•8•

5.9K 401 80
                                    

Yavaş haraketler ile ayakkabılarını giyiyordu genç, bugünlük işi bitmişti ve artık gidecekti. Ayakkabılarını giydiğinde kafasını kaldırıp bakışlarını Mete ile birleştirdi.

Mete bir an kendisine yaklaşınca kalbi teklemişti, istemsizce kafasını geriye doğru çelmişti ama Mete yaklaşmış ve alnındaki yara bandına hafifçe dokunmuştu.

"Acımıyor değil mi?"
Bir an istemsizce gülmeye başladı, pembe dudaklarını incelmiş şekilde gülüyordu. Gözlerini gözlerinden ayırmadan öylece bakıyordu.

Bu güzel hissi sevmişti, her ne kadar korkutucu olsa da sevmişti. Sanki içini bir sıcaklık kaplıyordu, içi bi' huzur kaplıyordu. Sanki ayakları birdenbire yerden kesilecek ve bir anda uçmaya başlayacakmış gibi hissediyordu. Hiç bir şey söylemeden ona öylece bakmaya devam etti. Donup kalmış gibiydi, içine doğru gelen sıcaklığı düşünüyordu.

Gözlerine hiç bu kadar dikkatli bakmamıştı, o gözlerin fazla güzel olduğunun nasıl farkına varamamıştı?

Sanki yıllardır aradığı huzur buradaydı, tam şu kapının önünde. Beş saniyelikte olsa, hayatındaki huzuru bulmuş gibiydi.
Kendisini düşüncelerden ayıran Mete'nin sesi oldu.
"Buğra?"
"Hı, efendim."
"Gitmiyor musun?"
"Gidiyorum."

Tam arkasını dönüp gitmeye yeltendiğinde onu engelleyen şey, elinin tutulması oldu. Tekrardan bakışlarını gençle birleştirdi. Mete gencin elini bıraktığında yutkunup konuştu.
"Yarın cumartesi abimler işten erken geliyor biliyorsun, diyorum ki onlar geldikten sonra seninle bir kafeye falan mı gitsek?"

Gözlerini kısmış gencin cevabını merakla bekliyordu. Buğra bir süre düşünüyormuş gibi yaptı.

"Olur"
Mete büyük bir mutluluk ile gülümsedi. Buğra da aynı şekilde gülümsedikten sonra, arkasını dönüp gitti ve Mete de kapıyı kapattı. Ama o aptal sırıtış hala yüzündeydi.

Bir anda salonun ortasında zıpladı.
"Yesss!"

Sustuğunda abisinin ve eniştesinin seslerini duydu. Odalarında konuşuyorlardı ama seslerini duyabilmişti. Yavaş ve sinsice onların odasının kapısının aralığından onlara bakmaya başladı.

Uğur uzanmış, ve sağ kolunu yana doğru açmıştı, Doğan'ında kafası Uğur'un kolunun üstündeydi. Uğur sol eliyle genç adamın saçlarını okşuyordu. Doğan ise, Uğur'u izliyordu.

"Saçlarını okşamayı özlemişim."

"Bende saçlarımı okşamanı özlenmişim."
Mete yüzündeki gülümseme ile onları izliyordu.
"Hatırlıyor musun? Hastanede yanıma gelmiştin, gözlerin kıpkırmızıydı ve uyuyamıyorum diyordun."
"Hatırladım tabiki."
"Sonra sana doğru geldim ve kafasını koltuğun üzerine yatırdım, o zaman öylesine mükemmel gelmiştin ki bana. Yumuşak saçlarını okşamak, parmak uçlarımın onlar üzerinde gezmesi fazlasıyla mükemmeldi."
Doğan gülümsedi.

"Bende orada uyuduktan sonra çok kötü bir rüya görmüştüm, bir an Mete nerde diye telaşlanmıştım. Ama bir baktım ki sana sarılarak uyuyor. Ama sen yaralıydın bunu yapmalıydın. Sonra beni sakinleştirmiştin, sesinin öyle güzel bir tonu var ki, konuştuğun kişiyi sakinleştiriyorsun.

Rüyamın etkisinden çıkabilmiştim senin sayende."
Mete hala onları izlemeye devam ediyor ve gülümsesine engel olamıyordu. Küçüklüğünden beri Uğur'a hep hayranlık duymuştu ki hala devam ediyordu.

Onlar dudaklarını birleştirdiğinde Mete onları yalnız bırakıp kendi odasına geldi. Dolabının kapağını açıp, yarın için kendisine en güzel kıyafeti seçmeye başladı.

~Bakıcı~ •bxb•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin