"Birbirlerine tutunmaları için mıknatısları yakınlaştırmamız gerek."
Clint elini kavanoza atıp bir turşu daha çıkardı ve yemeye başladı. Ağzı doluyken "Hâlâ ne demek istediğini anlamadım. Salak gibi hissediyorum."
Son turşuyu da almak için uzandığında Natasha eline vurdu "Salaksın çünkü!" Derince içini çekip geriye yaslandı "Onu yemeni de bekleyip başka kavanoz almana izin vermeyeceğim."
Kollarını göğsünde birleştirip adamın turşuyu bitirmesini bekledi. Clint parmaklarını üzerine silip Natasha'ya baktı.
"İğrençsin."
"Lucky öyle düşünmüyor." sarı köpek dilini sarkıtarak adama koştu ve üzerine atladı "Benim oğlum özlemiş mi beni? Ben de onu özledim."
Köpek yüzünü yalarken uyanmış gibi doğruldu ve Nat'e baktı. Clint'i bırakıp onun yanına gitti ve kadının onu sevmesine izin verdi.
"Sürtük." Sarışın adam oflayarak arkasına yaslandı.
Köpek kendine bir yer bulup kuruldu ve gözlerini kapattı. Natasha yüzünü tekrar Clint'e çevirdi "Bu sefer gayet açık olacağım. Eğer yine anlamazsan yemin ederim ki,"
Etrafına bakınıp bir şeyler aradı. Boş kavanozu gözüne kestirip eline aldı "Bunu bir tarafına sokarım."
Clint yüzündeki dehşetle geriye çekilmeye çalıştı ama nafile. Ne yapacaktı koltuğa mı gömülecekti? "Dinliyorum."
Natasha bacaklarını altına alarak konuşmaya başladı "Tony ve Steve'den bahsediyorum. Bir araya gelmeleri gerek!"
"Biz neden karışıyoruz ki?"
"Çünkü siz erkekler bizi size ışık tutmadığı sürece önünüzü göremiyorsunuz. Az önceki anlamamazlığını aklına getir."
Clint etrafına bakınıp derin bir iç çekti "Planın ne?"
"Noel ve yılbaşı."
Sarışın adam anladığını belirterek gülümsedi "İşte bu yüzden en iyi arkadaşız."
"Benim en iyi arkadaşım olduğunu nereden çıkardın?"
Clint ayaklanıp boş kavanozu aldı "Bir yerden çıkarmadım. Biliyorum." Köpeğinin başını okşayıp salondan çıktı.
***
"Kahve?" Tony yanındaki makinenin düğmesine basıp kendi kupasını doldururken Steve'e baktı. Sarışın adam sabahtan beri durmadan gülümsüyor ve her dediğini kabul ediyordu.
Bunu da etti. Tony bardağa ulaşıp doldurmak için makineye koydu. Dolduğunda karşısındaki adama verip kendi kupasını dudaklarına götürdü "Mutlu görünüyorsun."
"Olmamalı mıyım?"
"Hayır, ol tabi ama-" ne diyeceğini bilemeyerek konuşmayı kesti "Yılbaşı ruhu mu yoksa?"
Gözlerini salonda gezdirirken şömineye asılan kırmızı çoraplar, kenarda ihtişamı ile duran ağaç ve yeşil-kırmızı süsler gözüne hoş görünmüştü.
Bu ilk kez oluyor. diye düşündü esmer adam elindeki kupayla etrafta dolanırken. "Bilmem, hep birlikte olmak iyi hissettiriyor."
Kahvesiyle Tony'nin yanına gelip onun gibi etrafı incelemeye başladı. Ağacın tepesinde yıldız yerine bulunan Avengers logosu ışıldarken ikisinin de gözleri oraya kilitlenmişti.
Steve kafasını çevirip Tony'e baktığında gülümsedi. Uzun kirpiklerinin kıvrılışı ve alnına dökülen saç telleri ve mükemmelliğini tamamlayan esmer teni her seferinde aşık ettiriyordu Steve'i kendisine.
