Kesik kesik nefes verdi geç çocuk. Ağzını açıyor bir şey söylemeye yelteniyor ama tekrardan susuyordu. Bunu bir kaç defa tekrarladı ağzını açtı, tam konuşacaktı ama ne diyeceğini bilemeden yine sustu.
"Iıı... a... b...ben..."
Yutkundu geç çocuk, sanki konuşmaya çalışan bir dilsiz gibiydi.
"B...ben ş... şey."
Artık konuşamayacağını anladığında sustu. Kafasını aşağı eğdi ve "evet" manasında kafasını salladı. Ama gözünden akan bir yaşa mani olmaya bile çalışmamıştı.Mutluluktan mıydı? Yoksa sözlerin güzelliğine mi hayran kalmıştı? Ama içinde hala kötü hisler onu bırakmıyordu. Derin bir nefes aldı.
"Doğan'nın olurum da, ya Uğur'umu iyileştiremezsem?"
Küçük bir öksürükten sonra devam etti.
"Ya Doğan'nın Uğur'a ilaç olduğu gibi olamazsam?"
Daha sonra dudaklarının kenarlarını ısırmaya başladı. Buğra cevap vermek istiyor ama ne diyeceğini bilmiyordu. O yüzden susmayı tercih etti.
"Neyse, yarın taburcu olabilirmişsin. Ama yetimhaneye dönmene izin vermiyorum. En azından biraz dahi olsa bile bizde kalmalısın."Her ne kadar konuyu başka yere çekmeye çalışsa da, beyni tüm o söylediklerindeydi. Sanki boşluk bir arazide söyledikleri tekrar ediliyordu. Ama kendisine güvenci gitmişti. Onu mutlu edebilme güveni. Onu mutlu edebilirim diye düşünmüyordu artık. Belki de ona zarar veriyorum diye düşünmekten kendini alamıyordu.
Ona iyi gelecek her hangi bir şey yapmak istiyor, ama bunun ne olabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Kendisine sertçe bakan gençle gözlerini birleştirdi. Bir şey söylemiyor ama kaşlarını çatıyordu. Kendisine kızmış olduğunu açıkça anlayabiliyordu.
Konuyu değiştirmeye çalışmış olduğu için miydi? Yoksa izin vermiyorum dediği için miydi?
"Evet anlamında başını salladın."
"Neyse ne."Buğra keskin bakışlarını gençten ayırmadı, yataktan ağrı öylesine sert bakıyordu ki. Kendisine bir şey yapmayacağını bilmesene rağmen içi ürpermişti. Buğra yavaşça gencin kolunu tuttu. Hatta biraz sıkmış bile olabilirdi.
"Beni bırakmayacağına söz verir misin?"Mete yine gözlerinin dolduğunu hissetti. Söz veriyorum diye haykırmak istiyordu ama sanki bir anda kaskatı kesilmişti. Sanki kalbi atmıyormuş gibi hissediyordu. Belki de fazlaca kötü hissettiğindendir. Onu böyle görmeye dayanamadığı içindir. Gözlerinin böyle bakması içini acıttığı içindir.
"Bana söz versen olmaz mı? Sonra sözünü tutsan."
Çocuk gibi konuşuyordu, saniyeler içinde milyon tane düşünce geçiyordu kafasından. İçinin öylesine yandığını hissediyordu ki, onu böylesine yatakta, kafası sarılı ve acı çekerken görmek içine oturuyordu sanki. Sırtına binen bir yük gibi, oradan gitmeye niyeti olmayan bir yük gibi. Saniyeler geçiyor ama hala birbirine bakıyorlardı. Bir an hıçkırarak konuştu.
"S...söz veriyorum. Artık ağlama yemin ederim nasıl yanıyorum anlamıyorsun. Sanki biri sürekli kalbime bir şey batırıyor gibi hissediyordum. Her defasında daha da acıtıyor. Keşke benim canım yansaydı, en ufak bir şekilde huysuzlanmazdım yemin ediyorum.
Sen bana ne yaptın böyle bakıcı? Sen eve gelen yakışılık bir bakıcıydın. Ne ara canının yanması, beni sanki yakıyor.
Ne ara böyle oldum bilmiyorum ama izin vermeyeceğim. Asla ama asla bir daha sana zarar vermelerine izin vermeyeceğim.
