşey Limon yüzünden değil" diyerek savunmaya geçti. Ama Aysel teyze pardon, Aysel karısı konuşmakta ısrarcıydı.
"Ayol, yalan mı. Senin Limon'u doğurduğun gün kocan Ahmet, hastaneye kızını görmeye gelirken trafik kazası geçirmedi mi? Al işte Limon yüzünden. Ne diye bu kıza bu kadar iyi davranıyorsan. Oğlunu da kızını da bırak tekrar evlen işte. Hem işin gücün de var. Bu arada sen doktordun dimi? Doktor maaşı ne kadardı? Sen bu veletlerle nasıl geçiniyorsun? Benim kardeşim var o da karısından boşandı. Onu ayarlarım sana. Bak yanlış anlama, senin iyiliğin için söylüyorum ben."
Gözyaşlarım yanaklarımdan firar ederken annemin acı dolu sesini duydum. "Yeter, yeter Aysel abla! Bak abla diyorum ama sıktın sen de. Sen nasıl böyle konuşursun ya. Onlar benim canım, ciğerim. Sen gelmiş bana masal anlatıyorsun. Büyüksün diye sustum ama... çıkar mısın evimden!"
Daha fazla burda durmak istemediğimi anlayınca hızla evden çıktım. Arkamdan annemin birkaç kez bağırdığını duysam da umursamadım.
Merdivenlerden hızla inerken elinde poşetlerle yukarı çıkan abimi görünce bir an duraksadım. Onun da hayatı benim yüzümden mahvolmuştu. Kendisini kurtarmıştı o. Öğretmen olmuştu. Ama bu onu babasızlığa sürüklemediğim anlamına gelmezdi.
Birkaç saniye duraksadıktan sonra aynı hızla merdivenlerden inmeye devam ettim.
"Limon, güzelim dur!"
Abimi de duymamaya çalışarak kendimi dışarı attım.
Herşeyin sorumlusu bendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİMON
Short Story•texting, tamamlandı. Bilinmeyen Numara: Seni seviyorum. Çınar: Siktir! Çınar adlı kişiye artık mesaj gönderemezsiniz!