15☆Hiçbir Şey

121 12 3
                                    

Keyifti okumalar. :)

Bebe Rexha, Steady

Sufle, İçinde Aşk Var


Kimseye iyi veya kötüdür demekte acele etmiyorum. Çünkü insanlar beni her zaman şaşırtmayı başarmışlardır.
T. Eliot
☆☆☆

12 Mart 2009

Benim için nefretle yaşamak, nefes almak gibi bir şeydi. Bazı zamanlar kendisini belli ediyor ve unutturasıya kadar rahatsız ediyordu. Unuttuğumu zannettiğim anlarda da fark ettirmeden varlığını sürdürüyordu.

Bir gün nefes almayı bırakınca ölecektim.

Nefretim bitince de ölecektim.

Ben kendimden nefret etmeyi ne zaman bırakırsam, işte o gün ruhumun mezarı kazılacaktı. O mezarın içinde debelenirken, kendi sonumu imzalayıp son nefesimi teslim edecektim.

İçimdeki öfke olmadan, kendime nasıl yaşanacağını öğretememiştim ki. Bu yüzden nefret etmekten vazgeçemezdim. Benim için nefes alamamaktan farksız olurdu.

Dudaklarımın arasından sıkı bir nefes kaçarken, yumruklarımı biraz daha sıktım. Eklem yerlerimin bembeyaz kesildiğine emindim. Öfkem bedenimden çıkmak için yol arıyordu. Ona bu istediğini kontrolsüz bir şekilde verirsem, herkesin canı tahmin edilemeyecek kadar çok yanardı.

Sakinleşmek için gözlerimi yavaşça kapattım. İçimden üçe kadar saymaya çalıştım.

Ondan ve kendinden ölesiye nefret ediyorsun biliyorum.

Bir.

Tüm olanlar sizin suçunuzdu.

İki.

Bu suçu şimdi deşemezsin. Çünkü ruhundan akan kan eklemlerinden dökülürse, öfken salınır. Bu büyük bir yıkım olur. Çok büyük...

Üç.

Gözlerini aç, çünkü düşmanın gözlerini kapattığın an üzerine atlayacaktır.

Az önce gözlerimde yer eden öfke, kendisini usulca sakinliğe bıraktı. Dışarıdan bakan birisi benim hissetmiyor, hatta ruhumun buz tuttuğunu düşünebilirdi. Ama karşımdaki kişi  için böyle gözükmediğimi biliyordum.

Benim ruhumda saklanan duygularımın her birine maske takılsa ve onun ruhunun gözleri kör olsa, yine de hiç zorlanmadan nefretimin yerini bulabilirdi.

İkimiz de hazır pozisyonuna geçtiğimizde, düdüğün tiz sesi kulaklarımı doldurdu. Onun dudakları alayla kıvrılırken, gard pozisyonunu alıp, sağa ve sola doğru ufak adımlar atmaya başladı.

Benden atak bekliyordu. Yıllarca hep böyle olmamış mıydı? O kaçmıştı, ben oyunlarımı oynamıştım. Ardından o saldırmıştı, bende hiçbir zaman yaptığının altında kalmamıştım. Temeli birbirimize zarar vermeye dayanan, ruh sömürücü bir döngüye girmiştik. O döngüden ikimizin de insanlığı sağ çıkamamıştı.

Ona doğru ufak adımlar atarken çenem yere doğru bakıyordu. Başparmağım avuç içi boğumlarıma denk gelecek şekilde yumruk yaparak sol kolumu kaldırdım. Sağ kolum çenemin altına giderken, sol yumruğunu ona doğru savurdum ve olabildiğince hızlı çektim.

Sol direkt vuruş taktiğinden kolaylıkla kurtulunca, aldığı gard pozisyonunu bozmadan alaylı gözlerle beni süzdü.

"Gerçekten, hamlen bu muydu?"

İfadesiz bakışlarım yüzünde dolanırken sözlerine cevap vermeden, ona doğru ufak adımlarla sağ ayağımın tabanına başlamaya çalışarak, parmak ucunda ilerlemeye başladım. 

Yeryüzündeki YıldızlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin