on dokuz

3.1K 349 94
                                    

Bu şarkı, tam olarak onların şarkısı. Mutlaka dinleyerek okuyun.

16. gün

Yere serdiğim iki tane kalın yorganın üzerine tüm yastıkları yerleştirdiğim sırada kapı çaldı. Üzerimdeki pembe panterli polar pijamayı çekiştirip saçımı karıştırdım. Parmak uçlarımda koşarak kapıya gittim. Aşırı heyecanlıydım. İlk kez doğum günümü bir arkadaşımla geçirecektim. Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirip kapıyı açtım.

"İyi ki doğdun Sırma!" Elinde büyük bir kutu pizza vardı  ve üzerinde bir sürü mum vardı. Gözlerimi pizzadan ona çevirdim. Sırıtıyordu. Gözlerimin yandığını hissediyordum. Ayakkabılarını topuklarından ittirerek çıkardı ve içeri girdi. Kapıyı kapatıp ona bakmaya devam ettim. Bunun benim için ne kadar özel olduğunu bilmiyordu. Sağ gözümden akan yaşı gülerek sildim.

"Neden ağlıyorsun?" Gülüşü silinmişti. Endişeyle gözlerimin içine bakıyor ve iki eliyle pizzayı bana doğru tutuyordu.

"Ben... Bunu beklemiyordum. Mutlu oldum."

Rahatlayarak nefesini üfledi. "O zaman bir dilek tut sulu göz." Dediğini yaptım. Gözlerimi sıkıca kapattım ve dileğimi tuttum. Her şeyin yolunda gitmesini dilemiştim. Ardından gözlerimi açtığımda mumları üfledim. Pizzayı bana verdi ve bir ıslık çaldı. Sonra iyi ki doğdun şarkısını söyleyerek alkışlamaya başladı. 

"Ne diledin?"

"Her şeyin yolunda gitmesini."

"Gider mi dersin?"

"Umarım." Gülümseyerek ilerledim ve hazırladığım odaya geçip pizzayı duvara yasladığım orta sehpaya koydum. Arkamda bana otuz iki diş gülümseyerek bakıyordu. Ona ilerledim ve parmak uçlarımda kalkıp boynuna sarıldım.

Beklemediği ortadaydı. Vücudu yine kasılmıştı. Tıpkı ilk sarıldığımdaki gibi. "Teşekkür ederim," dedim kısık sesle. Başka ne demem gerektiğini bilmiyordum. Ne diyebilirdim ki? Bu benim için çok anlamlıydı. Doğum günümü hiçbir zaman kutlamamıştım. Annem unuturdu. Abim bir mesaj atıp kutlardı. Babam para gönderirdi. Arkadaşlarıma doğum günümü söylememiştim bile. 

Ama o... Bana benim değerli olduğumu hissettiriyordu. Bu benim için her şeye değerdi. Kalbine sarılmak istiyordum. Böylesine iyi bir adam geçmişinde ne yapmış olabilirdi ki?

"Mutlu olduğun için mutluyum," dedi belime sarılıp. Kokusu midemi gıdıklayacak kadar güzeldi. Yeni tıraş olmuş olmalıydı, yüzünden gelen losyon kokusunu alabiliyordum. O şekilde ne kadar durduğumuzu bilmiyordum ama sessizce göz yaşı dökebileceğim kadar uzundu. Geri çekildiğimde hızlıca yüzümü sildim ve güldüm. 

"Nerede pijamaların?"

Oflayarak kapının olduğu yere gitti ve elinde bir poşetle döndü. Kaşlarımı kaldırıp şımarık bir kız çocuğu gibi dil çıkardım. "Git ve giyin küçük domuzcuk."

Yalandan kaşlarını çattı. "Hey, o benim lafım," dediğinde onu duymazdan geldim ve pizzadan bir dilim alıp yere uzanarak yedim. Boğulabilirdim ama şu an mutluluktan ne yaptığımı bilmiyordum. 

Yaklaşık iki dakika sonra içeri girdi. Dönüp ona baktım. Oldukça normal bir erkek pijamasıydı. Griydi ve bilekleri lastikliydi. Ama genç bir adama göre inanılmaz sevimli görünmesine neden olmuştu. Gülmeden edemedim. Gözlerini devirdi. "Sakın güleyim deme. Hele ki şu tipinle."

Son lokmamı ağzıma attım. Yerimde doğrulmuştum. Kollarımı göğsümde bağlayıp kaşlarımı çattım. "Ne varmış tipimde?" Yüzündeki sorgulayan sırıtış kahkahaya dönüştü. "Çok tatlısın."

opiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin