otuz iki

2.9K 356 61
                                    

"Rüyamda seni gördüm. Evimde şu an oturduğum koltukta uzanıyordun. Üzerinde kırmızı bir röpteşambır vardı."

Kahkahasını tutamadığında bir anda tüm ses kesildi. Beni beklemeye almıştı pislik... On saniye sonra nefes sesleri geri geldi. Gülmeden edemedim. "O kadar komiktin ki... Uyandığımda üzüldüm."

Kısa bir sessizliğin ardından tekrar konuştum. "Seni görebilir miyim? Şey... Facetime yapabiliriz?"

Cevap vermesini bekledim. Telefon suratıma kapandı. Bunun hayır demek olduğunu düşününce suratım asıldı. Ben nasıl aşacaktım bu duvarları?

Telefon tekrar çalınca ekrana baktım. 'İlhamım' görüntülü arıyor...

Kalbim çırpınmaya başlayınca koşarak banyoya gittim. Aynada suratıma baktım. Lanet! Bok gibi görünüyordum. Saçlarım birbirine girmişti. Dalgalı uzun tutamları kulaklarımın arkasına ittim. Kakülümü alnıma doğru düzelttim. Telefon kapanmadan açmam gerekiyordu ama çok çirkindim!

Dudağıma parlatıcı sürerken arama sonlandırıldı. Neredeyse ağlayacaktım. Telefonu elime aldım ve ekrana üzgün üzgün baktım. Tekrar çalmaya başlayan telefon beni irkiltti. Kendime son kez bakıp telefonu aynaya yasladım ve aramayı açtım. Tişörtümün yakasını düzeltmek son anda aklıma gelmişti.

Ve...

Ah.

Nefes almayı unuttum. 

Bulunduğu ortam loştu. Yüzüne vuran ışık, güzel yüzünü ortaya çıkarıyordu. Gözlerinin altı kızarmıştı. Kaşındaki piercing parlıyordu. Saçları kısacık kesilmişti. Karşımda aynı adam vardı. Ama aynı zamanda başka bir adam görüyordum. Dudaklarını yaladı. Bana bakamıyordu. Her bakışı bir saniye sürüyordu. Bu içimi yaktı. Görüntüsü içimi yaktı. Onu yeniden görmek içimi yaktı.

"Saçların uzamış."

Bu sesi kaç aydır duymuyordum? 5?6? Gözlerim doldu. Gülümsemeye çalıştım. İşaret parmağım saçıma dolandı. Saçlarım toplanacak kadar olmuştu. 

"O kadar zaman geçmiş demek," dedi aynı kısık tonla. 

"Mazhar..."

"Güzelim?"

"Yanıma gel."

"Geleceğim güzellik."

"Hemen gel ama."

"Uyuyup uyanalım, geleceğim."

"Kaç kez uyuyup uyandığımda geleceksin?"

Gülümsedi. Sadece bir an, çok kısa bir an o adamı gördüm. O ışıldayan adamı.

"Hala aynı küçük kız çocuğusun."

"Sen aynı çocuk musun ilham?"

Sustu. Yanağını sol avucuna yasladı ve beni izlemeye başladı. "Hala çilekli mi?" deyip dudağına dokundu. Midemden boynuma doğru çıkan akım gözlerimi kaçırmama neden oldu. Parmağım aynı onun gibi dudağıma gitti. "Evet."

"Tadını hatırlıyorum," deyip sırıttığında ekrandan girip omzuna vurmak istedim. Çıldıracak gibiydim. Mutluluktan gözlerime yaş doluyordu ama sakin kalmam gerekti. Karşımda zaten bir enkaz vardı, enkaz gibi görünüp onu üzemezdim.

"Sırma."

"Efendim?"

"Seni seviyorum."

Dizlerim. Ellerim. Dudaklarım. Kalbim. Her yerim bu iki sözü duyduğum an titremeye başlamıştı. Bunu ilk kez dile getiriyordu. Evet, öncesinde söylemişti ama onun sesinden duymak. Onun dudaklarının arasından bu iki kelimenin çıkması, apayrı bir şeydi. 

Ayakta duramayacak gibi hissediyordum. İki elimi birleştirip dudaklarıma yasladım. İki gözümü kapattım ve aynı anda iki damla göz yaşı yanağıma aktı. 

"Seni seviyorum. Seni gördüğüm ilk günden beri seviyorum. Ve bu sevgi arkadaşça değil."

Kapalı gözlerle ellerim dudaklarıma yaslı bir şekilde ayakta duruyordum. Güldüm. Mutluluktan ağlayarak güldüm. O iyileşiyordu. Onu seviyordum. O... Beni seviyordu. Neredeydi, bilmiyordum. Neleri tek başına atlatmıştı, bilmiyordum. Ama bildiğim tek şey, onu görmek tüm hücrelerimi acıyla yakmıştı. Onu görmek ve ona dokunamamak. Ne büyük acı.

"Özür dilerim," diye fısıldadım. Gözlerimi açıp ona bakamıyordum. "Üzerine geldiğim için özür dilerim. Gitmene ben neden oldum. Seni kaybetmek istememiştim."

"Şşşşh. Sırma. Sırma, güzelim, bana bakar mısın?"

Gözlerimi araladım ve ona baktım. Gülümsüyordu ve gözleri doluydu. "Hiçbir şeye sen neden olmadın. Ben gittim. Özür dilemesi gereken benim. Seni cevapsız bırakıp köşeye ittiğim için beni affet. Yemin ederim, canını yakmak istememiştim. Sadece korku ve acı doluydum. Beni anlıyorsun. Beni anladığını biliyorum."

Göz yaşlarımı yavaşça sildim. "Seni kaybetmediğim için mutluyum."

"Seni gördüğüm için ne kadar mutluyum tahmin edemezsin küçük cadı."

Güldüm. "Merhaba pislik."

Güldü. "Merhaba güzelim."

Merhaba. 

Yeniden merhaba, ilhamım.

xxx

merhaba civcivlerim.
-deniz.


opiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin