Yine bir gün ve yine Buğra için açılan kapı. Öpücüğün ardından bir gün geçmişti ama her şey normale dönmüştü.
Buğra daha fazla kafaya takmamayı planlıyordu, ne de olsa bir şakaydı. Her ne kadar bu öpücük unutmayacağı bir şey olsa da, denemeye çalışıyordu. Kendisine kapıyı açan kişiyi gülerek bakıyor ve ellerindeki şeyi düşürmeden ayakkabısını çıkarıyordu. Dirseği ile Mete'den destek aldığında, karnının hafiften kasıldığını hissetti. Bu onu biraz endişelendirmişti, sanki daha önce kimse onunla temas etmemiş gibi saçma sapan hallere girmesi sinirini bozuyordu.
Buğra ayakkabılarını çıkardığında O'ndan uzaklaştı ve içeri girdi.
"Dondurma aldım seversin değil mi?"
Mutlu bir gülüşle ona bakıyordu. Elindeki dondurmaları gösteriyor ve sırıtıyordu.
"Nerden esti?"
"Kutlama niyetine aldım."
"Neyin kutlaması bu?"
"Sınavdan 98 aldığımın kutlaması."
Dedikten sonra şirince göz kırptı.
"Eriyor hadi yiyelim. Deniz iyi mi?"
"İyi iyi odada."
"Ben bi bakıp geleyim, tutar mısın şunları?"
Elindeki dondurmaları Mete'nin eline tutuşturduktan sonra, Deniz'i kontrol edip geldi. Her şey yolundaydı.Mete'nin elinden bir dondurmayı alıp, yemeğe başladı. Mete ise ara ara ona bakıyor, kendisine çekip öpmemek için zor tutuyordu. Kendisinde bıraktığı etkileye oda inanamıyor ve şaşırıyordu. O'na karşı daha farklı hissediyordu.
İkisi de dondurmalarını yiyip bitirdiler ve Mete'de -hiç istemesede- okula gitti. Buğra ise evde her zamanki şeyleri yapıp sıkılarak Deniz'in odasında öylece durmaya başladı.
Mete burada olduğu zaman onunla koşuyordu ve zaman geçiyordu, ama şu an yoktu ve yine -her zaman olduğu gibi- sıkılıyordu. Bir süre sonra ayağa kalkıp oturma odasına doğru geldi, sessiz bir şekilde şarkı söylüyor ve ritme göre ayağını oynatıyordu.
***
Mete artık okuldan gelmiş, Buğra da daha az sıkılır olmuştu. Zaten şu an Deniz'in odasında onunla oynuyolardı. Deniz'in fırlattığı topu geri getiriyorlar, küçük çocuk da bu olaya çok gülüyordu. Deniz fırlattığı top fazlaca ileri gittiğinde Buğra topu almak için gülerek ve önüne bakmadan eğilerek topu almaya çalıştığında kapağı açık dolabın kapağının sivri yerine kafasını sertçe çarpacağımız bilemezdi.
Fazlasıyla sert kalktığı için fazlasıyla açılmıştı. Dengesini kaybedip yere oturur pozisyonda düştü. İstemsizce ağzından acı iniltileri çıkmaya başladı.
Gözlerini kapatmış kendisine gelmeye çalışıyordu. Bu sırada Mete koşarak gencin yanına gelip çöktü.
"Buğra iyi misin?"
Genç çocuk cevap vermedi, kendisine gelmek ile meşguldü.
"Kanıyor."
Buğra elini çarptığı yere götürdüğünde büyük bir şişkinlik ve kanla karşılaştı.Buğra bir an yüzünün birinin elleri arasına alması ile ne olduğunu şaşırdı.
"Buğra?"
"Bir an hafıza kaybı geçireceğim sandım."
Buğra hafif tebessüm etti. Mete ise üzgündü.
"Endişelendim ama."
"Acıyor."
Buğra çocuk gibi konuşup gence bakıyordu. Hala yüzü gencin elleri arasındaydı, ama bundan rahatsız olmamıştı. Aksine kendisi ile ilgilenen biri olduğunu için, daha iyi hissetmişti.
"Gel pansuman yapalım şuna."
Buğra kafasını tamam anlamında sallamak istese de, bu başının ağrımasına sebep olmuştu. Yüzünü ekşitti. Dengesini toplayarak ve Mete'den destek alarak ayağa kalktı.Oturma odasına geldiklerinde Mete onu oturdu ve hemen pansuman için malzemeler aldılar. Mete hemen yanına oturduğunda kalbinin neden bu kadar hızlı attığını anlamıyordu.
Onu böyle görmek kalbinin en derinliklerinde bir acıyı ortaya çıkarıyordu. Öylesine korku dolmuştu ki içi, ellerinin titremeye başlamıştı. Hızlı hızlı nefes alıyor ve karşısındaki gencin iyi hissetmesi için elinden geleni yapmaya çalışıyordu.
Gergin olduğu her zaman gibi dudaklarının içini ısırmaya başlamıştı. Eline aldığı ıslak bir bezi -kanı temizlemek için- gencin alnına doğru yaklaştırdı. Elleri titrediği için güzelce yapamıyordu, Buğra kaşlarını çatmış bir şekilde gencin neden bu kadar korktuğunu anlamaya çalışıyordu.
Titreyen eli elliyle tuttu ve aşağı indirdi. Ama hala tutmaya devam ediyordu.
"Ellerin titriyor."
"Gerilince ve korkunca öyle olur."
Buğra gencin yüzünde bir ifade ararmış gibi bakmaya ve incelemeye başladı.
"Korktun mu ki?"
"Yani evet, daha kötü bir şey olabilirdi. Çok dikkatsizsin."
"Ama bir şey olmadı. Sadece şişti ve kanadı."
Mete kendisine anlam veremiyordu. Ne zaman birinin canı yanması yerine kendisinin yanmasını tercih eder olmuştu. Kafası fazlasıyla karışıktı, neden bu kadar endişelendiğine anlam veremiyordu.Mete gencin ellerinden kendi ellerini ayırdı ve daha sakin bir şekilde yarayı temizleyip, yara bandı taktı.
"Hala acıyor mu?"
"Çok acımıyor da sersem gibiyim."
"Dinlenmek ister misin?"
"Deniz ne olacak?"
"Ben ilgilenirim."
"Teşekkür ederim."Mete hem gence tebessüm ediyor, hem de teşekkür ederim lafının kendisine söylenmesine gülüyordu. Bu kelime resmen abisi ve eniştesinin kelimesi gibi olmuştu. Bir an ağzından istesizce o kelimeler döküldü.
"Teşekkür ederim, beni yalnızlığa mahkum etmediğin için hem kardeşimi kurtararak hemde hayatıma girerek."
"Ne?"
"Abimin enişteme bir çok kez söylediği kelimeler. Ezberledim resmen."
"Çok güzelmiş."Buğra koltuğa ayaklarını koyup kafasını yerleştirdikten sonra gözlerini kapattı. Uykuya dalması uzun sürmemişti.
"Buğra? Uyudun mu?"
Cevap gelmeyince uyuduğunu anladığı gence yaklaştı ve uyanıkken fazla bakamadığı o surata bakmaya başladı.Bir kere, iki saniyelik de olsa öptüğü dudaklara baktı. Pembe ve ıslak dudaklar onu tekrar öpme isteği uyandırıyordu. İçinden tekrarladığı sözleri hala tekrarlamaya devam ediyordu. "Benim olmalısın." Onun olmasını fazlasıyla istiyordu. O dudakları bir çok kez öpmek, ama şaşırdığı nokta ise şuydu. Diğer herkes gibi onun olduktan sonra bırakma isteği yoktu. Herkese karşı böyleydi ya, onun olduktan sonra onun için biterdi. Ama onu birden fazla istiyordu.
Gence yavaş yavaş yaklaştı ve nefesi dudaklarına gelebilecek bir şekilde konuştu.
"Sanat eseri gibisin, öyle yakışıklı öyle mükemmelsin ki bir bakıcı bu kadar yakışıklı olmamalıydı."
Daha sonra kafasını çekip gence bakmaya devam etti.
______________________________________
______________________________Bölümü beğendiniz mi? 💕
Sizi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Bakıcı~ •bxb•
Teen Fiction"Sanat eseri gibisin, öyle yakışıklı öyle mükemmelsin ki. Bir bakıcı bu kadar yakışıklı olmamalıydı." •Teşekkür Ederim adlı hikayedeki Mete karakterinin kendi hikayesidir. O okunmadan da konu anlaşılır.•