Sen benim Uğur'umsun. Bende senin Doğan'nın.Beni ben yaptığın için ve beni değiştirdiğin için teşekkür ederim."
Buğra güldü, canının yanmasına sebep olmasına rağmen bir kez daha güldü. Teşekkür ederim diye geçirdi içinden. Fazlasıyla güzel bir kelimeydi.
"Belki bizim de kendi kelimelerimiz 'Söz veriyorum' olur."
"Söz veriyorum olacak."
Yine güldü, mükemmel bir gülüşle karşısındaki büyüleyerek güldü."Hayranlığına hayran oluyorum."
"Ne?"
"Hayran oluşuna hayran oluyorum. Sanırım Uğur ve Doğan çiftinin en büyük hayranları biziz."
"Sanırım."Onlar birbirlerini gülümseyerek bakmaya devam ederken, iki genç adam odada içeri girdi. Doğan mavi gözlerini odada gezdirdikten sonra gülümseyerek Mete'nin yanına geldi. Arkasında bir şey sakladığı belliydi.
Ellerini arkasında tutuyor ve göstermeden yatan gencin yanına geldi.
"Bakıyorum gençler baya mutlusunuz."
Bir şey demeden arkasından bir kağıt parçası çıkardı.Bir çocuğun çizebileceği gibi bir şekilde iki genç çizilmişti. Çocuk resmi gibi olması için uğraşılmıştı. Bu yüzden silinen yerler fazlasıyla belliydi. Ayrıca özenilmemiş olduğu da belliydi. Resimde iki kişi vardı, üzerleri siyahtı ve etraf süslemişti. Doğan büyükçe gülümseyerek konuştu.
"Resmimi bitirdim onu göstermem lazım."
Araya Uğur girerek konuştu.
"Neden ikisininde üstleri siyah?"
Doğan sağ tarafdakini gösterdi.
"Bu Mete."
Mete şaşkınlıkla ve gülerek onlara bakıyordu.
Doğan bu sefer sol taraftakini gösterdi.
"Buda Buğra, burada üzerinizde damatlık var evleniyorsunu ondan etraf süslü."Uğur ve Doğan büyük bir kahkaha kopardı. Öylesine sesli ve içten gülüyorlardı ki birden hastanede olduklarını unutmuşlardı. Doğan Uğur'a yaslanarak dengesini korumaya çalışıyordu. Aksi takdirde yeri boylabilirdi.
"Hep bu günü bekledim ben. Nasıl oluyormuş küçük bey?"Buğra ne olduğunu pek anlamış değildi ama onların tepkilerine gülmeden edemiyordu.
"Bizi az utandırmadın sen. Gerçi sen olmasan bizde şu an böyle olmazdık. Teşekkür ederiz."Mete tebessüm ettikten sonra kelimeleri bastırarak konuştu.
"Söz veriyorum...
Bu sırada Buğra'ya göz kırpıp sözüne devam etti.
Bir daha yapmam.""Yok yok dalga geçiriyoruz biz. Hadi sizi yalnız bırakalım."
"Evet evet, Mete bizi yalnız bırakmıyordu ama olsun biz bırakalım.""Ha? İnanamıyorum size şu an. Vay be! Vay vay vay. Kalbim kırıldı şu an. Beni odada yalnız bırakıp beraber takılıyorlardı. Sıkılıyordum, artık ne yapıyorlarsa beni odaya almıyorlardı."
"Şht velet sus! Yoksa gitmeyiz odadan.""Yüzyıllar geçti hala velet diyorsunuz bana."
Buğra bir şey demiyor ama onları hayranlıkla izliyordu.
"Sen hala bizim bücürümüzsün."
Dedikten sonra gülerek ikisi de dışarı çıktı. Mete rahatlamış bir şekilde nefes verdikten sonra bakışlarını Buğra ile birleştirdi."Az önce ne oldu öyle?"
________________________________________________________________________________
Selam canlarım. Bölümü beğendiniz mi? Nasıl gidiyor hayat?
Oy verirseniz çok mutlu olurum. 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Bakıcı~ •bxb•
Teen Fiction"Sanat eseri gibisin, öyle yakışıklı öyle mükemmelsin ki. Bir bakıcı bu kadar yakışıklı olmamalıydı." •Teşekkür Ederim adlı hikayedeki Mete karakterinin kendi hikayesidir. O okunmadan da konu anlaşılır.•