Abartılacak bir şey değildi tamam mı?
Tony, Steve'in kıyafetlerini giymeyi seviyordu. Onlar büyük, yumuşacık, sıcak ve güzel kokuluydular. Onu sakinleştiriyordu.
O çok birinin-dolabından-bir-şeyler-çalayım türden değildi. Böyle olsa Bruce'dan da Thor'dan da alabilirdi. Ama Steve izin veriyordu ve... Onlarda bir şey farklıydı.
Yine sabah duşunu alıp bornozunun kuşağını bağladı ve Steve'in odasına daldı. Steve erkenci kuştu zaten. Onu uyandıracağını düşünmeyip dalardı odasına.
Steve'in üzerini giyindiğini görüp el salladı "Selam, Cap! Neden geldiğimi biliyorsun." Dolabın önüne geçip Steve'in kenara çekilmesini sağladı.
Askılıkları ittirip kendine bir kapüşonlu, en azından gömlek arıyordu. Steve önemsemeden tişörtünü geçirdi ve yatağına oturdu.
"Senin şu yumuşacık gri kapüşonlun nerede?"
"Yıkandı sanırım. Getireyim mi?"
Tony yüzünü düşürüp dolaba geri döndü. Mavi kapüşonluyu bulduğunda kolunu burnuna götürüp kokladı.
"Ne yapıyorsun?"
"Temiz mi diye kontrol ediyorum."
"Sanırım onu iki kez giymiş-"
"Sorun değil. Temiz kokuyor."
Askıyı alıp yatağa fırlattı. Ve bundan sonra her şey çok hızlı olmuştu. Bornozunun kuşağını açıp omuzlarından indirdi ve yere düşürdü.
"Tony!"
Tony'nin çıplak poposunu kısa bir süre gördükten sonra utançla yüzünü kapattı Steve.
"Sakin ol, Capsicle. İlk defa çıplak adam görmüyorsundur herhalde."
Steve konuşmak için yeterince utanmıştı. Cevap vermeyip mırıldandı. Tony önünü döndüğünde yüzünü kapatan adamı gördü ve gülümsedi. Kulaklarına yürüyen kırmızılığa bakarken içi bir garip olmuştu.
Yanında getirdiği boxerını giyip "Sakın gözlerini açayım deme, Rogers. Bakirliğin gider falan. Bunu kimse istemez." Steve sinirle nefes verdi "Dua et şuan konuşamıyorum."
Tony kahkaha atıp maviyi üzerine geçirdi. Dizlerinin üzerine çöküp ellerini Steve'in dizlerine koydu "Neden konuşamıyorsun? Kedi dilini mi yuttu? "
Bunun çok yanlış anlaşılabileceğini düşünüp ayağa kalktı "Giyindim. Gözlerini açabilirsin."
"Benimle oynamıyorsun değil mi?"
"Şuan değil." Küçük bir mırıltı ile konuşmuştu "Aç hadi gözlerini."Steve parmağını korkuyla aralayıp Tony'e baktı. Neredeyse dizlerinin altına değen kapüşonlu ve alınmış bacakları -sahiden Tony bacaklarını alıyor muydu?- ile çok... hoş göründüğünde karar kıldı.
"Nasıl görünüyorum?"
"Sen... Sevimli görünüyorsun. Çok- çok hoş."
"Teşekkür ederim, tatlım." İşaret ve orta parmağını dudaklarına götürüp öpücük kondurdu ve Steve'in yanağına değdirdi "Aşağı iniyorum. Acıktım."
***
"Steve'in kıyafetlerini onun üzerinden çok sende görüyoruz, Tony. Bunun bir sebebi var mı?" Clint alaycı bir şekilde konuştu. Bir şeyleri kanıtlamak istercesine.
"Yok." Omuz silkip tabağındaki son peyniri yedi "Ama çok büyük ve yumuşacıklar." Üzerindeki kıyafete sarılıp kokusunu da içine çekmeyi unutmadı.