•1•

19.8K 657 343
                                    


Önemli...

Bu hikaye Teşekkür ederim adlı hikayede geçen "Mete" karakterinin hikayesidir. Ve Teşekkür ederim okunmadan okunması tavsiye edilmez. Önce onu okumanız, sonra buna gelmeniz anlatım açısından daha iyidir.

İyi okumalar♥️



Büyük bağırışlardan sonra hep kötü birşey olur. Eğer ki bu bağrışlarla beraber abiniz sizi yatağınızdan sertçe yere atmaya çalışıyorsa, orada daha da kötü şeyler oluyor demektir.

Genç çocuk mızmızlanıyor ve okul için kalkmak istemiyordu. Ama abisi onu değişik uyandırma şekilleriyle uyandırmaya çalışıyordu.

"Mete hemen kalk yoksa üzerine su dökeceğim! Saat kaç oldu geç kalacaksın! Daha kahvaltı yapacaksın!"

"Ya abi birazcık daha uyuyabilir miyim?"

"Bak kalkmazsan Uğur'u çağıracağım, o bir şey deyince hemen yapıyorsun."

"Tamam, tamam eniştemi çağırma kalktım."

Yaklaştık on yaşlarına geldiğinde artık Uğur abi değilde enişte demeye başlamıştı. Tabi bu Uğur'un da çok hoşuna gitmişti.

"Bak hala kalmıyor! Geç kalacaksın! Hem hızlı ol bugün Deniz için bakıcı gelecek."
Deniz Uğur ile Doğan'nın evlatlık aldıkları kızlarıydı. Daha bir buçuk yaşındaydı ve onu çok seviyorlardı.

"Kim ki bu bakıcı?"

"Genç biriymiş, paraya ihtiyacı olduğu için onu seçmemizi istedi bizde onu seçtik. Umarım iyidir."

"Merak etme yiğenime zarar veren her hangi birini keserim."

Psikopat gibi gülmeye çalışıp, onu ben korurum manasında bakışlar atıyordu. Doğan Mete'ye salak bu çocuk diyerek baktıktan sonra gıcıklığına bağırdı.

"Uğur, Mete kalkmıyor!"

"Ya neden öyle diyorsun kalktım ya!"

"Bu kalkmış halin mi?"

Oturma odasından Uğur'un sesi gelmeye başladı.

"Mete neden uğraştırıyorsun abini."

"Yalan söylüyor enişte kalmışım ben burada ya. Aa çık da üzerimi giyeneyim abicim."

Abisine sinsi sinsi bakarken Doğan da odadan çıktı. Tam yatağına geri yatmaya çalışırken Doğan kapıdan içeriye doğru bağırdı.

"Kalk üzerini giyin!"

"Aman be."

Mızmızlanarak da olsa üzerini giyinmeye başladı. Okula gitmek istemiyordu ve şu an yapmak istediği tek şey uyumaktı. Üzerini giyinip oturma odasına doğru geldi, abisi kahvaltıyı çoktan hazırlamış kendisini bekliyordu. Eniştesi ise Deniz'i kucağına almış onu seviyordu.

"Hadi gelin artık. Uğur işe geç kalacağız hadi ama."

Uğur mızmızlanarak kızını yatağına geri bırakıp sofraya oturdu.

"Mete bakıcıyı bugün sen karşıla tamam mı? Bizim işe gitmemiz lazım, sen okula gitmeden bak bakalım tam olarak nasıl biri. Tamam konuştuk falan, iyi biri de gene de. Bir şey olursa hemen ara tamam mı?"

"Tamam enişteciğim, sorun yok ben hallederim"

"Mete varya seni döveceğim."
Dedikten sonra ona vurmaya çalışıyormuş gibi yapıyordu.
"Neden ya?"
"Uğur bir şey deyince hemen tamam diyorsun. Beni niye uğraştırıyorsun velet."
Tripli bir şekilde kardeşine bakmaya başladı. Bu sırada Uğur gülüyordu.
"Üzülme abicim."
Doğan kardeşine gıcık gıcık baktıktan sonra gülüp yemeğine devam etti.

Bir süre sonra hepsinin kahvaltısı bittiğinde, Doğan ve Uğur işe gittiler. Mete ise evde tek başına kalmış, dedikleri bakıcının gelmesini bekliyordu. Daha sonra okula gidecekti. Doğan ve Uğur işe gittiği zaman Deniz'e bakan biri olmak zorundaydı, ve bu yüzde de bir bakıcı tutma kararı almışlardı. Bir kaç kişiyi araştırdıktan sonra, genç bir çocuğun paraya ihtiyacı olduğunu ve bu yüzden de kabul etmelerini istemişti.

İyi ve temiz bir çocuk olduğunu anladıklarında kabul etmişlerdi. Çocuk sabahçı olarak okula gidiyordu ve çıktığı gibi onların evine gelecekti, zaten o zamana kadar da Mete evde olacaktı. Daha sonra anlaşmalarına göre Doğan ve Uğur gelene kadar da genç çocuk evde kalacaktı.

Mete sıkılmış bir şekilde beklemeye başladı, telefonu ile ilgileniyor kız erkek fark etmeksizin insanlara mesaj atıyordu. Bir süre sonra kapının sesini duyduğunda hemen kapıya koştu ve açmaya gitti. Kapıyı açtığında güler yüzlü bir şekilde kendi yaşlarında genç bir çocuk ile karşılaştı. Genç çocuk ciddi anlamda yakışıklıydı, gülüşü güzel ve yüzü sanki ay gibi parlıyordu.

"Merhaba."
"Merhaba, gel içeri."
Genç çocuk ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Hala yüzünde şirin bir tebessüm vardı.
"Deniz nerede?"
Mete genç çocuğu, Deniz'in bulunduğu odaya getirdi. Şu anlık bir sorun yoktu çünkü, küçük bebek mışıl mışıl uyuyordu.

Mete içinden kendi kendine konuşmaya başladı. Allah'ım sen ne güzel şeyler yaratıyorsun böyle. Şunun yakışıklığına bakın ya, düşüyorum galiba. Diye diye kendi içinden çocuğu övüyordu. Her zamanki o çapkın bakışını yüzüne yerleştirdi. Çarpık bir şekilde gülmeye başladı. Bu çocuk onun olmalıydı.
"Adın ne bu arada?"
"Buğra. Senin?"
"Bir saniye bir saniye. Nereden tanıdık geliyorsun diyordum bende, hiç adı Küçük çiçekler olan bir kreşe gittin mi?"
Genç çocuk biraz düşündü ve cevap verdi.
"Sanırım evet neden ki?"
Mete güler yüzlü bir şekilde Buğra'ya yaklaştı.
"Tombul yanaklı arkadaşım benim."
"Ha sen?"
"Ben?"
"Mete değil mi?"
"Evet."

Mete içten bir şekilde gülmeye başladı. Küçüklük arkadaşını bulmuş olduğu için mutluydu. Ama bu çocuk şu an hiçte tombul yanaklı değildi, kreşte ona hep öyle derdi ve bu sayede onu tanımıştı. Genç çocuk daha çok yakışıklı bir hal almıştı. Buğra da sırıtmaya başladı.
"Daha sonra hiç görüşememiştik."
"Evet, farklı okullara yazılmıştık sanırım."
"Öyle olmuş olmalı."
Mete okula gideceğini  unutmuş genç çocuk ile konuşuyordu. Zaten çapkın bir çocuktu ve böyle yakışıklı birini bırakmaya niyeti yoktu. Onu yatağa atmadan bırakmazdı.

_____________________________________________________________________________

Hehehehe selam gençler. İlk bölüm nasıldı? Kısa biraz ama ilk bölümleri kısa tutmayı severim.

Bu arada Mete daha bir şey hissetmedi sadece çok çapkın şerefisiz.

Büyük Mete'yi sevdiniz mi bakalım.

~Bakıcı~ •bxb•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin