dancing on my own

1.8K 101 76
                                    

Kol düğmelerini bağlayıp ceketini düzelttikten sonra aynada kendine baktı. Gözlerinin şişliği uykusuz kaldığı gecelerden birer anıydı.

Rahat uyuduğu zamanlar olmuştu. Yanında ona sarılan birisi varken. Saçlarını okşayıp geçeceğini söyleyen birisi varken. Kâbus gördüğünde korkup gidecek kişiler yokken.

Neden bunu yapıyorum? Son bir haftadır sürekli kendine sorduğu soruyu tekrar etti. Pepper'a evlenme teklifi ettiğinden beri kendine sorduğu soruyu...

Güzel gözlerini yaşlar kaplarken kendine daha fazla bakamadı. Yüzünü ayaklarına çevirdiğinde gözlerinden damlayan iki damla yaşı hızla silip açılan kapıya baktı.

***

Siyah elbisesinin fermuarını çektikten sonra salona çıktı ve ellerini iki yana açtı "Nasıl görünüyorum?"
"Harika."

Sam gülümseyip papyonunu düzelttikten sonra kendini göstermek için elleri açtı. "Mükemmel olmuşsun. Kavalyem olduğun için şanslıyım." Nat adamın koluna girdi.

"O iyi mi?"
"Yanına gitmeye korkuyorum. Gece hıçkırıklarını duydum ama... Onu böyle görmek beni mahvediyor Nat."

Kızıl saçlı kız yüzünü düşürüp arkadaşının omzunu sıktı "Ben gideceğim."

Odanın kapısını tıklatıp kulağını dayadı "Steve? İyi misin?"
"İyiyim Nat. Biraz hasta gibiyim."
"Yanına gelebilir miyim?"

Sarışın adam peçetelerini yastığın altına sıkıştırıp ayağa kalktı ve aynada kendine baktı. Kızarmış gözleri için mantıklı bir bahane bulduğunda kapıyı açtı "Gelsene."

Nat, Steve'e ufak bir bakış atıp içeri girdi ve koltuğa oturdu. Arkadaşı yüzünü ondan saklamaya çalışsa da her şeyden haberdardı ajan.

Arkadaşının yanına gidip yüzünü çenesinden tutup kaldırdı "Bana yalan söylememen gerektiğini çok iyi biliyorsun." içini çekip devam etti "Yalanın nelere yol açtığını da."

Steve dudaklarından engel olamadığı hıçkırık kaçınca yüzünü elleriyle kapattı "Çok canım yanıyor. Onu düşündükçe vücuduma bir ağrı giriyor ve sanki... Sanki birileri kalbimi söküp götürmeye çalışıyor."

Nat, Steve'in yanına oturdu ve elini omzuna attı. Ağlamasını durdurmaya çalışmayacaktı. Sam kapının çerçevesine yaslandığında arkadaşına bakamaz olmuştu.

"Keşke söküp götürselerdi. Keşke o görevde ölseydim."
"Steve! Deme şunu. Görüyorsun herkesin canı çok yanıyor ve..." Kızıl saçlı kadın gözünden engel olamadığı yaş aktığında susmak zorunda hissetti.

"Onsuz bir hiçim, Nat. Ama onu kendimden uzaklaştıran da bendim. Ellerimle onu, ona iyi bakamayacak, onu benim kadar sevemeyecek birine teslim ettim."

Hıçkırıkları konuşmasını engelliyordu ama kendini konuşmak zorunda hissediyordu. "Sen evlenin demedin, Steve. Yüzüğü de sen almadın." Sam bunları söylerken yanına oturdu.

"Evet ama onun güvenini kırdım. Tony'i tanıyorum. Kimseye kolay kolay güvenemez, kimse ile özel hayatını paylaşmaz ama benimle... yatağını bile paylaşmıştı."

Yanakları gözyaşları yüzünden ışıl ışıl olmuş, peçetesi paramparça olmuştu. Peçete elinden düşerken kendini hıçkırıklarına tekrar teslim etti.

stony one-shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin