Steve Rogers'tan nefret etmek hiç de zor değildi. Bunu yıllardır yapıyordu.
Babamın bahsetmeden duramadığı adam bu mu? Bazen onu buzda tutup tutmamaları gerektiğini merak ediyorum. Bruce'a bu dedikleri dün gibi aklındaydı.
Herkesin gözdesi, Amerika'nın biriciği Steve Rogers'da ne vardı asla anlamıyordu. O herkesin tanıdığı nazik, yolda teyzeleri karşıdan karşıya geçiren, ağaçtan kedileri kurtaran adam değildi.
Şey, belki son ikisini yapmıştı.
Ama nazik değildi. Acımasızdı. Dürüst olmak adına söyledikleri herkesi yakıp kül edecek derecedeydi.
Tony geçmişini biliyordu. Ellerindeki kanı asla temizleyemeyeceğini de ama cidden iyi olmaya çalışıyordu. Asla yetmeyecekti ama elinden gelenin en iyisini yapıyordu.
New York savaşının birkaç gün sonrasında kabusları onu uykusundan ediyor, sabahlara kadar laboratuvarında dönüp duruyordu.
"Jarvis, Model 15."
Zırh vücudunu kaplarken düşüncelerine teslim oldu yine.
"Zırhın içindeki koca adam... Çıkar onu nesin sen?"
Tony derin bir nefes alıp kaskını yerleştirdi. "Bir tehlike arz etmeyebilirsin ama kahraman gibi davranmayı da bırak."
Kabul etmekten nefret etse de çocukluk kahramanından bunları duymak sinirlerini bozuyor ve onu üzüyordu.
"Test sürüşü 7. Kayda başla."
Zırh yükselirken zihnini boşaltmaya çalıştı.
Zırhsız hiçbir şey.
Kahraman gibi davranmayı bırak.
"Siktir."
Çabucak yere inip zırhtan dışarı çıktı. Konfor ararcasına reaktörünü yoklayıp kendini sandalyesine bıraktı.
"İyi misiniz efendim?"
Tony elini havada salladı. "İyiyim J, endişelenme. Sanırım ara vermem gerek."
"Evet efendim. 78 saattir buradasınız."Etrafta biriken kahve bardaklarını toplamaya başladı. Dum-E'nin hepsini kıracağını biliyordu. Robotun başını okşarken "Kulede biri var mı Jarvis?"
İngiliz aksanlı yapay zeka konuştu "Hayır efendim ama Fury'nin emriyle Captain Rogers birazdan burada olacak."
Tony durup doğru duyduğundan emin olmaya çalıştı. "Neden bana daha önce söylemedin?"
"Söyledim. Siz onaylayıp beni geçiştirdiniz. Hatta Nick Fury sizi aradı. Açmadınız."Adam sızlanıp bardaklarla birlikte laboratuvardan çıktı. "Kilitle."
Tıpkı dedikleri gibi sevmediğin ot...
Asansörden iner inmez karşılaştığı Nick ve Rogers gözlerini ona dikmişlerdi.
"...burnunun dibinde bitermiş."
Steve onu duymuşcasına yüzüne baktı.
"Stark. Çıkmayacaksın sanmıştım."
"Biliyor musun, şu gölgelerden çıkıp bana bu işi teklif ettiğin güne lanet okuyorum."Göz bandı olan adam alay edercesine güldü. "Biliyorum."
Bardakları lavaboya bırakıp tezgaha yaslandı ve ellerini göğsünde birleştirdi. Rogers yine göreve hazır asker misali kostümü içinde öylece duruyordu.