" AĞIN !! RÜTBELİLERİ OTAĞA TOPLA !! "
Yüzbaşı Tardu yel gibi koca otağa girdi. Otağın önünde ki atlara bakan adam bir an dilini yutacak gibi olmuştu. Yüzbaşı Tardu'nun sesi Onbaşı Ağın'ın kulağında balyoz etkisi yapmıştı.Onbaşı tek bir laf bile edemeden olduğu yerde Yüzbaşının arkasından bakakaldı. Fakat kendini topladığı anda önündeki atın dizginlerini kavradığı gibi tek hamlede atın üzerine atlayıp dört nala sürmeye başladı. Atın toynaklarından toz dağıldıkça Onbaşı ağzına bir eliyle kapatıp şimşek gibi atını sürmeye devam ediyordu. Dışarıdan gören insanlar hem onbaşı için endişelenmişlerdi he'mde atı çatlatacağı için sinirlenmişlerdi. Fakat Onbaşı da dahil hiç kimse ne olduğunu bilmiyordu.
Onbaşı askerlerin toplandığı yerlere tek tek uğrayıp hepsini toplamaya başladı. Herkesin yüzündeki şaşkın ifade yoldan geçen insanları endişe içinde bırakıyordu. Fakat kimse en ufak bir şey bile soramadan yel gibi yanlarından geçip gidiyorlardı.
Birkaç saat içinde otuza yakın rütbeli erler Yüzbaşının otağının dibinde toplandı. Herkes kendi arasında birkaç kelam etse de kimse sesli konuşmaya cesaret edemiyordu. Yine de otağa girmek için bile bekleyecek zamanları yoktu. Atını otağın önüne bağlayan askerler hep birlikte yüzbaşının otağına girip bir selam veriyorlardı. Yüzbaşı gelen kişilere aldanmadan otağın içinde volta atmaya devam etti. Askerlerin çatık kaşlı şaşkın bakışları Yüzbaşının üzerinden hiç eksilmiyordu. Herkes Yüzbaşının bir şeyler söylemesini bekliyordu.
Yüzbaşı eli ile işaret verdiği anda herkes iki tarafa da zincirleme dizilmiş koyun derisinin üzerine oturdu. Yüzbaşı herkesin en uç tarafında sert bakışlarıyla bütün rütbeli askerlerin gözlerinin içine bakıyordu. Birkaç kişi rahatız olsa bile kimse tek kelime bile edemiyordu. Yüzbaşı konuşmadan önce konuşmak ölümle eş değerdi. Kimse bu riski alacak kadar yürekli değildi. Fakat yüzbaşı konuşmak üzere Onbaşı Ağın'a dönmüştü.
" Herkes burada mı Onbaşı Ağın ? "
" Burada Yüzbaşı. "
Yüzbaşı Tardu herkesi süzdükten sonra acı bir nefes alıp verdi. Herkes başlarına gelen belanın farkındaydı. Bu günün geleceğini de biliyorlardı. Fakat bu kadar erken olacağını düşünmemişlerdi.
" Dün uzun yoldan gelen Çaşıt'ın ( casus ) raporuna göre Altın Ordu Krallığı sefer hazırlıklarını bitirmiş. Üç hafta gibi kısa bir zamanda buraya varmış olacaklar. Savaş düşündüğümüzden daha erken kapıya dayandı. Bütün çerileri savaşa hazırlayıp silahlarımızı tazelemeliyiz. Atları şimdiden Bozkıra salmaya başlayın. Bir hafta boyunca toynaklar iyice güçlensin. "
Tardu hafif üzgün sesiyle konuşurken bütün askerler hafif üzgün bakışlarıyla Yüzbaşıyı dinliyorlardı. Fakat herkesin aklında ki soru neredeyse aynıydı.
" Çaşıt kaç asker olduğunu sayabilmiş mi Yüzbaşı ? "
Yüzbaşı herkesin meraklı gözlerine baktıktan sonra konuşmaya başladı
" Altı bin kılıçlı süvari, iki bin mızraklı süvari, bin topçu, sekiz bin oklu asker, on üç bin rütbesiz çeri. Toplam otuz bin asker yaklaşık üç hafta sonra kapımızda olacak. Peki biz bu konuda ne yapacağız ?"
Heyecanlı bir Onbaşı
" Savaşırız Yüzbaşı... Bizim soyumuz güçle doğan bir ırktır. Onlardan korkup kaçacak değiliz ! "
Yüzbaşı Tardu önce konuşan Onbaşının yüzüne baktıktan sonra diğer askerlerin de yüzlerine çatık kaşlarıyla uzunca baktı. Hepsinin yüzünde ki kararlığı görünce sert yüzüyle kafasını birkaç kez sallayıp konuşmaya başladı.
" Doğru söylersin Onbaşı.... Bizim soyumuz güçle doğdu. Bu bütün destanlarda, yazıtlarda anlatılan bir gerçek. Bunu bize büyük atalarımız anlattı. Onlara ise daha büyük ataları... Şimdi o destanı bir kere daha anlatacağım ;
Bundan Yüzyıllar önce... dünyanın her tarafında savaşlar ve cesetler içinde yüzdüğü bir zamanda inanılana göre insanlar zapt edilemez bir hal almıştı. Kan havuzlarında kemikler ve cesetler yüzüyordu. Çocuklar doğdukları anda mızraklara geçirilip sokaklarda gezdiriliyordu. Kadınlar hayvanlar gibi tecavüz edilip öldürülüyordu. Dünya üzerinde savaştan kaçmaya çalışan hiç kimse yoktu. Çünkü savaştan kaçanlar ilk öldürülenlerdi. Dünyayı kırmızıya ve karanlığa boyayan bu iğrenç saldırılar ve savaşlar yüzünden neredeyse dünya üzerinde ki bütün insanlar yok olma tehlikesi içine girmişti. Kardeşler kardeşleri öldürüyor babalar oğullarını katlediyordu. Bunun nedeni yüzyıllardır bilinmiyor Lakin bilinen tek şey insanların içinde ki anlamsız ve saldırgan öfke... Bazılarına göre bu öfkenin şeytandan geldiği söylenir. Kimine göre öfke insanoğlunun içinde ki en büyük karanlıktır.
Tanrı kendi yarattığı insanların böyle bir duruma geldiğini görünce dünya üzerinde üç erkek ve üç kadın yarattı. Bu üç kadın ve üç erkeğe " Kadim Türeyiş " adı verilir. Bu üç erkek ve kadının en belirgin üç özeliği vardır. " GÜÇ, GÜZELLİK VE ZEKA " Bu üç özelliğe göre güçlü olan erkek güçlü olan kadın ile evlendirilmiş, güzel erkek güzel kadınla evlendirilmiş, zeki olan erkek ise zeki kadın ile evlendirilmiştir. Bunun sayesinde düzeni yeniden kuran üç imparatorluk doğmuştur.
KANBOĞAN İMPARATORLUĞU; GÜÇ VE GURURU SİMGELER. BİLEK GÜÇLERİ BİNLERCE ASKERDEN DAHA HEYBETLİDİR . KILIÇLARI DAĞLARI BİLE İKİYE AYIRABİLECEK GÜCE SAHİPTİR. EN SEVDİKLERİ ŞEY SAVAŞ VE KANDIR. LAKİN GEREKMEDİKÇE ÖLDÜRMEZLER VE ZEVK İÇİNDE ÖLDÜRMEZLER. BÜTÜN SAVAŞLARI TANRI TARAFINDAN YAZILAN "SAVAŞ KİTABINA" GÖRE YAPILIR.
KIZIL KAPLAN İMPARATORLUĞU ; GÜZELLİK VE ASALETİN BAHŞEDİLDİĞİ YÜCE IRKIN KURDUĞU İMPARATORLUĞUN ADIDIR. BU IRK DA HER İNSAN RENKLİ GÖZLÜ VE RENKLİ SAÇLI OLARAK DOĞAR. BEYAZ TENLERİ AY GİBİ PARLADIĞI SÖYLENİR. SAVAŞMADAN, SADECE GÜZELLİKLERİYLE BİLE TANRI STATÜSÜ GÖRÜP İNSANLAR ONLARA TAPMAYA BAŞLAMIŞTIR. ONLARLA SAVAŞMAK İSTEYEN DEVLET NEREDEYSE HİÇ YOKTUR. ÇÜNKÜ SAVAŞ MEYDANIN DA ONLARLA KARŞILAŞAN İNSANLAR KILIÇLARINI BIRAKIP ÖNLERİNDE EĞİLMEYE BAŞLAMIŞLARDIR. BU IRKIN GÖZE BATAN EN BÜYÜK ÖZELLİĞİ ; AZINLIK OLSA BİLE BAZI İNSANLARIN GÖZLERİNİN VE SAÇLARININ KIZIL RENKTE OLABİLMESİDİR. KAN KIRMIZISI SAÇ VE GÖZ RENKLERİ O KİŞİLERİN ASKERİ STATÜSÜNÜ BELİRLER.
SON OLARAK, PEÇELİ KUZGUN İMPARATORLUĞU ; AKIL VE SİNSİLİĞİN BAHŞEDİLDİĞİ BİR IRK... ŞUAN BİLE DÜNYA ÜZERİNDE Kİ EN BÜYÜK ÖRGÜTLER KENDİLERİNE AİTTİR. ZEKALARI SADECE KENDİ İMPARATORLUKLARINI YÖNETMEKTE KULLANMAMIŞLARDIR. AYNI ZAMANDA BİRÇOK İMPARATORLUĞA SIZIP ONLARI YOK ETMEK İÇİN KISA ZAMANDA İYİ BİR MEVKİ İLE YÜKSELİP İMPARATORLUKLARI KISA SÜREDE İÇ SAVAŞLA YOK ETMİŞLERDİR. YOK EDİLEN İMPARATORLUKLARI KENDİ İMPARATORLUKLARINA KATARAK HEM BÜYÜK SAVAŞLARI ENGELLEMİŞLERDİR HEM DE GÜÇLERİNE GÜÇ KATMIŞLARDIR. BU KİŞİLERİN BİR SÖZÜ BİLE SİZİ HİPNOZ EDEBİLİR. BİR ANDA İÇİNİZDE Kİ BÜTÜN OLUMLU DÜŞÜNCELER SİLİNEBİLİR. HATTA KENDİ ÇOCUĞUNUZU, BABANIZI, ANNENİZİ BİLE ÖLDÜRMEYE SEBEP OLABİLİR. BU YÜZDEN SAVAŞ GÜÇLERİ FİZİKSEL SİLAHLARDAN DAHA ÇOK AKLİ VE SÖZEL SİLAHLARDIR. EN TEHLİKELİ IRK BİLE SAYILABİLİRLER.
Bartu Hanedanlığı Kanboğan İmparatorluğunun devamı olduğu kabul edilir. İşte bu gücümüzün kaynağıdır. En güçlü soy olarak dünyaya meydan okumamız bu yüzdendir. Bütün ırklar bizden korkuyor. Çünkü bizler hepsini yok edecek güce sahibiz. Şimdi beni iyi dinleyin çeriler. Size bu savaşı nasıl kaybedeceğimizi anlatacağım..."
Bir an herkes sustu. Herkes doğru mu duydum acaba ? Diyordu içinden. Çünkü Yüzbaşı Tardu o kadar heyecanlı anlatıyordu ki bazıları " Acaba yanlış mı konuştu ? " dediler. Fakat Yüzbaşı Tardu konuşmaya devam edince herkes kaşlarını çatıp onu dinlemeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRI SOYU
FantasyTanrı soyu olarak bilinen üç ırkın birleşiminden oluşan soy dünyada ki en büyük gücü elinde tutuyordu. Lakin bu soyun sadece efsanelerde anlatıldığı ve bu soydan kimsenin bulunmadığı biliniyordu. Bu soyun en belirgin özelliği doğuştan beyaz saçlı ol...