Keyifli okumalar.
Christina Perri, Human
☆
Yıllar önce okuduğum işe yaramaz bir kitaptaki tek işe yarar cümle şuydu: İnsanın kullandığı ilk alet, başka bir insandır.
Hakan Günday
☆☆☆21 Şubat 2019
İnsan her ne olursa olsun çocukluğuna bağlı kalıyordu. Ne yaşarsa yaşasın, çocukluğunun yarattığı izden kaçamıyordu. Ne kadar mutlu olursa olsun geçmişten bir hatırayı hissettiği anda yıkılabiliyordu. Aynı şekilde üzgünse eski bir anının nefesini hissettiğinde mutlu olabiliyordu.
Ben mutlu olamıyordum. Benim en güzel anılarımın katiliydi geçmişim. Sanki elinde tuttuğu kanlı bıçakla, gülümsememi yok etmeyi bekliyordu.
Ama birkaç anım vardı ki, her gülümsememi uğruna feda ederdim.
Küçüklüğümde neredeyse hiç arkadaşım olmamıştı. Hiçbir arkadaşımın olmaması yanında pek fazla kişiyi de tanımazdım. Bu yüzden ilk arkadaşım kelebekler olmuştu. Yüzüme bir insanın sıcak nefesi değil, kelebeklerin kanat çırpışı etki etmişti.
Kelebeklerle oyun oynamayı ne kadar çok sevsem de her zaman sevgiye aç bir çocuk olmuştum. Çevremin kalabalık olmasını, herkesin beni sevmesini istemiştim. Elimde olmayan sebeplerden ötürü ne istediysem başaramamıştım.
Bir gün anneme, 'Niye evimize onlar dışında kimse gelmiyor?' diye sorduğumda, 'Evimiz şehrin dışında ya, o yüzden kimse gelemiyorlar,' diyerek beni kandırmaya çalışmıştı.
Birkaç kez bunu söylediğinde inanmıştım. Daha küçüktüm, inanmam normaldi ve annemin dediği gibi evimiz şehrin dışındaydı. Ürkütücü seslerin olduğu, ormanlık bir alandaydı. Orada oturmasaydım, bende asla gelmek istemezdim.
Anneme, niye hiç dışarıya çıkmadığımızı sormamıştım. Çünkü bunun cevabını en iyi nerede bulacağımı biliyordum. Kimsenin dudaklarından dökülmesine gerek yoktu, ruhumuzdaki acının izi cevaplıyordu.
Gözlerimi kapatarak nefes aldığımda kirpiklerimin titrek bir şekilde birbirlerine girdiğini hissettim. Zihnimdeki düşünceler susmadığı için önümde duran bardaktaki viskiyi hiç düşünmeden tek dikişte bitirdim.
Hayatım bir sürü yalan üzerine kuruluydu. Cümlelerim, hayatımın üzerindeki yalandan daha zehirliydi. Çünkü hayatımın üzerindeki yalan sessizlikle cezalandırılsa da, dudaklarım konuşmakla idama mahkûm edilmişti.
Evimize gelen kişileri düşündüğümde yüzümü kaplayan tiksinti ifadesini engelleyemedim. Ardından bardağı doldurup tekrar bir dikişte bitirdim.
O adamlar gelir, kapıdan birkaç parça eşya bırakır ve çekip giderlerdi. Anneme her gelişlerinde ne söylüyorlarsa, uzun bir süre kendisine gelemezdi. Güneş gibi gülümsemesinin önü, yağmak için an kollayan bulutlar tarafından kaplanırdı.
Bundan ve onu üzen her şeyden öldüresiye nefret ederdim.
O an aklıma düşen kişiyle elimde tuttuğum kalemi sıkmaya başladım. Ucunun tenime battığını hissediyordum ama umursamadım bile. O adam sıfatını hak etmeyen şerefsiz, bazenleri uğrar ve giderdi.
Diğerleri içeriye girmezken o girer ve her şeyi mahvettiğinden emin oluncaya kadar çıkmazdı. Sanki mahvedecek çok şey bırakmış gibi davranırdı.
Elimdeki kalemin kırılmasıyla ortaya çıkan çatırtıyla biraz daha bastırmaya devam ettim. Yoğun acı aldığım alkolle hafiflerken elimden sızan kanın sıcaklığının tenimde yarattığı hissiyatı çok rahat almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeryüzündeki Yıldızlar
Ficción General"Ben yaptıklarımdan dolayı sadece ölülerden özür dilerim. Ve sevgilim," parmaklarımı narin bir şekilde çenesinde gezdirdim. "Sakın beni senden de özür dilemek zorunda bırakma."