"Günün birinde bende öyle olmak istiyorum Tardu Ata ! Güçlenip düşmanların hepsini kılıçtan geçireceğim !! "
Yaşlı adam gülümseyerek en ön sıralarda oturan kısa siyah saçlı, kahverengi gözlü çocuğa bakıp gülümsedi. Çocuğun yüzündeki kararlılık hoşuna gitmişti. Bu hikayeyi her gün anlatmasının en büyük nedeni de buydu; küçük çocuklara güçlü insanların neler yapabileceğini gösterip onları güçlenmeye teşvik ediyordu.
" Tabi olabilirsin Yağız, sen güçlü bir çocuksun... eminim başaramayacağın hiçbir şey olmayacaktır. Sadece büyümen ve güçlenmen gerekiyor...
Orta sıralarda oturan bir kız sesli bir şekilde Tardu Ataya seslenmeye başladı. Sesi yüksek olduğu kadarda sitemkardı.
"TARDU ATA ! TARDU ATA... "
Tardu Ata yavaşça kafasını kıza doğru çevirdi.
" Efendim Çine..."
Kız hafif somurtarak konuşmaya başladı.
" Tardu Ata kızlarda Alp Kutay Han gibi olabilir mi ?"
Tardu Ata gülümseyerek yüzünü bütün öğrencilere döndü.
" Herkes Kutay Han gibi güçlü olabilir... Kızlar hiç üzülmesin, her erkeğin hayali çetin ve güçlü bir kadınla evlenmektir. Kadın bile olsanız yeriniz hiçbir erkekten aşağı kalmaz, hatta çoğu erkekten bile yüksek mertebede bulunursunuz. Düşünsenize bir kağanın hatunusunuz ! Kağan olmadığı zamanlar hanedanlığı bile yönetebilirsiniz. Bu yüzden hiç üzülmeyin. Güçlü bir hatunu kağanlar bile kaçırmaz. "
Kız mutlulukla kafasını çevirip diğer kızlara baktı. Ardından Tardu Ataya döndü.
" Ama Tardu Ata Ugan gibi bir Şad kağan olursa ben öyle biriyle evlenmek istemezdim. O zaman kağanla evlenmek çok da güzel bir şey değil... "
Bir anda bütün çocuklar en arkada oturan hafif uzun beyaz saçlı çocuğa döndü. Beyaz saçlı çocuk diğer çocuklara aldırmadan pencereden dışarı bakıyordu. Yüzünde uykulu bir ifade vardı.
Birkaç çocuk kısık kahkahalarla birbirleriyle konuşmaya başladılar.
" Bizim ihtiyardan Kağan olmaz ! Şuna baksana sanki on yaşında saçları ağarmış gibi Hahaha... Bu kağan olursa ben ülkeyi terk ederim..."
Tardu Ata güçlü öksürüklerle herkesi susturdu. Herkes bir anda Tardu Ataya bakmaya başladı. Tardu Ata birazda olsa ciddileşmişti.
" Sessiz olun çocuklar ! Bir Şadla böyle konuşmamalısınız ! Her ne kadar beceriksiz olsa da o Kutay Han'ın tek oğlu. Kutay Han'dan kalan son hediye... Onunda güçlenmesinde yardımcı olmalıyız. Yoksa Kutay Han'ın kemikleri mezarında sızlamaya başlar."
Tardu Ata sözle karışık Ugan'a laf sokuyordu fakat Ugan hala tek bir şey bile demedi. Sadece pencereden dışarı bakmaya devam etti. Sanki hiçbiri umurunda değildi fakat üzerinde ki küçümser bakışları hissedebiliyordu.
" Neyse çocuklar !! Yemek pişmiş olmalı , herkes yemeğini yesin, sonra işe devam ! "
Çocuklar tek tek küçük odadan çıkmaya başladı. Gökyüzünde gülümseyen bir güneş ve yanına yaklaşamayan bulutlar vardı. Sarıya boyanmış bozkırın aralarında göze çarpan rengarenk çiçekler inanılmaz derecede güzel bir görüntü veriyordu. Yakmayan sıcaklık çocukların tenine dokundukça gülümseyerek kollarını ovuşturuyorlardı. Neşe içinde atlaya, zıplaya yürüyen çocuklar gruplar halinde birkaç dakika uzaklıktaki büyük ateşe doğru yürümeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRI SOYU
FantasiTanrı soyu olarak bilinen üç ırkın birleşiminden oluşan soy dünyada ki en büyük gücü elinde tutuyordu. Lakin bu soyun sadece efsanelerde anlatıldığı ve bu soydan kimsenin bulunmadığı biliniyordu. Bu soyun en belirgin özelliği doğuştan beyaz saçlı ol...