"İlham mı?"
"Şey... Bunun saçma göründüğünü biliyorum ama ilham benim için çok önemli. Yazmak bir tutku ve eğer istediğim kitabı çıkaramazsam hayalimi gerçekleştirememiş olacağım. İlham yoksa, hayal yok. Hayal yoksa, Sırma yok. Zincirleme."
Doktor bey yüzüme dümdüz baktı. Benim sorunlu biri olduğumu ya da kendisiyle dalga geçtiğimi düşünüyor olmalıydı. Of anne...
"Pekala," deyip boğazını temizledi. "Daha önceden nelerden ilham alırdın?"
Alt dudağımı yaladım. "Açıkçası değişiyordu. Bazen bir şarkıdan, bazen bir fotoğraftan, bazense sadece bir cümleden. İlhamın nereden ve nasıl geleceği asla belli olmuyor. Bu yüzden zorlanıyorum."
Önündeki kağıda kısa bir not alıp onaylar şekilde başını salladı. "Kaç yaşından beri yazıyorsun?"
"12."
Doktor şaşırarak yüzüme baktı. "Başlangıç için erken bir yaş. Peki şu an kaç yaşındasın?"
"22."
"İlhamının ne zaman kesildiğini düşünüyorsun?"
Cidden beni ciddiye mi almıştı yoksa oyun mu yapıyordu anlam verememiştim. Buna rağmen sorularına cevap vermeyi sürdürdüm.
"Yaklaşık bir yıldır doğru düzgün bir şeyler yazamıyorum. Sıkılıyorum. Halbuki bu benim yapmaktan en çok zevk aldığım şeydir."
Kalemin arkasına bastığında odada çıt sesi yankılandı. Alt dudağımı büktüm. Eve gidip milkshake içmek istiyordum. Netflix'in başına geçip bir günde bir dizi bitirmek istiyordum. Cidden, burada ne işim vardı benim?
"Sırma?"
Başımı kaldırıp orta yaşlı doktorun kahverengi gözlerine baktım. Az önceki delinin gözlerine çok benziyordu ama bu adama bakınca midemde bir kıvranma oluşmuyordu. Ya da sekreterle bakıştığımızda.
"Evet?"
"Kendini stres altında hissettiğini düşünüyorum. Yazamamak senin için büyük bir problem haline gelmiş."
"Çünkü bu büyük bir problem," dedim sızlanarak. Üf. Bu insanlar neden beni anlamaya çalışmıyordu?
"Elbette öyledir senin için ama gözünde büyüttüğün her şey seni gelip yutar. Kitap okumayı sever misin?"
Ne saçma bir soru bu. "Şaka mı yapıyorsunuz? Okumayı söktüğümden beri kitap okuyorum ben." Pekala, kabalaşmaya başlıyordum.
"Tahmin etmiştim. Neden bir süre kendini yıpratmayı bırakıp sadece kitap okumaya çalışmıyorsun?"
"Neden kitap okuyayım ki bunun için?"
"Bir zehri onun türünden bir panzehirle tedavi edebilirsin. Belki okudukça kaleminin dili çözülür."
Göz devirdim. Okumak benim her zaman yaptığım bir şeydi zaten. İşte şimdi beni ciddiye almadığını anlamıştım. Sandalyenin üzerinden çantamı alıp ayağa kalktım. "Vaktinizi aldığım için üzgünüm. Hoşça kalın. Annem paranızı öder."
"Sırma hanım?" Hanım anandır.
Omzumun üzerinden doktora bakıp yapmacık bir şekilde gülümsedim. "Buyurun?"
"Neden ilhamını başka şeylerden almayı denemiyorsun?"
"Bende sizden bunun için tavsiye almaya gelmiştim zaten?" deyip sinirle güldüm.
Doktorun kafası karışmışa benziyordu. Ne yapacağını bilemeyen bir psikiyatrist olmayı kendine yediremiyordu muhakkak.
"Bir şehirden, bir çiçekten ya da bir insandan da ilham alabilirsin."
Kaşlarımı çatıp tamamen doktora döndüm. "İnsan mı?"
Başıyla onayladı. "Neden olmasın? Sen dememiş miydin en başında, ilhamın nereden ve nasıl geldiği belli olmuyor diye."
Başında beri kurduğu tek mantıklı cümle buydu sanırım. Ama problem şuydu, bir insandan nasıl ilham alınacağını bilmiyordum. Saçından mı? Kokusundan mı? Gülüşünden mi? Mantık dışı geliyordu.
"İyi günler doktor bey," deyip kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Başımı bekleme odasının olduğu yere çevirdim. Buradan içerisi görünüyordu. Mazhar elindeki dergiyi karıştırırken bir yandan saçlarıyla oynuyordu. Birkaç saniye öylece ona baktım.
"Vay be." Ona bu şekilde baktığımda doktorun söylediği kafamda canlandı. İlham.
Klinikten çıkarken çantama attığım küçük kağıdı arıyordum. Denemekten zarar gelmezdi. Ayrıca yalnız görünüyordu. Kötü niyetli olsa dahi ne kaybedebilirdim ki? Belki de bir katildi ve yazacağım kitabın baş karakteri olabilirdi. Bunun düşüncesi beni heyecanlandırdığı anda kağıdı buldum.
Numarasını kaydettim ve hemen WhatsApp'a girdim. Profilinde bir selfie vardı. Ekrana dümdüz bakıyordu ve eli çenesindeydi. Hoş görünüyordu.
"Merhaba İlham bey."
xxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
opia
Teen FictionYazar olmak isteyen ama aradığı ilhamı bulamayan bir kadın ve hayallerinin önüne bariyerler dizilmiş yalnız bir adam bir gün aynı klinikte karşılaşırlar. xxx İthaf: Şafak sökerken öten horoza ve kuşlara. Şevval'e. Kedim Bulut'a. Nazlı'ya. Birde kız...