altı

3.6K 344 52
                                    

"Hey Sırma, şunu dinle." Başımı Sevil'e çevirip elindeki telefona baktım. "Serendipçe mutlu tesadüf demekmiş."

Gülümsedim. "Hoşmuş." Elimdeki kitabı okumaya devam ettim. 

"Bak, şunu dinle," dediğinde gözlerimi devirdim. "Opia, birinin gözüne baktığında oluşan belirsiz seni tedirgin ya da mutlu eden hisse denirmiş."

"Sevil bu kitabı gerçekten bitirmek istiyorum o yüzden... Bir dakika, ne dedin?"

Bana sırıtarak baktı. "Kitabını oku sen."

"Hey. Söyle şunu."

"Opia. Birinin gözüne baktığında oluşan belirsiz, seni tedirgin ya da mutlu eden his."

İşte buydu. 

Mazhar'la ilk bakıştığımız anı yeniden hatırladım. O anı bir kelimeyle ifade etmek gerekirse bu kelime tam uyuyordu. Opia. 

S: hayatta mısın

M: evet leydim

S: kafanı kıracağım söyleme şunu

M: yazma çalışmaları nasıl gidiyor 

S: birkaç şey şekillenmeye başladı ama hala yazamadım

M: yarın buluşalım mı

S: çıkma teklifi etmiyorsan olur

M: sana. kur. yapmıyorum.

sakın kırılma ama gerçekten tipim değilsin

ayrıca arkadaş olma fikri mantıklı gelmeye başladı

S: sen de benim tipim değilsin merak etme

buna sevindim

arkadaş mıyız

M: arkadaşız

S: güzel

M: yarın klinikte ol saat 2'de

S: neden klinik

M: neden olmasın

S: pekala

M: hayatta kalmaya çalış

S: sen de 

xxx

opiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin