•13•

5.3K 378 66
                                    

Boğuk sesler kafamın içinde yankılanıyormuş gibi hissediyordum. Sanki belirli sesler kafamı delip geçmeye çalışıyormuş gibiydi. Etrafın sadece bir karanlıktan ibaret olduğunu görüyordum. Gözlerimi artık açmaya başladığım da başlarda bulanık görüyordum.

Görüntüm netleştiğinde bana bakan Mete'yi gördüm. Ürkekçe ve heyecanla bana bakıyordu. Son bir kaç dakikamı aklımdan geçirmeye çalıştım. Mete yanıma gelmişti, onunla biraz konuşmuştuk ki, gitmeden evvel beni öpmüştü. Bende karşılık vermiştim. Ama sonra ne olmuştu da buradaydım.

Kafamı kaldırmaya, haraket etmeye çalıştım. Ama kafamda hissettiğim büyük bir acı ve zonklama hissi ile hiçbir şey yapamadım. Kafamı geri yerine koyarak yüzümü buruşturdum. Konuşmak için dudaklarımı araladığımda boğazımın fazlasıyla kuru olduğunu hissettim. Sanki konuşmama engel olacak gibiydi. Yada beni konuşturmayacak.

Cılız ve fazlaca kısık çıkan sesimle sordum.
"Tam olarak ne oldu?"

Mete kafasını aşağı indirdi, bir süre konuşmadı. Öylece yere baktıktan sonra kafasını kaldırıp gözlerini benimle birleştirdi. Bense merakla onu dinlemeye başladım.
"Benim yüzümden oldu. Ne diye geldim ki oraya?"

Söyledikleri anlamsız geliyordu, hafifçe kaşlarımı çattım. Ama cevap veremeyecek kadar susuz ve yorgun hissediyordum.

"Ben oraya gelmeseydim, sen hiç dışarı çıkmamış olurdun. Sen hiç dışarı çıkmasaydın senin canını yakmazlardı."

"M-mete"
"Hayır, şimdi senin suçun falan değildi deme bana. Öyle olduğunu biliyorum."
Yine sustum, bir şey söylemiyor onu dinliyordum. Ama dediklerinin hiç birine katılmış değildim.
"Özür dilerim. Seni öpmemeliydim."

Yutkunmaya çalıştım, ama kurumuş bir boğaz ile bunu başaramadım. Yorgun gözlerle ona bakıyordum. Gerçekten pişmanlık mı var diye bakışlarını araştırıyordum. O öptü bende karşılık verdim. Vermek istedim, verdim de.

O dudakları öperken mükemmel hissetmiş olmam ve onun bunu yapmasaydım demesi. Dudaklarımın içini ısırıyor, söyleyecek herhangi bir şey arıyordum. Bir şey demeliydim. "Hayır iyiki öptün." mü demek istiyordum. Yada demem lazım mıydı?

Yada "Evet bence de" mi demeliydim? Ama neden böyle düşünmüyorum. Neden "Seni öpmemeliydim" dediğinde "Bence de öpmemeliydin!" diyemiyordum. Daha doğrusu neden böyle demek istemiyordum?

Ona karşılık verdiğim her saniye için neden pişmanlık duymuyordum? Neden şu an da "Geri zekalı tekrar öp beni!" diyesim vardı?

Kafam zaten yeterince zonklarken daha fazlalaşmaya başladığını hissetmiştim. Aklımdan binbir türlü şeyler geçerken hiçbir şey söylememek ile yetindim. İçimdeki duygunun adı ise "Hayal Kırıklığı"

Pişman mı olmuştu? Ben ise ona neden karşılık verdiğimi bilmiyor iken bile pişman değilim. İçimdeki sıkıntı her geçen saniye büyüyordu, buna mani olmaya çalışmak yerine bende daha da büyültüyordum sanki. Şu an da ona olan aşkımı kabul ederek. Başardın pislik! Beni kendine aşık ettin! Ama bunu yüzüne söylemek yerine içimden haykırıyorum. Neden biliyor musun peki?! Çünkü beni öpmekten pişman olduğun için!

İçimde fırtınaların koptuğunu hissederken, dışımdan ise sadece kaşlarımı çatmış ona bakıyordum. Yattığım yerden doğrulmak, yakasına yapışmak ve kendime çekip "Bunun için pişman olamazsın!" dedikten sonra dudaklarına dudaklarımı kapatmak istiyordum.

O nefesi tekrar dudaklarım üzerinde hissetmek istiyordum. Nefesimin tekrardan kesilmesini, kalbimin duracakmış gibi olmasını istiyordum. Sanki bir anda ölecekmiş gibi, bir daha gözlerimi açamayacakmış gibi gözlerimi kapatmak istiyordum.

İçimden gelen ağlama hissi kafamdaki acıdan mıydı? Yoksa kalbimdeki acıdan mı?

Kafamı bir kez daha kaldırmaya çalıştım, ama bir kez daha canım yanması sonucu bunu başaramadım.
"Buğra lütfen kalmaya çalışma. İyileşeceksin ama şimdi bunu yapamazsın."

Bakışlarımı tavana diktim ve öylece baktım. Onun bana baktığını hissediyordum, ama sanki ona bakmamak için direniyor gibiydim. Aşk sinir bozucu şeyden başka bir halt değildi. İnsanın canını yakmak için bir anda ortaya çıkan boktan bir şeydi.  Bir anda Mete'nin sesi ile irkildim. Bir anda neden bu kadar sinirlendiğini anlayamamıştım. Gözlerim tavanda ama bütün her şeyimle onu dinliyordum.

"Varya bunu sana yapanı bulduğum dakikada onu öldüreceğim. Sen nasıl benim... O nasıl insaların kendi... O geri zekalı neden insanların hayatlarına karışıyor ki?... Çok sinir bozucu!"

Bir cümleye başlıyor, sonra sanki vaz geçerek devamını getirmiyordu. Benim neyime diyecekti? Arkadaşıma mı? Kardeşime mi? Belki bir şey değildir sevdiğime. Bunu demezdi, sadece öpmüştü ya. Daha önce yaptığı gibi. Arkadaşlarına yapmış olduğu gibi belki de.

Sinir bozucusun biliyorsun Mete değil mi? Şerefsiz ve pisliksin! İçimden sana saydırdıklarımı duyuyor musun? Bunları duymanı o kadar isterdim ki. Beni nasıl bu kadar aşık edebildin? Neyine aşık oldum ben senin? Yüzüne mi?

Hayır yakışıklısın ama yüzüne değil. Peki saçlarına mı? Yine hayır, önlerine dökülen mükemmel saçların var ama bu bir sebep değil.

Peki ya çapkınlığın. Çapkın hallerine aşık olmuş olabilir miyim? Bu tabiki de hayır. Sanırım senin aşık olduğum şeyin 'İnsanlara hayranlığın'

Hayran olduğun insana öylesine bakıyorsun ki, yada sevdiğin insana hayran oluyorsun. Neden seninle konuşuyormuş gibi geçiriyorum ki bunları içimden? Şu an karşımdasın, ağzın oynuyor bana bir şeyler söylüyorsun ama ben o kelimeleri anlamayacak kadar dalmışım. Sonra odadan çıkıyorsun, ama ben hala içimde seninle konuşuyormuş gibi konuşuyorum.

Neyse hayranlığın Mete, hayran olduğun insanı yani sevdiğin insanı öylesine özelleştiriyorsun ki. Senin gözünde bir kahraman gibi. Bana da böyle bakıyorsun sanmıştım. Bana da hayran oluyorsun sanmıştım. Sanki hayran olunacak bir tarafım var gibi.

Çok gevşek gibi gözüküyorsun ama çok kırılgansın. Özellikle sevdiklerine karşı. Ayrıca her ne kadar acı şeyler yaşasan da çocukluğunu çok seviyorsun. Enişten ile abinin aşklarına öyle hayranlık ile bakıyorsun. Sanki sende aynısını ister gibi. Sana aynısını verebilirim biliyor musun? Sana aynısını verebilirim. Senin Uğur'un olabilirim. Sende benim Doğan'ım Seninle olabilirim. Sana teşekkür edebilirim.

Onların birbirlerine olan aşkını ilk fark eden de senmişsin ya. Bunları anlatırken ki surat ifaden fazlasıyla tatlıydı. İşte bu zamanlar sana aşık oldum. Gerçi farkına varamamıştım ama olmuşum. Erkek olman da umurunda değil. Neden çünkü cinsiyet hiçbir şey. Ben senin ruhuna aşık oldum ve ruhların cinsiyeti yoktur. Benim ruhum senin ruhuna aşık oldu.

Keşke bunları yüzüne söylesem. Neden yapmıyorum ki? Korkuyor muyum? Neyden? İncinmekten mi? Yoksa onu incitmekten mi? Belki de onun hayran olacağı tipten değilimdir.

Ben düşüncelerim içinde boğuşurken, onu elinde poşetler ile içeri girdiğini gördüm. Bana doğru yaklaşıyor ve gözlerimin içine bakıyordu. Elindelileri yere bırakıp yatağın kenarına oturdu. Zorla olduğu belli olan bir gülümseme ile güldü.

"Sana aynısı verebilirim."
"Ne?"
Anlamadığını belli eden bir surat ifadesi ile bana bakıyordu. Bir parmadığımı yavaşça onun parmağına değdirdim. Kurumuş boğazım yüzünden zar zor konuştuğum halde konuşmakta ısrarcıydım. Parmağımı onun parmağına kilitledim. Kafamın acımasını umursamadan hafiften doğruldum.
"Senin Uğur'un olabilirim. Sende benim Doğan'ım olabilir misin?"

_______________________________________________________________________

Selam canım ben amcanım. Bölümü beğendiniz mi? Birde dilenci değilim bir oyunuzu alıp çıkacağım. 👌🌹🤪

~Bakıcı~ •bxb•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin